Michal Bardavid bildiriyor

İsrail’de doğmuş, Türkiye’de büyümüş. Çin Devlet Televizyonu CCTV için, Washington’a ve Pekin’e bağlanıyor, genelde İstanbul’dan ama son zamanlarda haber nereye savurursa, örneğin Kiev veya Soma’dan, bildiriyor. Muhabirliğinin yanında kendini dünya insanı olarak tanımladığı ikinci bir mesleği daha var; hareket ve dans terapisti

Selin SEVİNDİREN Yaşam
28 Mayıs 2014 Çarşamba

Seni tanımak için sabırsızlanıyoruz Michal. Öncelikle asıl mesleğin muhabirlik mi yoksa dans terapisi mi?

Hayatım boyunca hep çift meslekli oldum. Biri yere basan tarafımı, biri de duygusal yönümü ortaya çıkarıyor; birinde zihin birinde beden tarafıma temas ediyorum. Çeşitliliğin zenginlik kattığını düşünenlerdenim. Bu yüzden de çalışmayı seçtiğim kurumlarda ve ortaya çıkardığım işlerde çeşitlilik önceliğimdir. Sanırım bu çocukluğumdan gelen bir şey; İstanbul International Community School’da okurken çeşitli milliyetlerden arkadaşlarım oldu.

Habercilik kariyerin nasıl başladı?

2008 yılıydı, dans terapisi üzerine konuk olarak röportajlar verirken televizyonda ne kadar rahat ve mutlu olduğumu farkettim. O sırada tam da benim vizyonumu yansıtan, farklı dillerde yayın yapan haber kanalı 6News İbranice bilen haber spikeri arıyordu. İki hafta İsrail’de İbranicemi tazelemek için kurs aldıktan sonra mülakatlar devam ederken, kanal İbranice yayından vazgeçti. Fakat ekrandaki rahatlığım üzerine, İngilizcemi beğendiler ve İngilizce haber spikeri olarak üzere işe alındım. Kendi programlarımı da yapıyordum. Örneğin Vavavoom’da iş dünyasında başarılı olan kişilerin profesyonel yaşamlarını ve hobilerini aynı anda mercek altına alıyorduk. 2012’de 6News kapanınca, BlooombergHT’de Hollanda ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerinin 400.yılı için sekiz bölümlük ‘Yatırımın Dünyası’ adında özel bir program yaptım.

Programına konuk ettiğin kişiler arasında unutamadığın biri var mı?

Hollanda Başbakan Yardımcısı’nın resmiyeti kırıp gayet ciddi sorularımı esprili bir dille, samimiyetle yanıtlayışından çok etkilenmiştim. Pakistan Dışişleri Bakanı da öyle, Taliban liderinin öldürülmesiyle ilgili soruma eliyle kafa kesme işareti yaparak “göne/ işi bitti” demişti. Silk and Cashmere’in kurucusu Ayşen Zamanpur ve Garanti Ödeme Sistemleri GM’si Mehmet Sezgin tam bir vizyon sahibi ve ilham kaynağıydı.

Babanı Vavavoom’a çıkarmıştın. Nasıl bir histi?

Babam spor tutkunu bir kardiyolog. Muayenehanesinde mesleği ile ilgili röportaj yaptıktan sonra Kartalkaya’ya kayak kaymaya gittik. Çekimlerimizi de elinde HD kamerasıyla annem yaptı. İnanılmaz eğlenceli ve heyecanlı bir çekim oldu. Ben babamla gurur duyarım, o benle gurur duyar, annem bir yandan ağlamaklı. Ailece komik ama anlamlı bir duygu patlaması yaşadık.

Çin Devlet Televizyonu ile nasıl çalışmaya başladın?

CCTV İngilizce yayın yapan global bir kanal. Hamilelik iznine ayrılacak Türkiye muhabirinin yerine biri aranıyordu. Soruları sorardım şimdi sorulan oluyorum. Hem Pekin merkezli CCTV için hem de Washington merkezli CCTV America için çalışıyorum. Gezi olayları süresince her gün canlı bağlanıyordum.

Haber spikerinin sorularını yanıtlamanın yanında kendi dilediğin formatta çekimler hazırlıyorsun. Örneğin izleyicilere ‘Çapuling’ kelimesinin ne olduğunu tanımlamaya çalıştığın bir haberin var. Bu tarz haberlerini yaratma sürecinden bahseder misin?

