Maimonides’in Pişmanlık Kanunları

Elul ayına girdik, sevgili okurlar. Roş Aşana ve Yom Kipur artık hemen önümüzde. Bu yazımda Yom Kipur konusundaki bir yanılgıyı düzeltmek istiyorum: Yom Kipur bir affedilme günü değildir. Öncelikte bir af dileme, itiraf ve yakarma günüdür. Affetmek, Aşem’e mahsustur. Bunun için de işlenen günahlardan ötürü pişmanlık duymak gerekir. Büyük âlim Maimonides, Pişmanlık Kanunları’nı derlemiş. Bakalım ne demiş.

Estreya SEVAL VALİ Kavram
26 Ağustos 2015 Çarşamba

Eylul ayına girdik, sevgili okurlar. Roş Aşana ve Yom Kipur artık hemen önümüzde. Bu yazımda Yom Kipur konusundaki bir yanılgıyı düzeltmek istiyorum: Yom Kipur bir affedilme günü değildir. Öncelikte bir af dileme, itiraf ve yakarma günüdür. Affetmek, Aşem’e mahsustur. Bunun için de işlenen günahlardan ötürü pişmanlık duymak gerekir. Büyük âlim Maimonides, Pişmanlık Kanunları’nı derlemiş. Bakalım ne demiş.

Tora’nın tüm mitsva’ları (emirleri) ‘yap’ ya da ‘yapma’ şeklindedir. Eğer kişi bu mitsva’lardan birini isteyerek veya istemeyerek ihlal ederse, pişmanlık duyar ve günahtan geri dönerse, günahını Aşem’in huzurunda itiraf etmek zorundadır.

“Bir adam ya da kadın, Tanrı’ya karşı uygunsuz davranış olarak şekilde her türlü insanı günahı işler ve o can (böylece) suçlu duruma düşerse;(günahkârlar) işledikleri günahları itiraf etmelidir” (Bamidbar 5:6). Bu durum sözlü itiraf olarak bilinir ve ‘yap’ şeklindeki bir emirdir.

Kişi nasıl itiraf eder peki? Şöyle diyerek: “Lütfen Tanrım, günah işledim, ihlal ettim, Senin huzurunda başkaldırdım ve şunu şunu yaptım. Şimdi pişmanım, yaptığımdan ötürü utanıyorum, bir daha asla yapmayacağım.” İtirafın özü budur. Kişi ne kadar çok itiraf eder ve meseleyi ne kadar etraflıca ele alırsa, övgüye o kadar kayıktır.

İtiraf etmek zorunluluğu

Farkındaysanız, Rambam pişmanlık konusuna fazla eğilmiyor ve daha çok, itiraf etme zorunluluğu üzerinde duruyor. Örneğin teşuva’nın ne olduğunu açıklamıyor ancak varsayıyor. Laf arasında şöyle diyor: Kişi pişmanlık duyar ve günahtan geri dönerse, günahını Aşem’in huzurunda itiraf etmek zorundadır.

Bu durumda, iki temel ve birbiriyle ilişkili soruyla karşı karşıya kalıyoruz. Birincisi ve en önemlisi, neden Rambam, teşuva’yı tartışmakla başlamadı? Bu, Pişmanlık Kanunları açısından daha uygun bir başlama noktası olmaz mıydı? Dahası viduy (itiraf), teşuva’nın bir ayrıntısı iken, daha öne geçiyor. Bir benzetme yapacak olursak, ağaçlar yüzünden ormanı görememe durumuna düşmüş bulunuyoruz.

En basit ve muhtemelen en doğru cevap şudur: Rambam bir konuyu tartışırken genellikle ilgili Tora emri ile başlar. Kutsal Yazılar ne diyor? Pişmanlıktan söz eden yegâne Tora dizeleri, teşuva’ya hiç değinmiyor. Buna karşılık Rambam, Vayikra’dan bir dizeye (5:5) de dikkat çekiyor ve kişinin Suç Korban’ı (Korban Aşam) getirme zorunluluğunu vurguluyor. Ayrıca, Bamidbar 5:6’nın açıkça ima ettiği gibi, itiraf etme zorunluluğu evrenseldir.

Tora neden teşuva yapmaya mecbur etmiyor?

