Çok bilmek…

Biliyorsan konuş, ibret alsınlar; bilmiyorsan sus, adam sansınlar, demişler. Ama toplum olarak hepimiz çok akıllı olduğumuz için durmadan konuşuyoruz. Durmadan, karşımızdakini eleştiriyor, durmadan kötülüyoruz. Tek akıllı, zeki, bilgili biziz sanki. Başkalarının ne düşündüğü, ne hissettiği umurumuzda değil…

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
27 Şubat 2013 Çarşamba

Biliyorsan konuş, ibret alsınlar; bilmiyorsan sus, adam sansınlar, demişler. Ama toplum olarak hepimiz çok akıllı olduğumuz için durmadan konuşuyoruz. Durmadan, karşımızdakini eleştiriyor, durmadan kötülüyoruz. Tek akıllı, zeki, bilgili biziz sanki. Başkalarının ne düşündüğü, ne hissettiği umurumuzda değil…

Karşımızdaki insanın ister iş yerinde ister okulda, isterse evde olsun apayrı bir hayatı olduğu konusunda asla kafa yormuyoruz. Kimse her zaman bizim gibi düşünmek, bizi desteklemek ya da bizi haklı bulmak zorunda değil.

Annem bu konuda bana zamanında çok güzel nasihatler verdi. Zamanı gelip de bu nasihatler doğrultusunda yaşadığımı fark ettiğimde büyüdüğümü anladım.

‘Kızım, herkesin kim bilir ne gaileleri vardır başında, sen bunları düşünerek hareket et. Kimse senin gibi düşünmek senin doğrularını kabul etmek zorunda değil. Düşünceni uygun bir dille anlatırsın baktın ki karşındaki seni anlayacak terbiye ve akılda değil, hiç uğraşma, sadece izle. Bir gözünü, bir kulağını kapamazsan bu hayat çekilmez olur, kimseyi düzeltemezsin, bunu unutma.’

İnsanlar gerçekten de yalnızca kendi dünyalarında yaşıyorlar, birlikte hareket etme mefhumu nerdeyse kalmadı. Bir başkasının fikrine saygı duymayı, onu bırakın uygulamayı, dinlemeye bile tahammülü yok hiç kimsenin.

Ben de hayatımı kolaylaştırmak için annemin sözünü dinliyor, bir kulağımı ve gözümü kapayarak yaşıyorum. İnanın hayat çok daha rahat ve çekilir bir hal alıyor o zaman. Eşime, dostlarıma ve tüm sevdiklerime daha çok ve kaliteli zaman ayırıyorum. Zihnim acayip ayrıntılarla ve gereksiz sıkıntılarla dolmuyor, acaba bana kırıldı mı, neden böyle davranıyor şimdi bu, gibi iç kemirici vesveselere kapılmıyorum.

Hayat çok daha güzel ve sakin…

Yıllar önce bir arkadaşım, herkesle konuşmuyorum diye bana ukala diyorlar, doğrudur, çünkü onlardan daha çok biliyorum, demişti.

Bu söz üstünde çok düşünmüşümdür.

Asıl ukalalık, bilip bilmeden konuşmak, tek doğrunun kendinde olduğuna inanmak, tartışmaya kapalı olmak, duygusal davranmak ve ne olursa olsun bir arpa boyu yol gidememek bence.

İletişimi başaramamak, bu çağın en büyük zavallılığı.

Bu sebeple biliyorsak konuşalım ama aynı dili konuşabildiklerimize, bilmiyorsak zaten susalım, söylediklerimizin bir anlamı olmayacak nasılsa.

Ama her zaman en doğrusunu, en iyisini, en güzelini ben bilirim diyorsak yaşımız gereği gülünç duruma düşeceğimiz kesin.

Bu sebeple kum torbalarından kurtulmamız lazım.

Hayatımızı ağırlaştıranları yavaş yavaş atıp balonun yükselmesine izin vermeliyiz.

Hayat bir kere…

Lüzumsuz düşünce, laf ve bazen ne yazık ki kişilerle oyalanamayacak kadar hem de. 

Bırakın kim ne isterse onu düşünsün, sizin düşünceniz sizin yaşamınızı yönlendirmeye yeter de artar bile…