Kayıp bir uygarlık: Suriye Yahudileri

Suriye Yahudiliğinin ülkedeki parlak geçmişi çok eskilere dayanıyor. Günümüzde bir iç savaşın yaşandığı, Esad güçleri ile muhalif güçlerin çatışmalarına sahne olan, yer yer IŞİD hâkimiyeti altına giren, bölgemizin çıbanbaşı konumundaki Suriye’de sadece 50 Yahudi’nin yaşadığı biliniyor

Nelly BAROKAS Kültür
15 Ekim 2014 Çarşamba

Suriye dünyanın en eski, kültürel ve tarihi geçmişi açısından en köklü Yahudi toplumlarından birine sahipti. Geçmişleri Talmudik döneme uzanan Suriye Yahudileri yaşadıkları toprakların bu uzun süreçte farklı güçler tarafından işgaline ve yönetilmesine de tanık oldular. Oldukça yoğun bir nüfusa sahip Suriye Yahudi toplumu, giderek tırmanan iç savaş ortamı nedeniyle çok sınırlı ekonomik koşullar altında yaşayan 50 kişilik bir topluma indi.

GEÇMİŞ BİN YIL

Suriye Yahudiliğinin parlak geçmişi binlerce yıl önce, Pers kralı tarafından Suriye’ye hâkimler atamakla görevlendirilen Ezra ile başladı. Yunan ve Romalıların hükümdarlıkları döneminde önemli ayrıcalıklar kazanan Yahudiler, Kudüs’teki İkinci Kutsal Tapınak’a saygın bağışlarda bulunmaktaydılar. Yahudi bilgeler Suriye ve Yahudi nüfusuna o denli değerli görüyorlardı ki, oradaki kanunları İsrail topaklarında da uyguluyorlardı. Şöyle ki Mişna’da geçen, “Suriye’de toprak alan Kudüs civarında toprak almış sayılır” ifade buna en güzel örnektir.

Antik Suriye Yahudi toplumunun merkezi, büyük olasılıkla dünyanın sürekli ikamet edilen en eski kenti niteliğini taşıyan, günümüzde de bu ülkenin başkenti olan Şam’dı. Şam’ın adı, Tevrat’ta, Talmud’da ve Ölü Deniz Yazıtları’nda Dammesek olarak geçer. Kral Davit Aramilere karşı bu kentte mücadele verdi, ardından kent Asurluların, Perslerin, Yunanlıların ve Romalıların hâkimiyetine girdi.

635 yılında Suriye, İslamı kabul eden Arapların hâkimiyetine girdi, başkent Şam (Dammesek) refah içinde bir kente dönüştü. Birçok Yahudi önemli mevkilere geldi, hatta 10. yüzyılda Manasseh ibn İbrahim al-Qazz, Şii Fatimi yönetiminde maliyeden sorumlu kişi oldu. Kutsal Topraklarla sürekli ilişkide bulunan dini bir akademinin de kurulduğu Şam, Talmud eğitiminin merkezi konumuna geldi.

YAHUDİ DİNİ EĞİTİM MERKEZİ HALEP

Suriye Yahudilerinin diğer bir önemli merkezi Halep’ti (Aleppo). Bu kentteki en eski Yahudi yapısı 4. yüzyıla ait Kanisat Mutakal’dı. Halep Suriye’nin Yahudilik eğitimi merkezine dönüşünce Saadiah Gaon ve  R. Joseph Aknin gibi saygın kişiler, bu kentin bilge Yahudiliğini yakından görmek üzere Kutsal Topraklar’dan Halep’e seyahat ettiler. O dönemde yazılmış Halep Yazıtları çok önemli dini belgelerdir. Bu el yazmaları yüzyıllar boyunca Halep Merkez Sinagogu’nda korundu. Ancak 1947’de gerçekleşen antisemit saldırılarda bu elyazmalarının büyük bir kısmı yok edildi. Kurtarılan bölümü şimdilerde Kudüs’teki İsrail Müzesi’nde Ölü Deniz Yazıtları’nın yakınında sergilenmekte. Suriye Yahudileri, özellikle Halepli Yahudilerin geliştirdikleri dini müzik (makam), günümüzde Doğu ülkeleri Yahudilerinin dini müziklerinin temelini oluşturur.

