Bir Küçük Eylül Meselesi

Lili BARDAVİT Yaşam
10 Eylül 2014 Çarşamba

Geri dönmelerin mevsimi sonbahar.

Bir daha düşünmelerin, yeni kararların, yeni başlangıçların mevsimi.

Valizleri doldurup evlerine geri dönen yazlıkçılar

Önce evde çalmaya başlayan okul zilleri

Dolan taşan kırtasiyeler

Bitmeyen, bitemeyen ödevler

Yeni okul, yeni kıyafet alışverişleri

Yeni sezon filmler, diziler

Katlanıp geri kaldırılan pikeler

Yavaştan örtülen pencereler, perdeler

Dışarılarda ısıtıcıyla oturulmaya başlanan geceler

Üşüsen de hâlâ kaldırmaya elinin gitmediği yazlık elbiseler

Telefonunda baktıkça seni tatile geri götüren resimler

Yazın kabaran ekstreler

Biraz darlaşan kıyafetler

Yine bir yıl sonuna doğru hızla koşan hareketler

Henüz bronz tenler

Bir kot cekete, bir şala ihtiyaç duyulan taze esintiler

Hepsi, bunların hepsi sonbahara, eylüle ait karakterler.

İstanbul’un seni dinlediği bir mevsim sonbahar.

Ve sonbaharın olmazsa olmazı.

Rüzgar.

Aklında eser bazen, kapında biter.

Bazı vedaların, bazı kavuşmaların mevsimi, bir yaprak dökümü sonbahar.

Ya havasından, ya mevsimin hüznünden bilinmez...

Birine sarılma ihtiyacını daha fazla hissettiğin sonbahar.

‘Beraber’ hareket etmenin daha keyifli olduğu günler.

Biraz daha ‘kendine, eve’ dönmeler.

Araya yaz girdi diye göremediklerinle kavuştuğun masa başı haller.

Uçan yapraklar ve kalkan toz sanki içindeki girdabın çözülmesi için varlar.

En sevdiklerinle bir kahve fincanının başında geçen saatler

Sakinleşen, dinginleşen melodiler

Masmavi tatillerden, yazdan kalan özetler

Birbirinden güzel konserler

Hoş geldin sonbahar.