Hilenin anatomisi

Güncel bir hileden yola çıkayım. Kahramanımız kendi egzoz gazından fena halde zehirlenen bir otomotiv devi.

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
1 Ekim 2015 Perşembe

Güncel bir hileden yola çıkayım. Kahramanımız kendi egzoz gazından fena halde zehirlenen bir otomotiv devi. 11 milyon araca yerleştirdiği bir yazılımla, emisyon oranlarında hile yaptığını itiraf eden Volkswagen, sektörü de kendini de gaza boğdu.

Bu kıyametin şimdi kopması aslında geç bile. Zira 2011’de de şirket içinden bir teknisyen şirket yetkililerini hatalı ölçümlerle ilgili uyarmıştı. Volkswagen ile çalışan Bosch şirketi de böyle bir uyarıyı çok önce yaptı. Yani pek çok kere bir hile olduğu ayyuka çıkar gibi olduysa da ört bas edildi.  Dizel motorlarla ilgili hatalı test sonuçları Amerika’da 2014’te açıklanınca ABD Çevre Ajansı VW’ye bunun kaynağını sordu. VW değerlerin yüksek olmasına teknik bir sorunun neden olduğunu gösterdi ve 500 bine yakın aracı ‘egzoz servisi’ adı altında tamire çağırdı. Ama araçlarda herhangi bir değişiklik yapılmadı.

İşte bu beni üzüyor. Araçlarda değişiklik yapmadılar, zira bu hileyi kabul etmek olacaktı. Ve şirketler de insanlar gibi genelde yaptıkları düzenbazlıkların fark edilmesi üzerine maddi manevi tazminat ödemekten kaçınmak için görünürde düzeltme yapıp bariz olanı savuşturmaya çalışır. İnsanlarda bu biraz daha basit seviyededir. Zira genelde insan ve vicdanı arasında bir muhasebe olur ve vicdan yenilir. Hâlbuki şirketlerde bu tür bir düzeneğin yaşayabilmesi ve saklanabilmesi için olan bitene pek çok kişinin göz yumması ve arka çıkması gerekmektedir.

Beklenen itiraf, 3 Eylül’de yapılan bir toplantıda gelmiş. Şirket yöneticileri, hileli yazılım kullanıldıklarını itiraf etmiş. Temiz Hava Yasasını ihlal eden 500 bin araç söz konusu. Her biri için ödeyecekleri ceza şirketi iflasa kadar sürükleyecek boyutta. Ayrıca araç sahiplerine tazminat ödemeleri gerekecek. Borsada üçte bir oranında düşen hisse fiyatı da üzerine tuz biber oldu.

Güven bir kere yıkıldı mı telafisi çok zordur. Kişiler arasında da bu böyledir. Dev bir şirketin bıçak kemiğe dayanınca hatasını telafi etmeye soyunması ileriye dönük bir dürüstlük ve devamlılık göstergesi olarak algılanabilir. Yine de aynada ufak bir çatlama olunca artık her şey biraz çarpık görünür. Bu hilenin ortaya çıkması ve kesin kanıtlara dayanması daha da gecikseydi, onlar da bu hileli üretime daha da devam edecekti. Dürüstlük maalesef hile açığa çıkınca başlıyor. Şu aşamada mecbur kaldıkları için bir itirafta bulunup, baştaki CEO’yu da atıp bir arınma içine girdiklerini göstermeye çalışıyorlar.

Ancak zaman içinde eskisine nazaran çok daha fazla takip ve gizli kontrole maruz kalacaklar.

Sonuç olarak, karşısındakinin güvenini kötüye kullanan kişiler ve şirketler akıllılık ettiklerini düşünmemelidir. Aslında ilişkilerde en büyük sermaye güvendir. Güven zamanla oluşur ama hızlıca yok olabilir, telafisi milyarlarla bile mümkün olmadığı gibi, hiçbir şey orijinal saflığına dönüşmez hep bir burukluk kalır. Size güvenenleri cepte sanıp duyarsızlaşmayın. Ego en büyük düşmandır.