Vayigaş: Duyguları denetlemek

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
16 Aralık 2015 Çarşamba

V ayigaş peraşasında Tora Yosef’in kendisini kardeşlerine tanıttığı dramatik sahne ile başlar. Yeuda, Binyamin’i yeniden Erets Yisrael’e babasının yanına döndürebilmek için onun yerine kendisini köle olarak teklif eder. Yeuda’nın bu atağı Yosef’in kalbindeki bütün zincirleri kırmıştır. Tora, Yosef’in artık duygusal olarak kendine hâkim olamadığını belirtmektedir. Yosef daha fazla kimliğini saklayamayacağını kabul eder ve iki sözcükle kimliğini açıklar: Ben Yosef’im. 

Duygusallığın en üst düzeylerinden birine çıktığı bu noktada bile Yosef’in kendine hâkim olması ibret alınacak bir durumdur. Tora Yosef’in kendini tanıtmadan önce odadaki bütün Mısırlıların dışarıya çıkmasını emrettiğini yazar. Yosef kardeşlerinin başkalarının önünde utanmasını istememiştir. Doğaldır ki onun Yosef olduğunu anladıklarında büyük bir utançla karşı karşıya kalacaklardır. Bu özel bir ailevi durumdur. Bu hikâyede taraf olmayanların aynı odada bulunmalarının da bir nedeni yoktur bu yüzden de Yosef onların çıkmaları için emir verir. Böylelikle kendisini tanıtmadan kesin bir özel durum yaratır. 

Yosef kendine hâkim olmanın üstadıdır. Diğer büyük tsadikler gibi zor zamanlarda dahi kendini asla kaybetmemiştir. Bizler duygusallığın veya öfkenin doruklarında kendi kontrolümüzü kaybeder, istemediğimiz şeyler yapar ve daha sonra bunlardan pişmanlık duyarız. Hâlbuki tsadikler kendilerini kontrol ederler ve duyguları her zaman denetim altındadır. Tora bazı yerlerde Yosef’i kontrolünü kaybetmiş gibi tarif etse de o asla kontrolü tamamen elinden bırakmamıştır. O ve onun gibi tsadikler zor zamanlarda bile ani duygularla değil belli bir disiplin, akıl ve mantıkla hareket ederler.  

Bizler mutlaka ki Yosef gibi bir tsadiğin ulaştığı seviyeye ulaşamayabiliriz. Fakat bu bölüm bizlere davranışlar konusunda önemli bir ipucu verir. Duygularımız insan olmanın doğal bir parçasıdır ama onların belli bir denetimin altında olması gerekir. Düşünmeden yaşamımızı etkileyecek ani ve duygusal bir karar vermekten mutlaka imtina etmek gerekir. Daha sonra pişman olmayacağımız bir şekilde davranabilmek için duygularımızı, sözlerimizi ve davranışlarımızı belli bir denetim altına almak gereklidir. Söylediklerimiz ve yaptıklarımız için sonradan pişman olmak geride kırılmış kalpler ve onarılamayacak zararlar bırakabilir. Bunlardan uzak durabilmek huzurlu ve güzel bir yaşamın da anahtarıdır.