Atlamaya hazır mısınız?

Teknoloji sayesinde performans arttırıcı malzemelerden, bilgisayar kontrollü güvenlik önlemlerine kadar türlü evre ve adaptasyondan geçerek hayatımıza yeni yeni giriş yapan spor dallarından biri de ‘skydiving’. Bu sporun hem tutkunu hem de eğitmeni olan Ofer Cohen’in yer ile gök arasında süzülen hayatı ve skydiving sporunun inceliklerine dair konuştuk

İdil HAZAN KOHEN Spor
19 Kasım 2014 Çarşamba

Geçmişte sadece filmlerde izlediğimiz ve “bu kadarı da olmaz” dediğimiz her şeye günümüz teknolojisinde ulaşmak mümkün oldu. Üç boyutlu görüntüden insansız uzay araçlarına kadar tüm ‘geleceğe dönüş’ senaryolarını artık kanlı canlı yaşıyoruz. Bu teknolojik sıçrama kültürel, sosyal ve iş yaşamında boy gösterirken elbet sporun geri kalması da söz konusu olamazdı.

Teknoloji sayesinde performans arttırıcı malzemelerden, bilgisayar kontrollü güvenlik önlemlerine kadar türlü evre ve adaptasyondan geçerek hayatımıza yeni yeni giriş yapan spor dallarından biri de ‘skydiving’.

Bu sporun hem tutkunu hem de eğitmeni olan Ofer Cohen’in yer ile gök arasında süzülen hayatı ve skydiving sporunun inceliklerine dair edindiğim bilgileri paylaşmak istiyorum. 

 

 Skydiving eskiden benim için James Bond filmlerinin aksiyon karelerinden ibaretti… Ancak gördüğüm kadarı ile bu spora olan ilgi gün geçtikçe artıyor. Senin bu spor dalı ile ilk tanışıklığın nasıl başladı, biraz bahsedebilir misin?

Bu spora ilk ilgi duymaya başladığımda 17-18 yaşlarında idim. O sırada İsrail’de mali tabloların İbranice’den İngilizce’ye çevirilerini yapıyordum ancak aklım ve kalbim sürekli bu konuya kayıyordu. Sonunda her şeyi bırakıp bu sporun nispeten daha makul fiyatlara yapılabildiği Arjantin’e taşındım ve ilk atlayışımı orada gerçekleştirdim.

 

 İlkinde korkmuş olmalısın…

Elbette korktum, çünkü ilk başlayanların aksine ben bu atlayışı yalnız başıma gerçekleştirdim. Normalde ilk atlayışınızı bir eğitmene kenetlenerek yaparsınız. Ancak kendime güvenim tamdı ve o gün anladım ki ben hayatım boyunca bunu yapmak istiyorum. Toplam 600 atlayış gerçekleştirdikten sonra eğitmen lisansımı aldım.

 

 Lisans almak ve eğitmen olabilmek için toplam kaç atlayış yapmak gerekiyor? Senin eğitmenlik maceran nasıl gelişti?

Lisans alabilmek için yirmi beş atlayış yapmanız yeterli. Eğitmen olabilmek içinse en az beş yüz atlayış yapmak gerekiyor. Ben de Meksika, Arjantin, Norveç gibi çeşitli ülkeleri gezerek ‘drop zone’ dediğimiz alanlarda atlayışlar yapıp, film ve video işleri almaya başladım. Bu sırada skydiving tutkunu Amerikalı bir çift ile tanıştım ve Amerika’ya taşınarak onların kurdukları drop zone’da eğitimler vermeye başladım. Beş yılda toplam yedi ülke gezip 3300 atlayış yaptıktan sonra İsrail’e döndüm. Şu an Eilat ve Masada’da skydiving eğitimleri veriyorum.

 

 Peki, bu sporu yaparken belli hava koşulları, yükseklik, yaş, boy, kilo gibi göz önünde bulundurulması gereken standartlar var mı?

