Çerçeve anlaşmada fikir ayrılıkları

Nükleer anlaşmanın çerçevesi tamam. Peki bu ne anlama geliyor? Bölge oyuncularından gelen tepkiler, şimdiden ortaya çıkan fikir ayrılıkları ve dahası…

Selin SEVİNDİREN Dünya
8 Nisan 2015 Çarşamba

  SELİN KANDİYOTİ & RAKELA PALOMBO


18 aylık zorlu müzakereler sonunda geçen perşembe İran ile dünya güçleri, İran’ın nükleer kapasitesini dizginleyecek bir anlaşmanın çerçeve maddelerinde anlaştı. Nihai ve kapsamlı anlaşmanın İran’ın yakın gelecekte nükleer silah üretmesinin önüne engel koyacak ve karşılığında İran’a ekonomik rahatlama sağlayacak bir anlaşma olacağı kararlaştırılmış oldu. Tarafların 30 Haziran’a kadar detayları konuşarak bir çözüme ulaşmaları gerekiyor. ABD Başkanı Barack Obama, İran’ın geri adım atması durumunda anlaşmanın iptali konusunda uyarıda bulundu.

ABD VE ORTAKLARI NE İSTİYOR?

ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya ve Almanya’dan oluşan P5+1 ülkeleri İran’ın nükleer silah üretebilme süresini şimdiki 2-3 ay aralığından bir seneye çıkarmak için nükleer programa bir takım kısıtlamalar getirmek istiyorlar. Bunun için P5+1 devletleri, Tahran’a uranyumu zenginleştirecek santrifüj sayısını azaltması ve halihazırda stokta bulunan zenginleşmiş uranyumunu aşağılara çekmesi için baskı yapıyor. Bunun yanı sıra İran’ın nükleer programını sürekli denetim altında tutacak gözetmenler bulundurmak isteniliyor.

İRAN NE İSTİYOR?

İran ekonomisini zora sokan yaptırımların kaldırılmasını ve küresel ekonomiye giriş hakkı istiyor. Enerji ve tıbbi amaçlar için nükleer kapasiteye hakkı olduğunu söyleyen İran tüm nükleer kaynaklarını kaybetmeye razı olmuyor.

ÇERÇEVE ANLAŞMA NE DİYOR?

İran santrifüj sayısını 19 binden 6 bine indirecek. Üçte iki oranında azalacak olan bu arzda yalnızca en erken nesil santrifüjler olacak ve nükleer silah elde edebilecek kadar zenginleştirme yapılamayacak. Zenginleştirilmiş uranyum stoku yüzde 97 oranında indirilecek.

Asıl soru bu ekstra santrifüjlerin ve uranyumun nasıl azaltılacağı. Önümüzdeki üç ay sürecek tartışmanın başlıkları arasında bu konu ilk sırada olacak.

Tahran, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na tüm nükleer tesislerini ve nükleer arz zincirini denetleme hakkı tanıdı. “İran sözünden çıkarsa dünya bilecek” sözleriyle Obama bu şarttan bahsediyor.

İran pazarlıkta kendi tarafına düşen sorumlulukları yerine getirir getirmez ABD, BM ve AB nükleer ile ilgili yaptırımları kaldıracak. Terörizm, insan haklarının çiğnenmesi ve nükleer olmayan silahlarla ilgili olan yaptırımlara dokunulmayacak. İran’ın sözünden dönmesi durumunda nükleer yaptırımlar anında yürürlüğe girecek.

ABD’DE YANKILARI

Senato’da Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Cumhuriyetçi Senatör Bob Corker nihai nükleer anlaşma üzerinde oylama hakkı tanıyacak bir kararnameyi 14 Nisan’da Kongre’ye sunacak. Bu kararname Kongre’nin anlaşmayı inceleme süresince Başkan Obama’nın yaptırımları 60 gün boyunca kaldırmasını engelleyecek şekilde hazırlandı. Bu kararnamenin Başkan Obama’nın vetosundan muaf hale gelmesi için gereken 67 oya yalnızca dört imza kaldı. Başka bir kararname de Demokrat Senatör Robert Menendez’in önderliğindeki 30 Haziran’a kadar nihai anlaşmaya varılmazsa İran’a yeni yaptırımlar öngören kararname.

Sürpriz bir gelişmeyle, çerçeve anlaşmanın imzalandığı gün Menendez’in rüşvet suçlamasıyla görevinden istifa etmesi üzerine Obama Kongre’den fazla bir meydan okumayla karşılaşmayacak gibi görünüyor.