Böylece yine aynı soruya geri dönüyoruz: Tora neden bizi teşuva yapmaya mecbur etmiyor?  Eğer Aşem yanlışlarımızdan ötürü pişmanlık duymamızı istiyorsa, neden peygamberlerin sık sık uyardığı gibi, teşuva yapmamızı emretmiyor? Neden bize pişman olmamızı söylemiyor da, sadece yanlışlarımızı itiraf etmemizi buyuruyor? Düşünecek olursak, günahlarımızı, pişman olmadan itiraf etmek hiç yoktan kötü değil mi? Yoldan çıkmışlarımızdan ötürü övünmek gibi olmaz mı bu? O halde, Tora’nın bu tuhaf yaklaşımı niye? Hatalarımızı kabul etmek ama pişman olduğumuzu belirtmemek…

İşte burada çok önemli bir husus var. Tora bize nasıl hissetmemiz gerektiğini söylemez; çünkü günahlarımızdan ötürü kendimizi kötü hissetmemizi ‘emredemez’. Eğer biz bunu idrak edemeyecek kadar akılsızsak, yapacak fazla bir şey yok, öyle değil mi? Pişmanlığın, kalbin derinliklerinden gelmesi gerekir. Pişmanlığı, Aşem’in bize dayatması anlamsız olurdu. Buna karşılık Tora bize teşuva sürecinin somut bölümünü emreder: “Hiç değilse yanlış yaptığını açıkça kabul et! Daha iyi olmak zorundasın!” Böylece umut edilir ki, bu kabul içimize işleyecek ve tam bir pişmanlık duyacağız.

Çoğu konuda olduğu gibi, Tanrı bize gerçekten ahlaklı ve düzgün insanlar olmamızı söyleyemez ama bu ya da şu şekilde davranmamızı emredebilir.

Tora ile Rambam’ın itiraf konusuna öylesine ısrarla odaklanmasının nedeni, teşuva sürecinin öneminin altını çizmektir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi viduy, temelde, teşuva’nın küçük bir ayrıntısıdır; teşuva’nın nasıl yapılacağına ışık tutar. Ancak aslında birazdan açıklayacağımız gibi, teşuva’ya anlam ve yön kazandıran da viduy’dur. 

Diyelim ki birine bir söz verdik ve tutmayı unuttuk. Normali bunu itiraf etmektir, öyle değil mi? “Kusura bakma arkadaşım, ben sana söz verdim ama aklımdan çıkıvermiş. Üzgünüm, bir daha olmaz.” Ancak bazı insanlar vardır, bu konuşmayı yapmak onlara çok ağır gelir ve itiraf edip özür dilemek yerine, sizden kaçmaya, gördükleri yerde yollarını değiştirmeye başlarlar. 

Bu türden durumlar, viduy’un önemini vurgular. Rambam’ın viduy’a bu kadar anlam yüklemesinin de nedeni budur. Viduy, itiraftır; yanlış yapılan kişiden özür dilemektir. O kişi ile yüz yüze gelmek ve yapılan hatayı kabul etmek demektir; tıpkı Tanrı’nın huzurunda durmanın söz konusu olduğu gibi. Viduy olmadan yapılan teşuva, yani geçmiş için özür dilemeden davranışları düzeltmeye çalışmak, asıl amacı ıskalamaktır. Geçmiş hatalardan ders almak, aynılarını tekrarlamamak kuşkusuz iyidir ama önce telafi etmek, Aşem’in huzurunda boynu bükük durup af dilemek gerekir. Kişi, yaptığından geri dönme ve uzlaşmak için yalvarma cesaretini göstermelidir.

Yom Kipur’da Tanrı ile gerçek bir ilişki kurmak

Yahudilik, Aşem ile bir ilişki kurmayı, ‘büyük’ olmak yolunda zahmetli adımlar atmayı, Tanrı’nın Tora’sını ve değerlerini takdir eden bir insan olmayı gerektirir. Eğer kişi bunu yaparsa, az sayıda günah işlerse bile Tanrı onu sevmeye devam edecektir. Tabii ki günahlar kefaret ister. Böyle bir kişi günahlarını telafi etmek zorundadır. Bu bazen zor bir süreç olabilir. İnsanın ayağının bir ara tökezlemiş olması, onun Tanrı ile ilişkisini bozmaz.