Çapuling kavramının global olarak anlaşılmasını sağlamak Gezi ruhunu anlatmanın yoluydu. İçeriğe karar verdikten sonra ilk iş en çarpıcı görselleri bulmak ve mekânın doğal seslerini de alarak (ör: ambulans, tezahürat...vs) doğru net ve etkileyici bir metin yazmak. Çekimde uzmanların yanı sıra sosyal medyadan çağrı yaparak sokaktaki kişinin de görüşünü alabiliyorum. Bir iki gün boyunca sürebilen çekimleri iki dakikaya indirmek ise işin zorlayıcı yanlarından.

Türkiye muhabiri iken Ukrayna nereden çıktı?

Kiev’de protestolar yoğunlaşınca muhabir ihtiyacı doğdu.

Kiev protestolarını ve Gezi protestolarını muhabir gözüyle karşılaştırabilir misin?

Her ikisinde de mizah ön plandaydı. Yine her iki ülkede protestocular arkalarından mutlaka temizlik yapıyorlardı. Komün hayat tarzı ve festival havası her iki protestoya da özgüydü. Tıbbi destek çadırları, yemek dağıtanlar, çocuklara faaliyet alanlarını her iki tarafta da gördüm. Farklı olarak Kiev’deki protestocular ellerinde beyzbol sopası taşıyan, asker gibi giyinmiş maskeli kişilerdi. Gündüzleri bir grup polisle çatışmalara hazırlıklı olmak için tatbikat yapıyorlardı. Havai fişekleri gaz bombasıymış gibi kullanıyor, kendi aralarında polis-protestocu olarak ikiye ayrılıyorlardı. 

Yayına canlı bağlanmanın zorluklarından bahsedebilir misin?

Kısıtlı bir zaman içinde, aklından, en önemli bilgileri vurgulayarak haberleri hatasız aktarmak oldukça zor. Kesinlikle yanlı olmamalısın, bu yüzden olayları her iki yönden aktarmak zorundasın.

Meydan protestolarında muhabirlik neredeyse savaş muhabirliğine döndü. Yaralanmadan dönmek şans. Bu soru bütün anneler için gelsin. Annen yaptığın iş ile ilgili ne diyor?

Annem tedirgin oluyor fakat kendimi tehlikeye atmayacağıma da güveniyor. Bir defasında geceleyin Kiev’de bir protestocu üstüme yürümüştü. Sadece işimi yaptığımı, dil bilmediğimden gözlerine bakarak ve beden dilimle anlatabildim. Neyse ki benden uzaklaştı. Korkmadım desem yalan olur. Maalesef kaçırılan, yaralanan muhabirleri duyuyoruz. Gezi olaylarını takip ederken gaz maskemi, özellikle Kiev’de gaz maskemin yanında snowboard kaskımı eksik etmiyordum. Bir de sağlıklı kalma tarafı var işin. Maalesef Kiev dönüşünde duman ve soğuktan, bronşit astım ve zatürre geçirdim.

Kiev’den bizimle paylaşmak istediğin bir hatıran var mı?

Protesto günleri çok gergin ve zorlayıcıydı. Bir akşam en radikal olan grubunun liderinin barikatlarda evlenme teklifi edeceğini duyduk. Grup, akşam maskeli ve kamuflajlı halleriyle bir kalp oluşturdu ve liderleri elinde megafon ile sevgilisine evlenme teklifi etti. O ortamda sevgiyi hissetmek olağanüstüydü.

Facebook sayfanda senin de bir evlenme teklifi aldığını gördüm!

Benimki tabi işin gırgırıydı, yine gergin bir günde protestocularla röportaj yapıyordum. İri yarı, dev tipler... İlk anda soğuk davranıyorlar ama biraz sohbet edince hemen insani yönleri ortaya çıkıyor. Tercümanımla aralarında gülüşüyorlardı, ne oluyor diye soramadan, “bir tanesi seninle evlenmek,” istiyor dedi ve bir anda kendimi kucağında buldum! O kadar ciddiyetin, sorunun içinde biraz gülmek keyifliydi.

Soma faciasını takip etmek üzere Manisa’ya gittin. Bu haberi yapmak seni nasıl etkiledi?

Soma bana bir tokat gibi geldi. Hayatta asıl dertlerin ne olduğunu hatırlattı. Gerçek acıyı hissettim orada. Arkamda, önümde, sağımda, solumda haykıran, canı yanan insanlar vardı. Bir aile hikayesini haber yaptığımda, kaybettiğimiz madencilerden Muhammed Girgin’in kız kardeşi Sümeyra ile röportaj yapıyordum. Benim de canımdan çok sevdiğim bir abim var. Dayanamadım çekimi kesip kızla beraber sarılıp ağladım.

