PISA 2012

Uluslararası ölçekte ülkelerin eğitim seviyelerini belirleyen PISA’nın son sonuçları Türkiye için pek iç açıcı değil. Eğer 2023’teki hedeflerimize ulaşmak istiyorsak topyekûn bir eğitim reformu hatta devrimi gerekiyor. Eğitimin önemini tarih bize her zaman gösteriyor zira.

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı 0 yorum
11 Aralık 2013 Çarşamba

Tora’nın (Tevrat) 5. Kitabı olan Devarim’in Vaethanan bölümünde şu sözler çok ünlüdür: “Onları oğullarına öğret, evinde oturduğunda, yolda yürüdüğün sırada, yattığında ve kalktığında onlardan bahset.”

Burada söz konusu olan, bir insanın çocuklarına Tora eğitimi vermesi gerektiği öneminin vurgusudur.

Tora’nın varoluşundan beri Yahudilerin eğitime verdiği önem bu bölümde söylenen tek ama çarpıcı cümleyle anılır.

Tora eğitiminin yoğun bir şekilde yeni kuşaklara aktarabilen Yahudi kültürünün bu özelliği onu, kaybolmaktan öte yüzyıllar boyunca yaşanan onca zorluğu rağmen bugün bile en etkin bir şekilde ayakta durmasını sağladığı rahatlıkla ileri sürülebilir. Diaspora’da yaşayan seküler Yahudilerin diğer toplumlarla karşılaştırıldığında, ortalamanın çok üzerindeki laik eğitim seviyesinin yoğunluğunu ve kalitesini, Tora’da vurgulanan eğitimin öneminin yönlendirdiği aşikardır, sosyologlara göre.

Yoğun eğitim, Yahudilerin ayakta kalabilmelerinin yegâne motoru olmuştur yüzyıllar boyunca...

***

Hafta içinde Fransa’daydım. Gazetelerin baş sayfalarına bakıyorum, tv kanallarının haberlerini ve açık oturumlarını izliyorum. Fransa dünya meselelerine sırtını çevirirken bir S.O.S veriyordu! ‘Fransa eğitimde neden geriliyor?’ manşetleriyle çıkan gazetelerde, Uluslararası Öğrenci Başarısı Değerlendirme Kurumu olan PISA’nın son araştırmasında, ülkelerinin özellikle matematik alanında son yıllarda 16. sıradan 25. sıraya düşmesine büyük puntolarla yer veriliyordu.

Fransız lisesinde matematiğe verilen önemi 6 sene bizzat tecrübe eden biri olarak bu manşetlere pek şaşırmadım. Matematiğin bilim ve ilerlemenin en önde gelen motoru olduğunu bilen Fransızların bu son sonuçlarla paniğe girmeleri anlaşılabilir bir tepki pek tabii ki.

PISA, her üç senede bir 15 yaş öğrenciler kapsamında matematik, okuma-anlama becerisi ve fen bilimi dalında 34’ü OECD ülkesi olmak üzere toplam 65 ülkenin notunu vermekte. Kısaca söyleyeyim, Türkiye genel sıralamada 45., gelişmiş ve sanayileşmiş OECD ülkeleri sıralamasında ise sondan ikinci olmuş. Diğer bir deyişle, Türk öğrencilerinin üç dalda da seviyeleri 65 ülkenin ortalamasının altında...

Tam da dershanelerin kapatılmasının eğitim sistemimize yarar mı, zarar mı getireceğinin hararetle tartışıldığı günlerde ortaya çıkan bu sonuçların analizinin yapılması daha da elzem hale geliyor.

Türkiye, araştırmaya göre Yunanistan, Slovenya, İsrail ve Rusya gibi ülkelerin gerisindeyken, Endonezya veya Ürdün gibi pek çok Ortadoğu ülkesinin önünde.

Araştırmanın detay analizini yapan kimi eğilimcilerinin yorumları ilginç. Onlara göre öğrencilerimiz sadece temel matematiksel kavramları kolaylıkla kullanabilirken, daha karmaşık ilişkiler kurması ve daha çok üst düzey sorgulama, analiz ve yorum yapmaları gereken sorularda çok başarısız kalıyorlarmış. Galiba, her şey bu yorumda yatıyor olsa gerek. Sadece matematikte değil hayatın her alanında, her disiplininde de buna benzer davranış biçimi göstermiyor muyuz?

PISA’ya geri dönersek, okuduğunu iyi anlayamayan, bilimin motoru fende başarısız, matematiği derinleştiremeyen bir gençliğin Türkiye’nin geleceğini arzulayan hedefe götüremeyeceği belli.

Dünyada rekabet her geçen gün ivme kazanırken, Batı’dan sonra şimdi Doğu ülkeleri de çok başarılı olurken diğer ülkeleri geçmemizi sağlayacak olan katma değer yaratan, verimlilik artışına ve yenilikçi yaklaşıma yol açabilen yepyeni bir eğitim sistemi yaratmamız gerekiyor artık, vakit kaybetmeden.

Türkiye’nin, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılı için koyduğu hedeflere ulaşmak günümüzdeki eğitim sistemiyle pek kolay gözükmüyor. Topyekûn bir mücadele gerekiyor.

Son sözümüzü aslında yazının başında söylemiştik: Eğitim, varolmanın ve ilerlemenin yegâne motorudur... 

3 Yorum