Buna karşılık hiç günahı olmadığı halde sinagogda uyuklayan ve bütün ‘işi’ hazan’a bırakan kişinin, Tanrı ile ilişkisinin olduğu söylenemez.

Yom Kipur’da Tanrı ile gerçek bir ilişki kurmaya çalışalım sevgili okurlar. Oruç tutuyorum diyerek bütün gün yatmakla, vakit geçsin diye alışverişe çıkmakla, aklı fikri akşama neler yiyeceğinde olmakla, hatta havuzda plajda mayo ile Yom Kipur geçirilmez. İnsan bu günün önem ve ağırlığını tüm hücrelerinde hissetmelidir.

Daha önce de yazmıştım: Türkçe Yom Kipur Sidur’u çok güzel. Bir ağızdan dua okuma zorunluluğunu anlıyorum ama takip edemiyorsanız ve eğer kadınsanız (ki toplu dua okumaya mecbur değilsiniz), sinagogda iseniz bile Türkçe bir dua kitabı alın ve her bir cümle üzerine uzun uzun düşünün. Ben bunu evde yapıyorum.

Lütfen Ad., Tanrımız ve atalarımızın Tanrısı, dualarımız Sana erişsin, yakarışlarımızı duymazlıktan gelme Kralımız. Çünkü Senin önünde, Ad., Tanrımız ve atalarımızın Tanrısı, “dürüstüz ve günah işlemedik” diyecek kadar yüzsüz ve inatçı değiliz. Biz ve atalarımız ve evimizin bireyleri günah işledik, bilinçli bir şekilde günah işledik ve emirlerini önemsemedik.

Suçluyuz, aldattık, hırsızlık yaptık, başkalarının arkasından kötü konuştuk ve iftirada bulunduk, haksızlık ettik. Başkalarının günah işlemesine ve kötülük yapmasına neden olduk. Bile bile günah işledik, zora başvurduk ve başkalarını yalan yere suçladık. Kötü öğütler verdik, insanları kandırdık, öfkelendik, alay ettik, hor gördük, başkaldırdık, sözünü dinlemedik, kışkırttık, aldattık, boş ve yalan yere yemin ettik, bile bile emirlerine karşı geldik ve emirlerini önemsemedik. Başkalarına acı çektirdik, anne babamıza üzüntü verdik, inatçılık ettik. Kötülük yaptık, ayıp ettik ve çok kötü davrandık. Doğru yoldan saptık ve diğerlerinin de doğru yoldan yapmasına neden olduk. Ve Senin iyi emirlerinden ve kurallarından uzaklaştık ama bu bize hiçbir şey kazandırmadı. Ve Sen, başımıza gelen her şeyde adil davrandın. Çünkü Sen dürüstçe hareket ettin, bizse kötülük yaptık.”

Bu liste böyle devam ediyor sevgili okurlar: “İstemeden işlediğimiz günah için, bilmeden işlediğimiz günah için, herkesin önünde işlediğimiz günah için, bilerek ve hile yaparak işlediğimiz günah için, kötü düşüncelerle işlediğimiz günah için, yalnızca ağzımızla itiraf ederek işlediğimiz günah için, kötü niyetle işlediğimiz günah için, saldırganlıkla işlediğimiz günah için, ağzımızı bozarak işlediğimiz günah için, içimizdeki kötü sese uyarak işlediğimiz günah için, bilerek ve bilmeyerek önünde işlediğimiz günah için, yaptıklarınızı inkâr ederek ve yalan söyleyerek önünde işlediğimiz günah için, başkaları hakkında kötü konuşarak önünde işlediğimiz günah için, başkalarını hataya düşürerek önünde işlediğimiz günah için, isteyerek önünde işlediğimiz günah için, başkalarına tepeden bakarak önünde işlediğimiz günah için, fazlasıyla boş konuşarak önünde işlediğimiz günah için, kötülük yapmak için adım atarak önünde işlediğimiz günah için, inatçılık ederek önünde işlediğimiz günah için, aklımızın karışması konucunda önünde işlediğimiz günah için…”

Hangimiz, ben bu günahların hiçbirini asla işlemedim diyebilir? Ne olur yanılgıdan sıyrılalım ve itiraf edip pişmanlık duyarak, bir daha aynı günahları işlememeye karar vererek Yom Kipur’u, karlar kadar saf ve beyaz bir durumda tamamlayalım.