Bu arada ABC News/Washington Post tarafından yapılan bir ankete göre Amerikan halkının yüzde 59’u İran’ın nükleer silahtan vazgeçmesi karşılığında yaptırımlarda azaltılmaya gidilmesinden yana olduklarını açıkladı. Yalnızca yüzde 31’lik kesim buna karşı olduğunu açıkladı.

İRANLILAR MEMNUN

İran’da halk anlaşmayı kutlamak için sokaklara döküldü. Ruhani lider Ayetullah Hamaney’in de onayını alan anlaşma, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin siyasi zeminini sağlamlaştırdı.

HİZBULLAH ZAFER OLARAK NİTELENDİRDİ

Lübnan Parlamentosu’nda Şii hareketi Hizbullah temsilcisi bir milletvekili, çerçeve anlaşmasının bir zafer olduğuna işaret ederek İran’ın artık dünyada nükleer güçler arasında tanınırlık kazandığını söyledi. Öte yandan meclisin Hizbullah karşıtı kesimi bu yetkiyle ve yaptırımların kaldırılmasıyla İran’a akacak olan sıcak parayla Tahran’ın Lübnan’ın içişlerine daha fazla karışacağından duydukları endişeyi dile getirdi.

SUUDİ KRALI ANLAŞMANIN DÜNYA GÜVENLİĞİNİ GÜÇLENDİRMESİNİ DİLEDİ

Suudi Arabistan Kralı Salman, Obama ile yaptığı telefon görüşmesinde üzerinde uzlaşılacak nihai anlaşmanın bölgesel ve küresel güvenliğe katkı yapmasını diledi. Tahran ve Riyad’ın süregelen bölgedeki hakimiyet savaşında İran’ın öne geçtiği yorumları hakim. İran’ın ekonomik alanda sağladığı avantajın yanında 15 sene sonra bile olsa nükleer güç olabileceği gerçeği Suudilerin de kendi nükleer programına başlayacakları ihtimalini güçlendiriyor.

SURİYE BÖLGEDE TANSİYONUN DÜŞMESİNİ BEKLİYOR

Suriye anlaşmayı sevinçle karşıladı. Başarının İran’ın bölgesel gerilimi dindirme gayretlerinin sonucu olduğunu söyleyen Suriye dışişleri yetkilisi daha fazla olumlu adımın takip etmesini beklediklerini söyledi.

ŞİMDİDEN GÖZE ÇARPAN FİKİR UYUŞMAZLIKLARI

--Henüz anlaşma yapılalı günler oldu fakat tarafların çerçeve anlaşmayı yorumlarında farklılıklar ortaya çıkmaya başladı

 --İran’a göre yaptırımlar 30 Haziran’dan hemen sonra tamamen kaldırılacak; ABD’ye göre ise azaltılarak evre evre kaldırılacak.

 --İran’a göre zenginleştirilmiş uranyum stoku ülkeden dışarı çıkarılmayacak; ABD’ye göre Rusya’ya gönderilecek.

 --Uranyum zenginleştirme için getirilen süre kısıtlaması İran’a göre on, ABD’ye göre 15 yıl.

-- Gözetleme konusunda ABD’ye göre İran düzenli sürpriz denetimlere maruz kalacağını kabul etti ancak İran bu rızanın geçici olarak gösterileceğini söylüyor.

-- İran, ileri santrifüj geliştirmesine Fordo zenginleştirme tesisinde devam edilebileceğini söylerken, ABD bunun olamayacağını ve Fordo’nun yalnızca nükleer araştırma merkezi olarak faaliyet göstereceğini söylüyor.

Bu hafta Sunday Telegraph’da çıkan bir istihbarat raporu İran’ın Hamas’a Gazze’den İsrail’e yeni tünel inşaatları için on milyonlarca dolar gönderdiğini ortaya koydu. İran bunun dışında Hamas’ın roket stokunu doldurması için finansman sağlıyor.

 

NETANYAHU’DAN OBAMA’YA:  İRAN İSRAİL’İN GELECEĞİNİ TEHLİKEYE ATIYOR

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun sözcüsü Mark Regev’in yaptığı açıklamaya göre Netanyahu, ABD Başkanı Barak Obama ile yaptığı telefon görüşmesinde, kendisine İran’la nükleer silahlanma konusunda yapılan mutabakatın detaylarının uygulamaya geçmesi halinde İsrail’in geleceğini tehlikeye atacağına dair endişelerini bildirdi.

