Mısır’da güçlüydük!

Sami AJİ Köşe Yazısı
28 Mart 2013 Perşembe

Yeryüzünde, bizim çocuklar kadar küçük yaşta, tarih ve coğrafya bilgilerini edinmeye başlayan çocuk ya yoktur veya çok enderdir… Bir düşünün…  Bebek, daha anasının karnındayken bazı sesler etrafında uçuşmaya başlar:  ‘Mısır’ diye bir ülkeden bahsedildiğini ve atalarının da o ülkede firavun denilen bir kişi tarafından yönetildiklerini ve sonra da oradan ayrılmış olduklarını duymaya başlar.

Doğumdan sonra, ister uyanık olsun isterse uyusun, cuma akşamları ya babası ya da büyük babaları ona dönerek “Mısır’dan çıkışını hatırla” der. Ailesiyle birlikte ‘SEDER’e oturmak konumuna geldiğinde, birdenbire sırtına bir yük almak zorunda bırakılır. O andan itibaren çocuk, olayın seyircisi değil, aktörü haline gelmiştir. Mısır’dan ayrılmaya hazırlanan kişi o’dur. Hayatının sonuna kadar da Mısır’ı unutmaması için her şey yapılacaktır.

Mısır’a bu derin ve binlerce yıl süregelen ilginin kaynağı nedir?

Atalarımız, tarih sahnesine çıktıktan kısa bir süre sonra Mısır ile ilişkiye girmeye başlamışlar ve o çağlarda Mısır’a iki kere girip çıkmışlardır. İlginçtir, her iki dönemde de o ülkeden göç ederlerken büyük servetlerle ayrıldıkları hem BEREŞİT hem de ŞEMOT kitaplarında açıkça belirtilmektedir.

İlk girişimiz Abraham ve Sara ile oldu. Yaşanan kuraklık onları Kanaan topraklarından Mısır’a yerleşmeye zorlamıştı. Kısa süren bir ikametten sonra, Firavun’la aralarında ihtilaf çıkmış ve ülkeyi terk etmek mecburiyetinde kalmışlardı. Ama Mısır hükümdarı onları hediyelere boğarak, ve emirlerine bir muhafız kıtası da vererek sınıra kadar sağ salim gitmelerini temin etmişti.1

İkinci girişimiz hem daha maceralı ve daha görkemli olmuş, Yusef ile başlayan misafirliğimiz takriben 450 sene sürmüştü. Hele çıkışımız ise tüm dünya milletlerinin adeta müşterek bir tarihi haline gelmiştir…

 450 yıllık sürenin takriben ilk 380 yılında,  İsrailoğullarının nüfusu süratle artmış, maddi ve siyasi güçleri pekişmiş, fiziksel olarak gelişmişler ve güzelleşmişlerdi. AGADA’nın ilgili bölümü, bu devreyi çok renkli bir şekilde anlatır:

“İsrailoğulları göklerdeki yıldızlar kadar çoğalmışlardı ve büyük bir millet haline geldiler. Yaşam tarzları ile fark ediliyorlardı. Güçlü idiler. Tanrı onların bereketini ve zürriyetini arttırdı” ve “en güzel elbiselerini giyindin, takılarını taktın, göğüslerin sertleşti ve saçların daha da gürleşti.” 2

Ama bu parlak devir – ki aynı zamanda- Mısır tarihinin en parlak devridir- 3 Yusef’i tanımayan bir Firavun’un başa geçmesiyle son bulur. Artık baskı, eziyet, zulüm, keyfi cezalar devri başlamıştır…

Yahudi milletinin hayatı dayanılmaz bir hal almıştır. Hepimizin malumu olan uzun mücadelelerden sonra nihayet Firavun ’dan izin alınır. Ve çıkış başlar. İlk bakışta tasavvur edildiği gibi, bu kafile bir sefiller güruhu değildir. 600.000 eli silah tutan erkek, çocuklar, kadınlar ve bu fırsattan istifade ederek Yahudilere katılan diğer kavimler… En basit bir hesapla asgari iki milyon kişilik bir topluluk bahis konusu. Ve bu topluluk beraberinde, çok büyük sürüler halinde büyükbaş ve küçükbaş hayvanları götürmekte. Ayrıca Firavun onlara, her türlü altın ve gümüş eşyalarını, mücevherlerini ve giysilerinin tamamını götürme iznini de vermiştir. Özetle ikinci çıkışımızda, gerek maddi gerekse sayısal olarak birincisiyle kıyaslanmayacak kadar büyük bir servetle beraber gönderildiğimiz kesindir.

Ancak ikinci çıkışımızda, bizim tüm yaşamımızı herhalde sonsuza kadar kaderimizi bağlamış çok daha önemli bir hazineyi beraberimizde götürdük:  Mısır yaşamının belli gelenek ve göreneklerini muhteşem ilim ve kültürlerini, kısaca MISIR MEDENİYETİNİ, genlerimize aşılayarak, beyinlerimize kazıyarak yola koyulduk. Bu medeniyetin parlak ışığı, o andan itibaren yolumuzu aydınlatmış ve bu ışık binlerce yıldır yaşamımızı sürdürmemize yardım etmiştir. Sonsuza kadar da bu ışığın takipçisi olacağız.

Ve nihayet,  Mısır’dan bizi çıkaran İRADE, bize teslim ettiği bu medeniyet ışığını tüm dünyaya yaymak ve insanlığın menfaatine,  iyi niyetli tüm kişilerle paylaşmamızı emretmiştir. İlk andan itibaren bu emri yerine getirdik, getirmeye de devam edeceğiz ve bu görevi unutmamak ve unutturmamak için, her fırsatta çocuklarımıza MISIR’DAN ÇIKIŞINI HATIRLA diyeceğiz.

 

1 BEREŞİT (12)

2 AGADA  “(bimte meat” ile başlayan bölüm ve devamı)

3 Ahmed Osman: “The Hebrew Pharaohs of Egypt” ve aynı yazarın “The Secret History of Egypt at the time of  the Exodus” adlı eserleri.

Ayrıca bu konuda Roger Sabah’ın “Les Secrets de l’Exode” adlı eseri çok ilginç bilgiler vermektedir. Yusef’in devri dâhil olmak üzere en az üç asır boyunca Yahudiler Mısır’ın parlak bir döneminin hem şahidi olmuşlar hem de bu dönemde Mısır’ın gelişmesine ve güçlenmesine önemli katkılarda bulunmuşlardır.