Hitler Gençleri arasında bir Yahudi

Shlomo Perel bir Alman askerini Yahudi olmadığına inandırdı, fotoğrafını çekecek kadar Hitler’e yaklaştı ve kendini gamalı haç simgesi taşıyan üniforması içinde Hitler Gençliği okulunda buldu. Hayatta kalabilmek adına…

Nelly BAROKAS Kültür
27 Ocak 2016 Çarşamba

Shlomo Perel karton bir kutudaki fotoğraflar arasından birini çekip, “İşte bu Hitler. Onu Aqua marka kameramla yaklaşık 50 metre mesafeden çekmiştim. Onun gözlerine baktım doğruca. 16 yaşındaydım, tercümanlık yapıyor, gamalı haç simgesi olan üniforma giyiyordum. Artık kim olduğumu bilmiyordum” demekte.

Bugünlerde 90 yaşını tamamlayan Perel’e, Holokostu Anma Töreninde meşalelerden birini yakma onuru verildi. “Bir getto veya temerküz kampında bulunmadığım için yıllarca hakkımda klasik bir Holokost geçmişine sahip olmadığım söylendi. Ben diğerlerinin aksine iyi bir eğitim ve cep harçlığı aldım, hiçbir zaman açlık çekmedim. Birisi günün birinde bana, ‘Seninki lüks Holokost’ dedi. Ama kimliğim, yaptığım sahtekârlık ortaya çıkacak diye her gün yaşadığım korkuyu bir ben bilirim” şeklinde konuştu.

Perel Almanya’nın Peine kentinde dünyaya geldi. 1936’da, İkinci Dünya Savaşının patlak vermesinden üç yıl önce ebeveyni Uziel ve Rivkah Perel dört çocuklarını alarak Polonya’nın Lodz kentine taşındılar. Çok geçmeden pogromlar başladı. Ailenin bir ayakkabı mağazası vardı, ancak kent halkının Yahudi işyerlerinden alışveriş yapmaları yasaklandı.

“Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesiyle kent Yahudileri Lodz gettosuna hapsedildiler. Ailem oraya canlı girildiği halde canlı çıkılamayacağının bilincindeydi. Bu nedenle 14 yaşındaki beni ve 30 yaşındaki büyük abim Issac’ı Sovyetler Birliği denetimi altındaki Doğu Polonya’ya gönderdiler. Ebeveynimden ayrılırken babam bana Yidiş lisanında ‘Sakın kim olduğunu unutma’ dedi. Bunun anlamı ‘Yahudi kal’ demekti. Annem de Yidişçe, ‘Git, gitmek zorundasın’ demişti. Bir annenin çocuklarını bir daha hiç göremeyeceğini bilerek uzaklara yollaması en büyük sevginin bir ifadesidir”  sözleri ile aile geçmişini özetledi.

YAŞAMAK ZORUNDASIN

 Sınırı geçtikten sonra iki kardeşin yolları ayrıldı, abisi Vilna’ya giderken Perel, Grodno’da bir Yahudi yetimhanesine sığındı. Almanların Sovyetler Birliği tarafını kuşatmasıyla yetimhanedeki çocuklar uyandırıldı ve batıya doğru kaçmaları söylendi. Perel diğer çocuklarla kaçarken Minsk kenti yakınına vardı. Ancak onları durduran Almanlar çocukların sıraya dizilmelerini emretti. Shlomo Perel’in karşısındaki Alman askeri ellerini havaya kaldırmasını söyledi ve “Yahudi misin?” diye sordu.

İşte o an Perel’in yaşamının dönüm noktası oldu. Perel şöyle anlatmakta,“Eğer doğruyu söylersem anında öldürüleceğimi biliyordum. Babamın bana ‘Her zaman Yahudi olarak kal’ tavsiyesi ile annemin ‘Yaşamak zorundasın’ tembihi arasında bir seçim yapmalıydım. Annemin sesi kulaklarımda çınlar gibi oldu, ‘Hayır, Almanım’ diye yanıt verdim. Böylece bir mucize gerçekleşti, sebebini bilmesem de o asker bana inandı. Oysa pantolonumu indirmemi isteseydi sünnetli olduğum ortaya çıkacaktı. Alman askeri bunu yapmamı istemediği gibi bana (Almanya’da yaşayan ari Alman anlamına gelen) ‘Volksdeutscher’ olarak hitap etti. Beni kendi birliğine getirip daha yüksek rütbeli bir askere teslim etti. Orada Rusça ve Lehçe tercüman olarak görevlendirildim. Bu görevi dokuz ay kadar sürdürdüm.”

O dönemde Hitler cephe hattını ziyaret etti. Ancak yüksek rütbeli generaller yanına yaklaşabiliyordu. Perel kamerası ile uzaktan fotoğrafını çekti.

Perel o olaya ilişkin şöyle bir açıklama yapıyor; “Savaştan sonra bana birçok kişi ‘Hitler’in fotoğrafını çekeceğine niye öldürmedin?’ sorusunu sordu. Gerçeği söylemem gerekirse öldürmeyi beceremezdim. Becersem bile anında öldürülürdüm. Tarih sayfalarına kahraman olarak geçmektense, kahramanlık yapmayıp hayatta kalmayı tercih ettim”

“Holokost’ta kurbanlar Yahudi’ydi, cürmün failleri benim de aralarında bulunduğum Nazilerdi. Onların gamalı haçlı üniformalarını giydiğim andan itibaren kendimin düşmanı oldum. Hayatta kalabilmek için kendimden kaçmam gerekiyordu” sözleri Perel’in içinde bulunduğu durumu açıkça ortaya koyuyor.

