Hayatın sınırlarını aşmak

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
8 Temmuz 2015 Çarşamba

Bu iş, ancak şiirle mümkündür. Yazın ortasında, masmavi denizin kıyısnda, aşkın dayanılmaz cazibesinde ve bilinmezliğinde dolaşılan şu günlerde olması gerekenlerin peşine düşmüşken ve çok yorulmuşken  güzel şeyler söylemek, güzel şeyler duymak ihtiyacındayız..

Gerginlikten,egolardan,endişelerden uzak, çocukluğumuzun o saf ve güzel düşlerle dolu günlerinden birkaç an çalmak, hayatın ne kadar eşsiz ve kısa olduğunu hatırlayarak az sözle çok şey anlatmak, anlatanları hatırlamak, okumak lazım...

Gündemin yoğunluğundan bunalmış, gereksiz sözüklerle boğulmuşsanız edebiyata sığının derim.Edebiyatın içindeki o hepimize tanıdık gelen, sözcüklerin içine saklanmış derin anlamlar, bize hayatın asıl anlamını yeniden hatırlatacaktır.

Kim olduğumuzu, ne istediğimizi, ne olmak ya da ne olmamak istediğimizi... Aşkı, sevgiyi, ölümü, hasreti, kavuşmayı, insan olmayı...

 Edebiyatçıların en önemli özelliği başkalarına benzememeleridir. Onlar bizim içimizden çıkar, bizi yazarlar. Bizden yetenek ve yaratıcılık yönünden bu kadar farklı olmaları, bizi   bizden iyi anlatmalarının en büyük sebebidir aslında.

Özdemir Asaf da bu yaratıcılardan biridir.

Şiirlerini bazen iki dizeye bazen de dörtlüklere sığdıran, sözcüklerin sadeliğine en derin anlamları yerleştiren, farklı bir şairdir o.

Hayatın yoğunluğundan kaçmak için en kolay yol, onun şiirlerine dalmaktır, ben de öyle yaptım. Onu yeniden okurken şiirdeki o sade ihtişama nasıl ulaştığına bir kez daha şaşırdım.

Bir şairi hele de şiirlerine ses hâkim olan şairleri her okuduğunuzda o şiirlerde gizli kalmış başka bir tat, başka bir taraf yakalarız. Bu da çok büyük bir keyitir, şiirde her seferinde yeni bir şeyler bulmak... Bu daha çok tecrübe biriktirmekle, daha çok acı çekmek, sevginin sırrına daha çok ermekle, haksızlığa uğramış olmakla ilgilidir. Biz yeni şeyler eklemişizdir hayatımıza; büyümüş, olgunlaşmış, hamken pişmişizdir, istemediklerimizi duymuş, mecbur kalıp hayatın getirilerine evet demişizdir. Bütün bunları yaşarken edebiyat zevkimiz biraz daha gelişmiştir, kelimelerin sırrına daha çok erer olmuşuzdur.

Özdemir Asaf’ın şiirlerinde bu farklı tatları yakalarken özlemini duyduğum eskiyi de buldum şiirlerin içinde. İnsan ve toplum ilişkilerini kendi üslubuyla harmanlayan şair, insan ilişkilerindeki toplum etkisini ve insanların kişisel özelliklerini zaman zaman alaycı bir üslupla ele alıyor. Bazen insanın içine işleyen bir romantizmle bazen de yüzüne çok sert vuran bir realizmle karşı karşıya bırakıyor okuru...

O zaten önce kendi için yazmıştır şiirlerini, bütün şairler gibi...  Şiirlerindeki sevgi, aşk ve ölüm temalarından zamanla uzaklaşmış, umutsuzluğa ve kendinden kaçışa yönelmiştir şiirlerinde.

Şiir kitaplarının adlarına bakacak olursanız hayatın içindeki tezatları, önce kendini sonra da okuru derin derin düşündürecek noktaları bulursunuz: Dünya Kaçtı Gözüme, Yuvarlağın Köşeleri,Yalnızlık Paylaşılmaz...

Edebiyata sığınmanın, Özdemir Asaf gibi şairlerle bir hafta sonu geçirmenin en güzel yanı kendi zamanınızda yolculuk yapmak, unuttuklarınızı hatırlamak, önceliklerinizi yeniden belirlemek, hayat üzerinde yeniden düşünmektir:

Ne güzel insanlar vardı eskiden / Çocukluğumuzu kaplamışlardı / Bize masal anlatırlardı /Cinlerden,perilerden / Büyükanneler, büyükbabalar vardı / O zaman hepsi uzaktı ölümden/ Hem sevindirir,hem korkuturlardı/ Acı hikayeleri bile tatlı başlardı/ Demek bunun için gittiler hikayelerden/  Ne güzel zamanlar vardı eskiden / Hayal içinde yaşatırlardı/Güldürür, ağlatırlardı/Duymadan biz,düşünmeden/Her an bir asır kadardı/O zaman herkes uzaktı ölümden/Candan sevdiklerimiz vardı/ Hepsi bir başka güzeldi,bizi tanımazlardı/ Bütün yollarımız geçerdi gül bahçlerinden/Ne güzel zamanlar vardı eskiden./

Eski’nin geleceği bilmemekle ve onunla ilgili hayaller kurmakla, hep güzel şeyler düşünmekle ilgili el değmemiş bir tarafı vardı. Değerli, bugüne hiç benzemeyen... Biz yollarımız yine gül bahçelerinden geçsin istiyorsak kendimizi şiirlerin gül kokulu kucağına bırakarak kaçabiliriz bugünden...

Yaz gelmiş, sıcaklar basmak üzereyken şiirin tılsımına bırakın kendinizi. Öğleden sonralarını onunla şenlendirin, kendinizi onunla dinlendirin. Hatta yeteneğiniz varsa oturujn, yazın bile...