2019 seçimlerinin İsrail’in siyasi geleceğine etkileri

Umut UZER Köşe Yazısı
25 Nisan 2019 Perşembe

9 Nisan 2019’da yapılan genel seçimlerde 35 milletvekilliği kazanan Likud Partisinin Genel Başkanı Binyamin Netanyahu’ya, İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin tarafından hükümeti kurma görevi verildi. Böylelikle beşinci kez hükümeti kurma yetkisini alan Netanyahu, 1996-1999 arası başbakanlık yaptıktan sonra, 2009’dan günümüze İsrail başbakanı olarak görevini sürdürmekteydi. Şimdi yasalara göre Netanyahu’nun 42 gün içinde koalisyon hükümetini kurması gerekiyor. Bunu başarırsa, birkaç ay içinde İsrail’in kurucu başbakanı olan David Ben Gurion’un elinden en uzun başbakanlık yapma rekorunu alacak. Şunu not etmekte fayda var ki Ben Gurion, 1953-1955 arasında kısa bir süre politikadan çekildiği iki sene hariç tutulursa, 1948-1963 yılları arasında İsrail’in başbakanı olarak hem bu devletin kuruluşu öncesi ve sonrasında en etkili figür olarak tarih sahnesinde yerini almıştı.

2019 seçimleriyle Likud Partisi, 2015 seçimlerinde 30 olan Knesset üyeliği sayısını 35’e çıkardı ve yakın takipçisi Mavi Beyaz (Kahol Lavan)’dan 15 bin daha fazla oy alarak, sağ partileri kurulacak bir koalisyon hükümetinde yanına çekmeyi başardı. Eski Genelkurmay Başkanları Benny Gantz, Gabi Aşkenazi ve Moşe Yaalon ile Yeş Atid (Gelecek Var) Partisinin lideri Yair Lapid’den oluşan Mavi Beyaz adlı, siyasi yelpazenin merkezinde yer alan, yeni parti de 35 milletvekilliği kazanmış olsa da, yılların kurt politikacısı Netanyahu’nun koalisyon kurma yeteneklerine sahip olmadığından ana muhalefet partisi olarak İsrail Parlamentosu Knesset’te yer alacak.

Likud ile koalisyon kurması beklenen sağ partilerin ise toplam 30 milletvekilliği mevcut. Bunlar, sekizer vekilliğe sahip haredi Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği (Yahadut haTorah), beş üyeli aşırı sağcı Birleşik Sağ Partileri, gene beş üyeli eski Sovyet topraklarından göç edenlerin kurduğu Evimiz İsrail Partisi ve dört üyeli Kulanu Partisi. Böylelikle sağ partilerden oluşan bir koalisyon hükümeti 120 üyeli parlamentoda 65 vekilden güvenoyu alabilecek. Tabi bu küçük partilerin talepleri karşılanabilirse.

Seçimlerin aslında genel sonucu yıllardır devam etmekte olan İsrail’in sağa kaymasının bir tescili olarak görülebilir. Mapai veya Avoda gibi farklı adlarla olsa da, 1948’ten 1977’ye kadar ülkeyi koalisyonlarla yöneten İsrail İşçi Partisi (Mifleget haAvoda HaYisraelit) son seçimlerde sadece altı milletvekilliği çıkararak ciddi bir çöküş yaşadı. Önceki seçimde Siyonist Birlik adıyla 24 milletvekilli çıkaran bu partinin düşüşü barış umutlarını da azaltıyor. 2015 seçimlerinde beş sandalyesi olan daha soldaki Meretz Partisi ise dört milletvekilliği ile daha da marjinal bir konuma düştü. Bunların sonucu olarak barış kampı diyebileceğimiz kesim küçülürken, Batı Şeria’yı kısmen veya tamamen ilhak etmek isteyen partiler daha etkili oldular.

Önceki parlamentoda 13 milletvekilliği ile üçüncü büyük parti olan Birleşik Arap Listesi ise ikiye bölünüyor ve Hadaş-Taal olarak altı ve Raam-Balad olarak dört üye ile temsil edilmeye hak kazanıyordu. Bunun temel sebebi ise Filistin kökenli İsrail vatandaşlarının Likud Partisinin politikalarından, özellikle de Ulus-Devlet Yasasından ve kendi Arap siyasetçilerinin Filistin meselesine fazlalıkla odaklanmalarından duydukları rahatsızlık ve bunun sonucu olarak kendi ekonomik ve toplumsal sorunlarının göz ardı edilmesi olarak görünebilir.

Bir başka gelişme de mecliste 35 olan kadın milletvekili sayısının 28’e düşmesi ve geçen hükümette Yahudi Evi Partisinin lideri ve Eğitim Bakanı olan Naftali Bennett ile gene aynı partiden Adalet Bakanı Ayelet Shaked’in kurdukları Yeni Sağ Partinin yüzde 0,03 bir fark ile yüzde 3,25 olan ulusal barajı geçemeyip parlamento dışında kalmaları oldu.  Gene de bu başarısızlıklarına rağmen ideolojik olarak aldıkları pozisyon ile Netanyahu’nun daha sağa kaymasında etkili oldukları söylenebilir. Şöyle ki seçimler öncesi İsrail Başbakanının Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerini İsrail’e ilhak edeceğine dair sözü o bölgede yaşan 450 bin İsraillinin ve tabi yaşadıkları yerleşimlerin İsrail ile birleşmesi anlamına gelecek. Bu aslında fiili durumun ilanı olacak çünkü bu toplum zaten İsrail vatandaşı ve İsrail kanunları bu yerleşimlerde geçerli durumda.

Bu çok bölünmüş yapıda Netanyahu’nun 1996, 2009, 2013 ve 2015 seçimleri sonrasında olduğu gibi tekrar başbakan olması bekleniyor. Ancak muhalefetteki Mavi Beyaz Partisinin lideri Benny Gantz’ın da verdiği bir söz var ki, o da Netanyahu’nun hayatını cehenneme çevireceği... Sert muhalefet yapacağının sinyallerini veren bu mesaj ve Netanyahu’nun karşı karşıya olduğu yolsuzluk ve rüşvet suçlamaları, kendisinin görev süresi bitmeden başbakanlıktan ayrılmasına sebep olabilir. Nitekim daha önceki başbakanlardan Ehud Olmert (2006-2009) de benzer suçlamalar ile hapishaneye girmişti. Fakat böyle bir durum gerçekleşse bile İsrail siyasetinde sağa kayışın bir süre daha devam edeceğine şüphe yok.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün