İlişkilerimizin kimyasını değiştiren mütevazı kahraman

Ukrayna’daki yoksulluk, baskı ve antisemitizmin WhatsApp denilen ve ilişkilerimizin kimyasını değiştiren mesajlaşma sistemine yol açtığını bilir miydiniz? Ya, bunun yaratıcısının sıfırı tüketmiş bir ailenin çocuğu olduğunu?

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
5 Mart 2014 Çarşamba

Ukrayna’nın gözünü Batı’ya çevirmiş gençliğinin Rus emperyalizminden kurtulmak ve her anlamda daha özgür bir gelecek için başkaldırdığını biliyoruz.

Rusya’nın,  Çarlık döneminden beri Sovyetler Birliği dönemi dahil bölgeyi kontrol etme arzusu 21. yüzyıl gençliğinin hayalleriyle örtüşmüyor. Bütün mesele burada yatıyor. Lakin bu yeni gençlikle nasıl mücadele edeceği meçhul. Eski yöntemlerin hazin sonuçlar vereceği aşikâr zira.

***

Ukraynalı gençler böylesine bir özgürlük mücadelesine girmişken bundan tam 21 sene önce Ukrayna’nın başkenti Kiev’in uzak bir köyünde yaşayan 16 yaşındaki bir gencin annesi ile birlikte ülkeyi terkedip ABD’ye yaptıkları göçü yazıyor tarih bugünlerde. Sıcak suyu bulunmayan bir evde yaşayan, devlet tarafından dinlendiklerini bildikleri için evdeki tek telefonu dahi kullanmayan ana-oğul antisemit havadan da etkilenerek yaşadıkları ülkeyi terk etmeye karar verirler. Geçtiğimiz günlerde, kurduğu ve iletişim devrimi yaratan ‘WhatsApp’ şirketini tam 19 milyar Dolara Facebook şirketine satan 37 yaşındaki Ukraynalı genç, Jan Koum’dan bahsediyorum...

Kendisi ne Mark Zuckerberg gibi, ne Bill Gates, ne de Larry Page gibi zengin, elit veya akademisyen bir aileden geliyor. “16 yaşıma kadar yaşadığım köydeki okulun binasında tuvalet yoktu. Eksi yirmi derecede dışarda ihtiyacını gidermeye çalışan ufak çocukları düşünün. İşte öyle bir zorluktan geldim,” diyordu imza günü gazeteci ordusuna, Koum. Ama şunu da eklemeyi ihmal etmiyordu: “Yine de o kırsal yaşamı, o doğallığı özlemiyor değilim.” Zira WhatsApp uygulamasında reklam kullanmaya karşı çıkacak kadar ezberleri bozan işadamı profilinin altında yatan, kırsalın onun ruhunda yarattığı saflık, ve şeffaflık olacaktı...

Jan Koum 16 yaşında babasını Kiev’de bırakarak annesi ile birlikte California’ya yerleşir. Hiçbir etkinlik içinde olmamalarına karşın yaşadıkları Yahudi karşıtlığı ve devletin sürekli gözetimi onları parasız da olsalar yeni dünyaya iter. İki odalı bir eve yerleşirler. Annesi bebek bakıcılığı, kendisi de bir marketin yer temizliğini yaparak geçinmeye çalışır. Babası 1997’de hiç çıkamadığı Ukrayna’da, annesi ise yanı başında 2000’de kanserden vefat eder.

Koum artık yapayalnızdır. 19 yaşına kadar görmediği bilgisayarı tek başına el kitapları yardımıyla öğrenir. San Jose Üniversitesi’nde ortalama başarılı bir öğrenci olur. Para kazanmak için ‘Yahoo’ firmasında nefret ettiği reklam sistemlerinin kontrolünde çalışır.  Ve orada Stanford bilgisayar bölümünden mezun olan ve sonradan ortağı olacak Brian Acton ile tanışır. 9 yıl boyunca Yahoo’da toplam 400 bin dolar biriktirir ve arkadaşıyla birlikte işi terk ederek uzun bir süre için onunla Güney Amerika’ya çok sevdikleri frizbi sporunu yapmak için gider. Dönüşlerinde Facebook’a iş başvurusu yaparlar; ikisi de reddedilir. Hırslanırlar. 2009’da kendisine bir iPhone alır. Spor salonunda telefon konuşma yasağı onu Apple’da bir mesajlaşma uygulaması yaratma fikri doğurur. Ukrayna’daki telefonsuz günlerin bilinçaltına yerleştirdiği mesajlaşma sıkıntısı burada da devreye girecekti. Yanına ortağını da alarak bugün 450 milyon kişinin takip ettiği ve iletişimin kimyasını değiştiren WhatsApp’ı kurar.

İlk başlarda fazla rağbet görmez ve sürekli cepten yemeye başlarlar. 2010’un başında ayda sadece 5 bin dolar kazanırlarken buldukları bir yatırımcı sayesinde sistemi geliştirirler ve en önemlisi diğer benzer uygulamaların doğru dürüst beceremediği anlık resim gönderme işlemini büyük başarıyla sisteme eklerler. 2011’in sonunda böylelikle Apple’ın ilk 20 uygulaması arasına girerek beklenmedik bir başarıya ulaşırlar.

2013 sonunda 450 milyon kullanıcıya erişince gelişmeden korkan Facebook tam 19 milyar dolar ödeyerek WhatsApp’ın bütün hisselerini satın alır.

Bu başarı hikâyesinin ardında yatan Koum’un mütevazı hayatı, basit yaklaşımları, reklamsız bir sistemde ısrar etmesi ve en önemlisi 21. Yüzyıl ‘yalnız’ insanının anlık sessiz ve görünmez iletişimde bulunma  ihtiyacı olsa gerek.

Son tahlilde insan ruhu da evrim geçiriyor. Bu dinamiği yakalayanlar, Koum gibi geçmiş yaşamlarının pespayeliğinin intikamını da alarak başarılı oluyorlar.

Bizlere de sadece, gayet güzel seyircileri ile sadık ve bağımlı müşterileri olmak kalıyor...