Tek satırlık entel

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
29 Temmuz 2015 Çarşamba

Bir insan türünü tarif edeceğim. Adına da ‘tek satırlık entel’ diyeceğim. Kendimi tarifin dışında bıraktığımı sanmayın, eminim ben de o role soyunuyorumdur. Ancak en azından sizleri de tebessüm ettirerek etrafınızdaki bilgiçlere karşı hazırlıklı hale getirmeyi istedim.

Tarifle başlayalım. Tek satırlık entellerin sohbet gruplarında açılan her konu hakkında çarpıcı başlangıç seviyesinde öğretici bilgileri vardır. Bunları istesek de istemesek de aktarırlar. Bilgiler kısıtlıdır ancak her konuda bir iki şey çıkıverir ağızdan, konuya etraflıca hakim havası verecek kadar. ‘100 adımda entel olma’ tipi bir el kitabında tavsiye edilen kadar. Bazı bilgiler fazlasıyla bayattır, bazılarının yanlışlığı artık ayyuka çıkmıştır, fakat karşılarındakinin okuma yazması ve bilgi kaynakları yokmuşçasına bilgi aktarırlar. Açılan konunun bilmişlik taslamaya dönüşmesi sağlıklı bir fikir alışverişi hayalini suya düşürür. Ağzını açıp fikir beyan etmeye çalışanı da yeni tek satırlık bilgilerle fikir üretmekten caydırırlar. Böylece haberler öncesi dinlediğimiz satırbaşları şeklinde sohbet tıkanır kalır.

Tek satırlık entellerin bilgileri bazen de kapalı özel ortamlardan tesadüfen öğrenilmiş gizli bilgilerdir. Derinlemesine olmasa da sadece bilmekten bile prim yapma ihtimali vardır. Paylaşılması aslında ayıptır. Bu tür bilgilerle hava atarken bulundukları ortamda o bilginin aslen içinde olan insanlar var mı, yok mu bilmeden varsayımlarda bulunmaktan çekinmezler. Fazla boyutlu düşünmezler,  bildiklerini sıraladıktan sonra gelen tepkilerden o bilginin başka boyutları olabileceğine dair tepki gelirse karışıklıktan hoşlanmadıkları için yeni duyduklarını önemsemezler.

Bu tür kişilerin bulunduğu ortamlarda sohbet ilerlemez, diyalektik yoktur. Yeni fikir üretmek imkânsızdır. Konu satırbaşından biraz derine doğru ilerlerse tek satırlık entel hemen işi alaya vurarak, konuyu yeniden yüzeye çeker, profesör de değiliz, nerden de girdik bu psikolojik tartışmaya, alt tarafı sohbet ediyoruz vs.

“Yarım hoca dinden, yarım doktor candan eder” derler. Ruh açısından en sağlıklısı bu türden mümkün olduğu kadar uzak durmaktır. İnsan bönleşiyor dura dura.

Ama hadi diyelim ki çok yakınımız ve uzak durmak imkânsız. Araştırdım, tek satırlık entellere karşı savunma mekanizmaları anlatacağım.

Öncelikle sakinliğinizi koruyun. Aktarılan kalın ve muhtemelen yanlış bilgilere aşırı tepki vermeye başlamanız entelimizi tek satırlık bilgileri savunmaya yöneltecektir. Unutmayın ki ok yaydan çıkınca edilen her laf batmaya başlar ve yanlış kadar doğrulara da tepki vermeye başlarız. Bu da entelimizi haklı konuma sokar. Bunu istemeyiz. Zira ‘benim her söylediğime itiraz ediyorsunuz, oturup öğrenseniz halbuki’ edasıyla baş etmeniz gerekecek. Bu durumda sakin kalabilmek için bilgiçlikler içinden kendinize eğlencelik malzeme arayın. Ne de olsa bazı ortamlar da gazete manşetleri okuyanlar olmadan çekilmez hale geliyor. Hatta lafın uzaması için safça sorular yöneltip bilgi kaynağını teşvik edin.

Sıkça gülümseyin. Çok az tepki verin. Ara ara kafanızı onaylarcasına sallayın. Ara ara da “Gerçekten mi?” diye sorun. Ama asla polemiğe girmeyin. Ve oradan kaçış planınızı tasarlayın.

Şimdi durup bir düşünelim: Acaba her susan gerçekten de bizim engin tek satırlık bilgilerimizi mi öğrenmeye mi aç, yoksa sadece çile mi dolduruyor?