Kararsızlar

Oylama sonuçlarının seçim öncesi anketlerle birebir benzer çıkmadığı bilinen bir gerçektir. Bu duruma en kolay açıklama anket yöntemlerinin yetersizliği olabilir. Ancak bu tür araştırmalarda tam gizlilik olmaması, yani soruyu yönelten kişiye politik görüş bildiriyor olmak da seçmeni baskı altında bırakabilmekte, çoğu zaman ben oy kullanmayacağım veya kararsızım gibi kaçamak cevaplar vermeye yönlendirebilmekte

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
12 Şubat 2014 Çarşamba

Oylama sonuçlarının seçim öncesi anketlerle birebir benzer çıkmadığı bilinen bir gerçektir. Bu duruma en kolay açıklama anket yöntemlerinin yetersizliği olabilir. Ancak bu tür araştırmalarda tam gizlilik olmaması, yani soruyu yönelten kişiye politik görüş bildiriyor olmak da seçmeni baskı altında bırakabilmekte, çoğu zaman ben oy kullanmayacağım veya kararsızım gibi kaçamak cevaplar vermeye yönlendirebilmekte. Dolayısı ile seçim günü geldiğinde gizlilik esasına güvenen seçmen, anketlerde kararsız veya olumlu görünürken sonuçlara farklı bir yön verebilmekte. Amerika’da buna benzer bir sendroma Bradley etkisi deniyor. İsmini, 1982 valilik seçimlerini anketlerde önde görüldüğü halde kaybeden siyahî aday Tom Bradley’den alıyor. Oy verecekleri adayı, ırkçı görünmemek için Bradley olarak belirten pek çok seçmen aslında seçimde beyaz adaya oy vermişler. Anketörün siyahî olduğu bölgelerde 1988’de siyahî başkan adayı Jackson da daha yüksek desteğe sahip gibi çıkmıştı. Benzer bir durum da Obama için yürütülen anketlerde göze çarpıyor. Siyahî seçmenlerin anketlere katılmaması ancak sonradan gidip oy kullanmaları Obama’yı üç puan ileri taşımıştı. Yani anketörün yöntemlerini eleştirmektense, bu sosyal davranışı anlamaya çalışmak anket sonuçlarını daha etkili hale getirebilir.

Seçim sonuçları, oy sayımına daha varmadan manipüle edilebilecek bir sistem. En demokratik ülkelerde bile seçim sonuçlarını etkileyen pek çok yasa dışı ve yasal yöntem var;  bunların arasında örnek oy pusulalarının yok edilmesi veya geçersiz hale getirilmesi, çoğul oy kullanmak, sayılan oyların yanlış bildirilmesi sayılabilir.  Yasal sayılmayacak ama kimsenin de itiraz edemeyeceği yöntemlere örnek olarak da, seçmeni saygı duyduğu bir büyük tarafından etkilemeye çalışmak, lehte oy vermesi için maddi yardımlarda bulunmak ve korkutmak sayılabilir. Bunların engellenmesi için sağlam hukuk sistemi olan ülkelerde caydırıcı büyük cezalar uygulanıyor. Ancak asıl çok şaşırdığım ve hayran kaldığım uygulama, daha çocukken gelenek ve ahlaki değer olarak seçim kültürünün temiz kalması gerektiği aşılanıyor. Yani kestirmelerle sadece yakaladığına ceza vermek usulü ile değil, yolsuzluğa yer vermeyecek kültürü yaratarak…

Peki acaba anketler de yasal sayılabilen ve seçimlerin gidişatına etki eden bir manipülasyon olarak kullanılabilir mi? Yani üç puan bir yerden alıp diğerine ekleyerek,  3-4 puan en zayıfa hediye edip kararsızlardan çıkartarak, zaten tam gösterge olmayan anket sonuçlarını bir de belli bir yöne meyil  için kullanmak mümkün müdür? Davranış bilimciler ne düşünür bilmiyorum ancak bence mümkündür, oyunun boşa gideceği hissi seçmende büyük bir umutsuzluk yaratmakta ve tavır değişikliğine dönüşebilmekte. Basının yürüttüğü anketlerde manipülasyon olması kanıtlanabilir bir durum değilse de sonuçları bir ülkenin kaderini toptan değiştirebilir. 

Aslında seçmen, anketlerin yanı sıra yine de iç sesine önem vermeye devam edebilir. 1980’de The Times gazetesi Reagan- Carter çekişmesini hep 39-40 kadar yakın göstermeye çalışmış, Reagan’a Beyaz Saray’ı kaptırmamaya epey azim ederek… Ancak Reagan 11 puan önde bitirmişti. Yani bazen görünen köy kılavuz istemiyor.