Atlayışlar genelde 4000 metre yükseklikten yapılıyor. Hava sıcaklığı çok önemli değil ancak rüzgâr ve bulutlanmaya dikkat etmek gerekiyor. Bu yüzden birçok drop zone kış mevsimlerinde kapanıyor. Ancak Florida, Teksas ve İsrail tüm yıl boyunca bu sporu yapmaya elverişli.

Diğer dikkat edilmesi gereken standartlar ise oldukça fazla ve her ülkeye göre farklılık gösteriyor. Örneğin Amerika’da bu sporu yapabilmeniz için en az 18 yaşında olmanız lazım, İsrail’de 12, Meksika ya da Kanada’da ise yaş sınırı yok.

(Hemen bir dip not geçeyim; Türkiye’de de yaş sınırı yok ancak 18 yaşından küçüklerin ebeveyn izni gerekiyor).

Kilo ise paraşüt ile birlikte toplam 90 kilo civarında olması gerekiyor.

 

 

RİSKLER VE ÖNLEMLER

BİRAZ DA GÜVENLİK ÖNLEMLERİNDEN BAHSEDEBİLİR MİSİN? ATLAYIŞ SIRASINDA NE TÜR RİSKLER VAR VEYA NE TİP KAZALAR OLABİLİYOR?

Kazaların birçoğu iniş sırasında oluyor. Nadiren atlayış sırasında kolunuz bacağınız yanlış konumlandığında paraşütün açılırken uyguladığı basınç yüzünden kırılmalar söz konusu olabiliyor. Yine de kaza riski genellikle tehlikeli inişler deneyen profesyonel skydive sporcularında daha yüksek.

Herhangi bir kaza riskine karşı da atlayıcının sırtında iki paraşüt oluyor. Biri ana paraşütünüz, bununla daha hızlı ve doğru atlayışlar yapabiliyorsunuz. Ancak herhangi bir tehlikeye karşılık ikinci bir paraşütünüz daha oluyor. Bu ana paraşüte göre daha büyük ve inişi daha kolay gerçekleştirdiğiniz bir paraşüt. Tehlike anında göğsünüze takılı bir aparat ile ilk paraşütün ipini kesiyorsunuz ve ikinci paraşütü açıyorsunuz.

Günümüzde bunu sizin de yapmanıza gerek yok. İkinci paraşüte takılı AAD (Automatic Acceleration Device) dediğimiz bilgisayar teknolojisi kullanarak yapılmış bir aygıt, belli alçaklığa düştüğünüzde paraşütünüz hâlâ açılmadıysa ya da bir nedenle bilicinizi kaybetmişseniz ve müdahale edemiyorsanız, ana paraşütü iptal edip yedeğini otomatik olarak devreye sokuyor.

 

TEKNOLOJİNİN NİMETLERİ DEĞİMİZ BU OLSA GEREK… PEKİ, KAÇ ÇEŞİT ATLAYIŞ VAR? İNSANLAR YALNIZ MI YOKSA GRUP HALİNDE Mİ ATLAYIŞLAR YAPIYOR?

Atlayışlar yalnız da ya da birbirine tutunarak grup halinde de yapılabiliyor. Ancak ilk atlayışlar genellikle eğitmene kenetlenerek yaptığınız, benim de profesyonel eğitim dalım olan ‘tendam jump’. Bunun dışında ‘belly jump’ dediğimiz göbeğinizin üzerine indiğiniz atlayış, ‘free fall’ dediğimiz kafa üstü veya oturarak yapılan atlayışlar var. Ayrıca ‘wings suit based jump’ dediğimiz bir atlayış var ki bunun için uçağa ihtiyacınız yok. Kanata benzer bir aksesuar ile binalardan, dağlardan atlayış yapabiliyorsanız. Mantık ve strateji ise aynı.