Görüşmede Netanyahu Obama’ya İran’ın yakın geçmişte yaptığı ‘İsrail’in yok edilmesi pazarlık konusu değildir’ açıklamasını da hatırlatarak, “önümüzdeki kader belirleyici günlerde, İran işbirliği içinde olduğu terör güçlerine silah sağlayarak İsrail’e saldırma planına hız vermiştir. Bu anlaşma, İran’ın nükleer programını meşrulaştırmakta, ekonomisini kalkındırmakta ve bu şekilde de İran’a saldırgan yaklaşımını ve terörist davranışlarını arttırmak için cesaret vermektedir. Bu anlaşma, İran için nükleer bombaya giden yolu kolaylaştıracaktır. Alternatif davranış, taviz vermeden güçlü bir duruş sergileyerek, daha iyi bir anlaşmayı kabul ettirene dek İran üzerindeki baskıyı arttırmaktır” dedi.

Kudüs’te diplomatlar da anlaşmanın oturtulduğu çerçeveye hiddetle tepki vererek, Obama’nın aksi yöndeki güvence veren açıklamalarına rağmen, üzerinde anlaşılan çerçevenin kötü ve tehlikeli bir anlaşmaya yol açacağını belirttiler. Yapılan açıklamada, “Bu anlaşma İran’ın taleplerine teslim olmaktır. Bu yolun sonunda barış amacıyla kullanılacak nükleer yetiler değil, savaş bulunmaktadır. Bahsedilen etkenler üzerine kurularak yapılacak bir anlaşma, dünyayı çok daha tehlikeli bir yer haline getirecek tarihi bir hatadır” dendi. Yetkililere göre, mutabakat ile bomba imal etmek için kullanılacak İran’ın nükleer programı, uluslararası meşruluk kazanmakla kalmıyor; İran, nükleer ve uranyum zenginleştirme, ileri teknoloji santrifüj üretimi için araştırma ve geliştirme yapmaya devam ederek, daha önce yeraltında olan nükleer tesislerini de kapatmaktan kurtuluyor. Diplomatlara göre daha da kötüsü, İran’dan bölgedeki saldırılarına, dünyadaki terörizme olan katkısına ve henüz geçtiğimiz günlerde de yinelediği gibi İsrail’i yok etme çağrısına son vermesi yönünde bir talepte bulunulmuyor.

Bundan sonra kurulacak hükümette dışişleri veya savunma bakanlığı görevlerinden birini istediği bilenen İsrail Ekonomi Bakanı Naftali Bennett da, 1938 yılında dönemin İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain’in yaptığı ‘Zamanımızda Barış’ konuşmasına atıfta bulunarak, ‘Zamanımızda Barış, 2015’ diye adlandırdığı bir bildiri yayınladı. Chamberlain’in Münih Konferansı sonrası yaptığı umut dolu açıklamanın üzerinden henüz bir sene bile geçmeden, Hitler Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşını başlatmıştı. Bennett bildirisinde, “Dünyadaki en radikal İslamcı ve terörist rejim bugün yasadışı nükleer programına resmi bir helal damgası vurdurtmuştur. Bu rejim güvenilmezdir ve daha önce de BM’nin getirdiği çözümleri ihlal etmiştir. Bugün gelinen anlaşmada gelinen nokta, İran’ın bir gün nükleer silaha sahip olmasının önünü açarak, Ortadoğu’daki istikrarsızlığın daha da artması ve tüm dünya için bir tehdit oluşturan terörizmin güçlenmesini sağlamaktadır” derken, anlaşma olsun veya olmasın İsrail Devleti’nin topraklarını ve vatandaşlarını korumak için gerekli olan her şeyi yapacağını da belirtti.

Yeş Atid Partisi Başkanı Yair Lapid de yaptığı açıklamada, konuyla ilgili endişelerini dile getirerek, İsrail hükümetinden ABD ve diğer dünya güçlerinin yapamadığını yapması çağrısında bulunda. Lapid, İsrail hükümetinden, İran’ın sahtekarlık yaparak, İsrail’in ve dünyanın güvenliğini tehdit edecek şekilde davranmasına engel olmasını istedi ve “Hepimiz İran’ın anlaşmayı bozacağından ve İsrail’in kendi güvenliğini korumak zorunda kalacağından endişe ediyoruz. Ayetullah rejimi sahtekârlık ve kandırmayı yıllardır uygulayarak nükleer programına devam etmeyi başardı. Anlaşma yürürlüğe girdiği ilk günden itibaren bir açık yakalayarak hile yapmaya ve geçmişte de yaptığı gibi uluslararası çevreleri kandırmaya çalışacağını biliyoruz” diye konuştu.