Televizyon haberciliği kariyerinde Christian Amanpour olma hayalin var mı mesela?

Amanpour kadar başarılı olmayı elbette isterim. Ama isim yapmaktan çok, etkisi olan bir program yapmak benim için önemli. Mesela Ellen’ın yaptığı gibi, programlarım aracılığıyla insanlara yardım edebilmeyi çok istiyorum.

Peki dansla olan öykün nedir? Asıl eğitim aldığın mesleğin bu.

Boğaziçi Üniversitesi’nde psikolojik danışmanlık okurken tutkum olan dansa devam ediyordum. Dans ve psikolojiyi bir araya getirebileceğim ‘dans terapisi’ni öğrenmeye karar verdim. İspanya’nın Tenerif Adası’nda lisans öğrenimimle eş zamanlı yürüttüğüm eğitimlerin ardından kendimi Gebze Anadolu Sağlık Merkezi Johns Hopkins Hastanesi’nde hamile kadınlara ilk dans terapimi gerçekleştirirken buldum. Bu arada İstanbul Üniversitesi’nde Endüstri Psikolojisi master’ımı tamamladım.

Dans terapisi nedir?

Dans-hareket terapisi kişinin kendini ifade etmesi, iyileştirmesi ve geliştirmesi için beden ve zihnin entegre çalıştığı bir psikoterapi yöntemi. Estetik amaçlı bir dans değil, kişinin duygularını, düşüncelerini içinden geldiği gibi hareketleriyle yansıtması için yönlendirmelerin de yer aldığı bir deneyim. Yönlendirmede devreye ben giriyorum.

Şu andaki çalışmalarından bahseder misin?

Beni çok heyecanlandıran ‘dans terapisi ve meme kanseri’ konulu bir projenin sponsor arayışı aşamasındayım. Meme kanseri duygusal ve zihinsel travma yaratmasının yanında bedensel olarak kadını etkileyen bir hastalık. Kadının tedavi süresince vücuduyla barışık olması için, korkularını dışarıya salabilmesi için bedenini de entegre eden bir terapi uygulamak istiyorum. Bu projemi çeşitli şehirlerdeki hastanelerde uygulamaya geçirmek benim şu anki önceliğim.

Bunun yanı sıra şirket çalışanlarına iletişimde beden dilinin önemini vurgulayan, motivasyon, stres yönetimi, liderlik gibi alanlarda dans terapisini de kattığım eğitimler düzenliyorum. Bliss out of motion (BOOM) adını verdiğim, farklı temalar işleyen atölye çalışmalarım da var. Öfke yönetimi, özgüven, farkındalık gibi. Bu serinin içinde bir de herkese açık belli bir teması olmayan BOOM-eXplosion seansım var ki burada katılanlara tam anlamıyla bir duygu patlaması yaşatıyorum.

Haberlerini ve workshoplarını nereden takip edebiliriz?

Facebook sayfamı ben iş için kullanıyorum, orada haberlerim ve duyurularım oluyor. 

Madem tutkuyla bağlı olduğun iki mesleğin arasında seçim yapmıyorsun o zaman da bu keyifli röportajın son sorusu şöyle olsun: Muhabir Michal bize dans terapisti Michal’in explosion seansından canlı bağlanabilir misin?

Şu anda Suma Beach’te dans terapisti Michal Bardavid’in eXplosion seansındayız. İnsanlar kıpır kıpır. İnanılmaz bir enerji var, beni bile içine çekiyor. Müziği duyuyorsunuz. İçlerinden geldiği gibi hareket ediyorlar. Kimi tepiniyor, kimi başını sallıyor, yoğun bir etkileşim içindeler. Herkes kendi içinde bir süreç yaşıyor ama birlikte bir sürecin parçasılar aynı zamanda. Grup yargısızca hareket ediyor. Michal  tempoyu yavaşlatıp hızlandırarak süreci yönetiyor ancak özgürlüklerini kısıtlamıyor. Onları grup halinde tutsa da birey olarak ayrışmalarına izin veriyor. Evet müzik şimdi iyice hızlandı ve büyük bir patlamayla son buldu. İnsanların da duygu patlaması yaşadığını görebiliyorum, elektriği hissedebiliyorum. Gerçekten farklı bir tecrübe!

Ben Michal Bardavid, İstanbul’dan bildiriyorum.