Z kuşağına eğitim veren okullar alfa kuşağına da hazır olmalı…

Eğitimciler günümüzde Z kuşağına eğitim veren okulların gelecekteki alfa kuşağı için hazırlıklı olmasını öneriyor. Okullar bireysel farklılıklara yönelik, kişilere özel programlar geliştirmeli ve her bireyin kendi içinde fark yaratmasını sağlayacak olanaklar yaratmalı

Gençlik - Eğitim
7 Ekim 2015 Çarşamba

Greta Mizrahi


Bugün gelişime ve değişime hazır, yarınların neler getirebileceğini tahmin edebilen, yetiştirdiği kuşağın da ilerisini görebilen eğitim kurumları fark yaratıyor.

Eğitimciler günümüzde Z kuşağına eğitim veren okulların gelecekteki alfa kuşağı için hazırlıklı olmasını öneriyor.

Eğitim kurumları, teknolojinin içine doğan yeni neslin hızını, bireyselliğini, birçok işi aynı anda yapmaya çalışmalarını, çalışma ortamında özgürlüğe ihtiyaç duymalarını, dijital yolla sosyalleşebilmelerini, her konuda açıklama beklemelerini anlamalı ve eğitim programlarını şimdiden buna göre yapılandırmalı.

Okullar bireysel farklılıklara yönelik, kişilere özel programlar geliştirmeli ve her bir bireyin kendi içinde fark yaratmasını sağlayacak olanaklar yaratmalı.

Bu yıl Ulus Özel Musevi Okulları’nda da farklı atılımlar var. Yeni programlar, etkinlikler, projeler ve yeniden yapılanan mekânlarıyla öğrencilerine farklı olanaklar sunuyor.

Ulus Özel Musevi Okulları Eğitim Koordinatörü Röne Kaspi amaçlarını şöyle açıklıyor:

“Geliştirdiğimiz ve uygulamaya başladığımız tüm bu yeni programlarla hedefimiz yeni kuşakta heves uyandırmak. Çünkü biliyoruz ki bu kuşak artık isterse, ilgi duyarsa öğreniyor ve kendini geliştiriyor. Okulda kazandıkları değerler ve donanım hevesle beraber azmi ve inancı oluşturuyor. Bu da kişinin kendi potansiyelini bulmasına, kullanmasına ve kendini gerçekleştirmesine zemin hazırlıyor. Bu doğrultuda son bir yıldır çalışmalarımız devam ediyor. Bu eğitim döneminde birçoğunu hayata geçirdik.”

 

FARKLI KUŞAKLAR İŞE NASIL BAKIYORLAR?

Son yıllarda “yeni kuşaklar bizden çok farklı” söylemini çok sık duyar olduk. Aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, benzer sorun ve sorumluluklarını yaşamış ve paylaşmış kişiler topluluğu bir kuşak adı altında toplanıyor.

Baby Boomer’lar, X, Y ve Z Kuşağı, doğdukları yıllara göre ayrılan dört grup. En yaşlıları 63, en gençleri 9 yaşında. Bugün 5 yaşına kadar olanlar ile bundan sona 15 yılda doğacaklara sayılacaklara ‘alfa kuşağı’ deniliyor.

Her birinin karakteri, beklentileri, yaşama amacı, içinde bulundukları koşullar, iş yapış şekilleri farklı.

Baby Boomer Kuşağı (1946-1964)

En yaşlısı 63, en genci 45 yaş civarında. Bunlara ‘Sandviç Kuşağı’ da deniyor, çünkü aynı evde önce çocuklarına, sonra yaşlanan ana-babalarına baktılar. Dünyanın insan hakları hareketlerini, radyonun altın çağını, Türkiye’nin ise ihtilali ve çok partili döneme geçiş sancılarını yaşadığı yıllar. Sadakat duyguları yüksekti, kanaatkârlardı; aynı yerde uzun süre çalıştılar. Teknoloji kimine yakın kimine uzak oldu, çok benimse(ye) mediler.

İşe bakışları: Çalışmak için yaşamak!

X Kuşağı (1965-1979)

Dünyanın petrol krizini, Türkiye’nin ise sağ-sol çatışmalarını yaşadığı yıllar. En yaşlısı 44, en genci 30 yaşında. Dünyaya gözlerini, merdaneli çamaşır makinesi, transistorlu radyo, bantlı teyp ve pikapla açtılar. Paraya daha fazla odaklandılar ve bireysellik önem kazandı. Boşanma, HIV, uyuşturucu gibi kavramlarla tanıştılar.

İşe bakışları: Yaşamak için çalışmak!

 

Y Kuşağı (1980-1999) 

En yaşlısı 29, en genci 10 yaşında. Sadakat duyguları az. Teknoloji hayatlarında pek çok şeyin simgesi. Girişimcilik en önemli özelliklerindendir, özgüvenleri biraz abartılıdır. İş hayatına atılırken CEO yahut patron olmayı hesaplarlar. Bu arada, daha okurken işini kuranlara da rastlamak mümkün.

İşe bakışları: İş ve yaşam dengesi! 

 

Z Kuşağı (2000-2021)

‘İnternet kuşağı’ da denen bu gurubun en büyüğü daha 9 yaşında. Bunlar tam teknoloji çağı çocukları. Taşınabilen, hep yanlarında olan küçük aygıtları, bilgisayar, MP3 çalar, i-Pod’ları, cep telefonları, DVD oynatıcıları ayrılmaz parçaları. Geleneksel eğitim yöntemleri, bu yeni kuşağa uygun görünmüyor. Yaratıcılığa izin veren aktivitelerden hoşlanıyorlar. Edilgenliği kabul etmiyorlar. Uzun dönemli hafızaları, ezberden çok oyun, hikâyeleştirme ve hayallerle etkin hale gelebiliyor. Sonuç odaklılar.

İşe bakışları:

Daha durun bakalım!