ORTAÇAĞ VE OSMANLI DÖNEMİ

Selçukluların işgalinin ardından, 12. yüzyıldaki Haçlı Seferleri Suriye ve Kutsal Topraklar’daki Yahudiler için büyük tehdit oluşturdu. Haçlıların püskürtülmesiyle normal yaşantılarına dönen Suriye Yahudileri Şam ile Avrupa ülkeleri arasındaki ticaretin gelişmesinde önayak oldular. Moğolların istilası, ardından Timurlenk’in bu toprakları işgali dönemlerinde birçok Yahudi kitlesel olarak katledildi, mallarına el kondu.

1492’deki göç ile Suriye’ye yerleşen bir kısım İspanya Yahudi’si lisan ve kültür farkına rağmen bu topraklara çok çabuk uyum sağladı. Birçoğu din adamı olan göçmenler Halep toplumu arasında kendilerine yer edindiler. Osmanlıların 1516’da Suriye’yi işgal etmeleri ile Yahudilerin Kutsal Topraklarla ilişki kurmaları daha kolaylaştı. Safed Kabalizmi etkisini Suriye’de de gösterdi. Şam’da kurulan matbaada İbranice eserler yayınlandı.

ÇÖKÜŞ

Suriye Yahudileri son birkaç yüzyıl Osmanlıların hoşgörülü yönetimi altında huzurlu bir yaşam sürdüler. Ancak bu durum 19. yüzyıl ortalarında değişti. O dönemde Müslüman olmayanlara da eşit haklar tanınması, zamanla Müslimlerin Hıristiyanlara yönelik saldırılarına yol açtı. Yahudiler Hıristiyanlar tarafından Müslümanların yanında yer almakla suçlandı. Şam ve Halep’te çıkan olaylar sonucunda birçok Yahudi hapse atıldı.

Süveyş kanalının açılması Suriyeli Yahudi tüccarları ekonomik olarak çökertti, bu nedenle göçler başladı. Birinci Dünya Savaşı döneminde Fransa’nın yönetimine geçen Suriye’de, Arap milliyetçilerin karşı çıkmasına rağmen Yahudilere yerel konseylerde temsilcilikler verildi.

BASKILAR VE SALDIRILAR

Suriye’nin 1946’da, İsrail’in de 1948’de bağımsızlığını kazanmasının ardından Suriye Yahudilerinin huzuru yeniden bozuldu. 1947’de Halep’te gerçekleşen isyanda onlarca Yahudi katledildi, evleri, işyerleri, sinagogları yakılıp yıkıldı. Böylece, hükümetin kaçmaya çalışanların öldürüleceği tehdidine rağmen kitlesel göç başlamış oldu. Yahudilerin memur olmaları, telefon ve sürücü ehliyeti ve mülk sahibi olmaları yasaklandı.

1948’de bu kentlerde 40 bin Yahudi yaşamasına rağmen, Altı Gün Savaşı döneminde Halep’te 1000, Şam’da 1500 kişi kalmıştı. Sosyalist Baas Partisi 1963’te Hafız Esad’ı, daha ileriki yıllarda da oğlu Başar’ı iktidara getirdi.

ŞAM’DA BİR CASUS

İsrail Ordusu’nda istihbarat konusunda çalışan Eli Cohen, daha sonra 1961 yılında Arjantin’e gönderildi. Orada Kemal Emin Taybet olarak tanındı. Sonrasında Suriye’ye dönen Cohen, Golan Tepeleri’nde görev alan Suriye askerlerinin güvenini kazandı. Bilgileri İsrail’e radyo ve gizli mektuplar vasıtasıyla ulaştıran Cohen, birçok üst rütbeli Suriyeli genaral ile arkadaşlık kurmayı başardı.

