Kurumsal seçimler

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
17 Şubat 2016 Çarşamba

İyi bir üniversitede okuyan başarılı çoğu öğrencinin hayalidir kurumsal bir şirkette çalışmak. Kimi çevresinde “Filanca şirkette çalışıyorum” demenin prestijini sever, kimi stajyer olarak bile girse o şirketin adını özgeçmişine koymayı. Hele de uluslararası bir şirket ise havasından geçilmez. Çoğu kurumsal şirketlerde çalışanlar ilk bir iki yıl oldukça düşük maaşlara çalışırlar. Bana sorarsanız eğitimlerinin karşılığını belki üç, belki beş belki daha fazla yıl alamazlar. Ancak dişini sıkabilen, biraz da dişini sıkabilme lüksü olan bir kesim yıllar sonra birçok kere terfi olduktan sonra çok iyi maaşlı pozisyonlara gelirler. Küçük şirketlerin de dezavantajları gibi avantajları vardır. Küçük şirketler için bazen ‘aile şirketi’, ‘patron şirketi’ gibi terimler kullanılsa da, iyi eğitimli bir insan bu tip bir şirkete çok şey katabilir, parlayabilir. 

***

Hayatımızı farkında olmadan bir mozaik gibi şekillendiririz aslında. Amerikan filmlerindeki gibi çoğu kişi hayallerinin işini yapamasa da, işverenin bizi seçtiği kadar, biz de bir anlamda işi seçeriz.  Kurumsal hayat herkese göre değildir. Herkesin hayali de değildir ‘plaza insanı’ olmak… Ancak kurumsal bir şirkette çalışmayı planlayan öğrenciler, biraz daha hedef odaklı çalışır. İyi kurumsal şirketlere seçilmek zordur. İyi bir üniversiteden mezun olmak da yetmez, zira insan kaynakları departmanında dağ yığını gibi yurtiçi ve yurtdışındaki saygın üniversitelerden mezun öğrencilerin özgeçmişleri bulunur. Mülakatlar yapılır, ikinci mülakatlar yapılır, hatta bazı şirketlerde test bile yapılır. Sonunda ‘en iyisi’ seçilir.

***

Akademik olarak en iyisi veya önceden mülakatlarda ne cevap vermesi gerektiğini tecrübeli ‘executive’ arkadaşlarından öğrenen midir acaba ‘en iyisi’? İyiler kurumsal kimliği zedeleyecek hatalar yapmaz mı? Bazen büyük hatalar yaparlar. Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin büyük kurumsal firmalarından biri, Hitler hayranı, antisemit, Twitter’da açık açık Yahudilere karşı nefret söyleminde bulunan, ulu orta kin kusan bir şarkıcıyı reklam yüzü olarak seçerek reklamında oynattı. Özellikle de gençlere yönelik reklamda (gerçi kime yönelik olsa fark etmez idi), firmanın bu kişiyi seçmesi beni önce hayrete düşürmüş, sonra kızdırmış ve büyük hayal kırıklığına uğratmıştı. Saygın, kurumsal bir firmanın hangi din ve ırk için olursa olsun bu boyuttaki duyarsızlığını anlayamadım ve kabullenemedim. Hiçbir din için nefret söylemi, ırkçılık, saygısızlık kabul edilemez. Hele bunu yapan kişi bir kurumsal firma tarafından reklam yüzü seçilerek ödüllendirilemez. Birçok Yahudi ve Yahudi olmayan duyarlı vatandaşın imzasının ardından, reklam bir günde yayından kaldırıldı. Firma baştaki duyarsızlığını tepkilerin ardından reklamın maliyetine bakmadan kaldırarak, çoğu kişinin takdirini kazandı. CEO sosyal medyada güzel bir açıklama yaptı, hassasiyet gösterdiğini göstermeye çalıştı. 

Holokost sadece Yahudilik tarihinin değil, insanlık tarihinin en büyük suçu, utancıdır.  Reklamın geri çekilmesi ve sonradan gösterilen hassasiyet benim de hoşuma gitti. Ancak benim aklımda her zaman şu soru kalacak; sadece Yahudileri değil engellileri, eşcinselleri, çingeneleri gaz odalarında, yakarak, üzerlerinde en acımasız deneyleri yaparak korkunç biçimlerde öldüren Nazilere ve liderleri Hitler’e hayran olan ve hayranlığını belirten bu şarkıcıyı, bu büyük kurumsal firmanın reklam yüzü olsun diye kim seçti?