Portekizli Dreyfus’ün varisleri adalet bekliyor

Portekizli yüzbaşının ölümünden yıllar sonra torunu dedesinin saygınlığının geri verilmesi için mücadele başlattı. Ülkesinde yüzyıllar önce yok olmuş Yahudi cemaatini yeniden canlandırma girişimlerinden dolayı Yüzbaşı Artur Barros Basto’nun rütbeleri sökülmüştü.

Nelly BAROKAS Kültür
30 Eylül 2015 Çarşamba

Yüzbaşı Artur Carlos de Barros Basto (1887-1961), Portekiz’in 1910 ihtilalinde ve Birinci Dünya Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıklar nedeniyle onurlandırılmış bir kişiydi. Katolik olarak yetiştirilmesine rağmen, küçükken büyükbabası ona atalarının Yahudi olduğunu söylemişti. Birinci Dünya Savaşı’nın son bulmasının ardından Portekiz’e dönen Barros Basto, İbranice öğrenmeye ve Yahudiliğin gereklerini yerine getirmeye başladı. Eşi ile yerleştiği Porto’da 400 yıl aradan sonra Yahudi toplumunu yeniden canlandırmanın ilk adımlarını attı.

1920’li yıllarda Portekiz’de dinlerinin gereklerini yerine getiren Yahudiler yoktu. 15.yüzyılda Katolikliği kabul etme zorunda bırakılmışlar, Yahudiliğini gizlice sürdürmeye çalışanlar 18. yüzyıla dek engizisyonlarda cezalandırılmışlardı.

Artur Barros Basto, Porto kentinde Yahudiliğin uyanmasına ön ayak olmuş, bir ‘yeşiva’ ve bir cemaat gazetesi kurmuş, bir sinagogun inşasına başlamıştı. ‘Rosh Pinah’ adını verdiği teolojik seminer, 500 yıl aradan sonra kurulan ilk Yahudi okulu oldu. 1929’da sinagogun temeli atıldı. Art Nouveau tarzındaki Mekor Haim Sinagogu 1939 yılında açıldı.

Yüzbaşının bu girişimlerine Portekiz’in faşist hükümeti tepki verdi; Artur Barros Basto’nun askeri rütbelerini söküldü ve emeklilik hakları elinden alındı.

Artur Barros Basto alenen aşağılanmasının acısını yaşamı boyunca çekti. Düzenli olarak sürdürdüğü, kayıp Yahudiliği canlandırma  girişimlerinde bocalamaya başladı. Geçim sıkıntısıyla geçen bir hayat sonucunda, tamamen unutulan Barros Basto, 1961 yılında yaşamını yitirdi.

Yıllardır dedesi yararına kampanya yürütmekte olan Yahudi yüzbaşının torunu Isabel Ferreira Lopes, son olarak Artur Barros Basto’ya eski saygınlığının iade edilmesi yönünde talepte bulundu. Bundan önceki benzer talepler başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Yüzbaşının eşi Lea’nın, Portekiz’de demokrasiye geçilmesinden bir süre sonra, 1975 yılındaki talebi ordu tarafından engellenmişti.

Aynı zamanda Porto Yahudi Cemaati Başkan Yardımcısı olan Isabel, ‘Ailemizde hepimiz büyükbabamla gurur duyarız. Onun adının saygınlığını geri kazanabilirsek eğer, bu ailemizdeki büyükannemden bana dek üç neslin verdiği mücadelenin başarı ile sonuçlandığı anlamını taşıyacak’ şeklinde konuştu.

Antonio Salazar yönetimi döneminde salt Yahudi olduğu ve geçmişte dini kimliklerini reddetmek zorunda bırakılan bir toplumun neslinden gelenlerin Yahudilik eğitimi almaları yönündeki çalışmalarından ötürü 1943 yılında ordudan atılmak suretiyle onuru kırılan Artur Carlos de Barros Basto’nun saygınlığının iadesi için verilen mücadele hâlâ devam ediyor.

1974’te dikta rejimi sona erdiğinde haksız yere rütbeleri alınmış ordu mensuplarının saygınlıkları iade edildiyse de Carlos de Barros Basto bu kapsama alınmadı. Son yıllarda bu durumu yakından takip eden Anti-Defamation League bu konuda Portekiz ordusu ileri gelenleri ile temasta bulunuyor.