Eli Cohen’in bilinen en önemli başarısı İsrail ve Suriye arasında önemli bir sorun olan Golan Tepeleri’nin ele geçirilmesini sağlaması ve İsrail’e ulaştırdığı önemli bilgilerdir. Cohen, 1965 yılında SSCB’nin Suriye yardımı sayesinde yakalandı. Pek çok ülkenin arabulucuk yapıp idamı durdurmaya çalışmasına karşın, Suriye tarafından sorgulanan Cohen, 1965 yılında Şam’da idam edildi.

KURTARMA OPERASYONU

Eli Cohen olayının ardından Şam’ın Yahudi mahallesinde yaşam giderek zorlaştı. Suriye gizli polisi dualar, düğün, bar mitzva gibi dini törenler sırasında sinagoglara giriyordu. Yahudiler, 300 ile 1000 Dolar arası bir miktar ödemek ve aile fertlerinden bazısını rehin olarak bırakmak koşulu ile yurt dışına çıkabiliyordu. Suriye Yahudilerinin içinde bulundukları bu zor durum dünya kamuoyu tarafından görmezden gelinmedi. Özellikle Judy Feld Carr adlı kahraman bir kadın, post Holokost döneminin en geniş kapsamlı Yahudi yaşamı kurtarma operasyonunu gerçekleştirdi. Kanadalı Yahudi bir müzisyen olan Carr, Dr. Ronald Feld Vakfı’nın Arap ülkeleri Yahudileri için oluşturulan fonlarını Suriye Yahudilerinin arzu ettikleri ülkeye göçlerini sağlamak üzere kullandı. 25 yıllık bir süreçte 3228 Yahudi Carr’ın yoğun çabaları sayesinde Suriye’yi terk etmeyi başardı. Judy Feld Carr bu özverili çalışması vesilesi ile birçok ödüle layık görüldü. Hatta Harold Troper Carr’ın bu operasyondaki rolünü konu alan ‘The Ransomed of God: The Remarkable Story Of One Woman’s Role in the Rescue of Syrian Jews’ adlı bir kitap yazdı.

1990’ların ilk yıllarında ABD’nin baskısı ile Suriye Yahudilere yönelik kısıtlamaları az da olsa gevşetti. 1994’te 1200 Yahudi gizlice İsrail’e götürüldü. Brooklyn’e yerleşen Suriyeli Yahudi sayısı 75 bine ulaştı. Günümüzde ABD’deki Suriyeli Yahudiler İsrail dışında yaşayan en geniş toplumu oluşturmaktalar.

GERİYE KALANLAR

Şimdilerde hâlâ devam etmekte olan iç savaş nedeniyle Suriye’den Yahudi göçü hız kazandı, geriye bu topraklarda yaşamaya devam eden 50 Yahudi kaldı. Geride bıraktığımız mayıs ayında Şam’daki antik Jobar Sinagogu tamamen yıkıldı. Bir diğer adı Eliyahu Hanavi Sinagogu olan Jobar Sinagogu’nun geçmişi ortaçağa dayanmaktaydı. Sinagog içindeki Tora Ruloları bazı İslamcı güçler tarafından rehin tutulmakta, karşılığında hükümetin tutukladığı kişilerin serbest bırakılması talep edilmekte.

Şam’ın merkezinde yaşamaya devam eden Suriye Yahudilerinin durumunun dengeli olduğu belirtiliyor. Toplum bireylerinden biri savaşın doğrudan kendilerine yönelik bir tehdit oluşturmadığını belirterek, “hükümetin yönetimi altında olan bölgelerde onların korumasından yararlanıyoruz” açıklamasını yaptı. Suriye’de kalan Yahudiler hakkında alınan son bilgi, geçtiğimiz temmuz ayında Yahudi-Müslüman karışık evliliği yapmış bir ailenin İsrail’e göç etmiş olmasıydı. Ailenin Suriye’den, hükümet yetkililerinden ve isyancı güçlerden kaçışını, salimen Tel Aviv’e ulaşmasını İsrailli işadamı Moti Kahana düzenledi.

Suriye Yahudileri her ne kadar doğdukları ülkeyi terk etmek zorunda kaldılarsa da orada geliştirdikleri kültürlerini ve dine bağlılıklarını sürdürmeye devam ediyorlar.