Ya sünnetli olduğunu bunca zaman nasıl gizlemişti? “Tıbbi kontrollerden kaçmak için elimden geleni yaptım. Duşa giderken de çok dikkatli oluyordum. Bir kez taciz edildim. Ordunun bir doktoru nedense gözünü benden ayırmıyordu. Bir gece herkes yıkandıktan sonra duşa girdiğimde o doktor sessizce yaklaşıp tecavüz etmeye kalkıştı. Onunla dövüşmeye başladım. Ancak ona doğru döndüğümde sünnetli olduğumu gördü. Şaşkınlık içinde ‘Sen Yahudisin!’ dedi. Sonumun geldiğine emindim. Oysa o, ‘Farklı Almanlar olduğunu bilmeni isterim’ dedi. Eşcinsel olduğu ortaya çıkmasın diye beni ele vermedi. Ben onun sırrını biliyordum, o da benimkini. O olaydan öldürüldüğü güne dek o Alman doktor beni korudu” sözleri ile bu soruyu yanıtlıyor.

Daha sonra Shlomo Perel, Braunschweig’a Hitler Gençliği okuluna gönderildi. Üç buçuk yıl süresince orada üstün ırk felsefesini öğrendi. Bu da onun Yahudi kimliğini unutmasına yol açtı.

“Adımı Josef olarak değiştirdim, Almanlar beni Jupp olarak çağırıyordu, günler geçtikçe yalanım giderek gerçeğe dönüştü. Hitler Genci gibi hissettiğim için olmadığım konusunda herhangi birinin şüphesi olduğunu düşünmüyordum. Koşer yemiyordum, Tanrı’ya inanmıyordum, inandığım tek şey hayatta kalmam gerektiğiydi.”

Bu yıllar süresince Perel’in bedeninde iki ayrı kimlik çakışıyordu, Shlomo ile Josef… “Bir tür şizofrendim her halde. Gün boyunca savaşı kazanmak isteyen bir Alman genciydim, Yahudileri yeren şarkılar söylüyor, ‘Heil Hitler’ deyip selam duruyordum. Oysa geceleri yatağımda ailemin özlemi ile ağlıyordum. En büyük korkum uyurken annemi veya babamı sayıklamaktı. Çünkü gündüz duygularını ve söylediklerini kontrol edebilirsin, oysa rüya görürken bu mümkün olmazdı.”

1943 yılı kışı Perel üniformasını giydi, tramvaya binip Lodz Gettosuna gitti. Dehşetle ilk karşılaşması bu oldu. Savaştan sonra annesinin egzoz gazının içeri verildiği hareket halindeki bir kamyonda boğularak öldürüldüğünü öğrendi. Annesinin bir mezarı yoktu. Babası ise salgın hastalık ve açlıktan gettoda yaşamını yitirdi.

Shlomo Perel için savaş nasıl bitmişti? “Führer, Hitler Gençliğinin anavatanı korumak üzere silahlanması emrini verdi. Elimde bir Bazooka ile cepheye gönderildim. Yaşıtlarım gençlerle birlikte bir köprüyü koruyorduk. ABD ordusu askerleri köprüden geçerken bizleri tutsak aldılar. Yalanım artık kendimle öylesine bütünleşmişti ki Amerikalılara Yahudi olduğumu söyleyemedim. Diğerleri ile birlikte tutsak kaldım. Oysa gerçeküstü bir durum söz konusuydu: Nazi üniforması giyen bir Yahudi genci Amerikalıların tutsağı olmuştu.”

Tutsak Hitler gençleri savaş suçlusu sınıfına girmedikleri için birkaç gün sonra serbest bırakıldılar.

BEN HİTLER GENÇLİĞİNDEN SALOMON

“Benim açımdan her şey bitmişti. Özgürdüm. Ama bu özgürlük ne işime yarayacaktı ki? Ben kimdim? Ertesi gün Bergen-Belsen’den dönen iki Yahudi’ye rastladım. Onlara oranın ne olduğunu sordum. Bana bir yeri işaret ettiler ve uzak olmadığını söylediler. Şoktaydım. Yıllardır oradaydım ve bu denli yakınıma ölüm trenleri ulaştığından haberim olmamıştı. İki kimliğim o anda fena halde çatıştı, Shlomo ve Josef…”

Shlomo Perel abisi Issac’ı bulmak üzere Münih’e gitti. Vilna Gettosundan Dachau kampına gönderilen Issac hayatta kalabilmişti. Shlomo Kutsal Topraklara gidip Hagannah’ya katıldı, Bağımsızlık Savaşında fiilen çarpıştı. Tel Aviv’de tanıştığı Devorah ile evlendi, iki oğulları oldu. Kaleme aldığı anılarını, “I Was Hitler Youth Salomon” adı altında yayınladı. Bu kitap “Europa Europa” adıyla 1990’da sinemaya uyarlandı.

“İsrail’de bazı kişiler öykümün kurmaca olduğunu iddia ettiler. Bunun doğru olduğunu kanıtlamak için İsrailli bir gazeteci ile Almanya’ya gittim. Orada Hitler Gençliğinden bazı arkadaşlarla bir araya geldik. Onlar birlikte olduğumuz üç buçuk yıl boyunca Yahudi olduğum konusunda şüphe duymadıklarını söylediler.”

Shlomo Perel eğitimini gördüğü ari ırk felsefesi eğitim kitaplarını Yad Vaşem’e verdi. Hitler’i çektiği fotoğrafın aslını yıllarca sakladı. Ta ki Washington’daki Holokost Müzesi açılana dek…   Shlomo Perel müzenin açılışına Başkan Ronald Reagan’ın özel davetlisi olarak katıldı.