YARIŞMALAR VE ORGANİZASYONLAR

 Spor denince yarış kültürünü ayrıştırmak oldukça zordur. Bu spora dair yarışmalar nasıl gerçekleştirilmekte? Yarış dışında organizasyonlar da düzenleniyor mu?

Farklı şekillerde ve kategorilerde birçok yarış düzenlenebiliyor. Örneğin RW (Relative Work) dediğimiz formatta, atlayıcılar 35 saniye içerisinde birbirine kenetlenerek çeşitli dizilimleri gerçekleştirmelerine göre puan alıyorlar. Aynı şekilde hıza, mesafeye, doğru yapılan hareketlere göre kategorilendirilen çeşitli yarışlar var.

Bunun dışında çok fazla organizasyon olmakta. Drop zone’larda gerçekleştiren bu organizasyonların bir amacı da olabiliyor (örneğin kanserle mücadeleye dikkat çekmek). Rekor kırma denemeleri de yapılabiliyor (138 kişinin aynı anda atladığı düzenlemeler) ya da ‘skydive boogie’ dediğimiz sabah atlayıp, akşam içip ardından videolar seyrettiğimiz festival tarzında organizasyonlar da olabiliyor.

 

 İki yıl önce nefesimizi tutarak Felix Baumgartner adındaki Avustralyalı sporcunun atmosferin dışından dünyaya atlayışını izledik. Böyle bir atlayış nasıl bir çalışma gerektirir?

Çok güzel bir konuya değindin çünkü yaklaşık bir ay önce Google’ın başkan yardımcılarından Alan Eustace, Felix’in yüksekten atlama dünya rekorunu kırdı.  (Felix atlayışını 128.100 feet’ten yapmıştı, Eustace ise 135.908 feet’ten atladı.) Ancak bundan pek kimsenin haberi yok çünkü pazarlama malzemesi olmasını istemediğinden bu işi sponsorsuz, uzay kıyafetinin yapımında kendisine yardımcı olan birkaç mühendisin yardımıyla gerçekleştirdi.

Böyle bir atlayış için elbette uzun bir zaman (yaklaşık beş yıl) sıkı bir çalışma ve elbette çok para gerekiyor. Skydiving oldukça pahalı bir spor.

 

 Skydiving dersi almak isteyenlerin yaklaşık ne kadar para harcaması gerekiyor?

Tendam jump (eğitmene kenetlenmiş olarak yapılan atlayış) yaklaşık 180 ila 300 dolar arasında değişiyor. Kendiniz atlayabilecek hale gelebilmeniz içinse 3500 dolara yakın bir para harcamanız lazım. Ancak lisans aldıktan sonra atlayışlar daha ucuza gelmeye başlıyor.

 

 Böyle ‘extreme’ bir spor yapıyor olmanın sosyal hayat üzerinde ne tür etkileri oluyor?

Her şeyden önce çok fazla seyahat etme fırsatı ve birbirinden değişik, çılgın insanla tanışma olanağı buluyorsunuz. Bu sporu yapanların hiçbiri “bunu da yapmış olayım” diye yapmıyor bu sporu. Hepsi bu spora aşık ve sizinle aynı coşkuyu hissedebilen insanlarla bu duyguyu paylaşabilmek paha biçilmez.

Öte yandan bir bara gittiğinizde, biriyle muhabbete başladığınızda “skydiving eğitmeniyim” ya da “bu sporu yapıyorum” dediğinizde ilgi her zaman çok yüksek oluyor. Karşı cinsle muhabbete hep 1-0 önde başlıyorsunuz diyebilirim.

Bu sporun elbette en güzel yanı ise yaşadığınız eşsiz benzersiz özgürlük hissi…

 

Artık hayattan çok bunalıp da isyan etmeye başladığınızda kendinizi köprüden atmak yerine, biraz paranız da varsa çok daha eğlenceli bir alternatif olan skydiving sporu ile yaşamın kaybolan tatlarını hatırlamanız şiddetle tavsiye edilir…