Bazen en ummadığın yer ve zamanda bulursun kendini

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
23 Ekim 2019 Çarşamba

Hepimizin hayatında, dibi gördüğümüz zamanlar vardır Bu da hayatla ilgili hepimizin anlatacak sağlam hikâyeleri vardır, demek oluyor. Başımıza gelenin ağırlığını, üstünden biraz zaman geçip acısı küllenince anlarız. Çekilene derdin ne olduğunu ilişkin fikrimiz büyüdüğümüz zaman gelişir. Bize tüm yaşanmışlıklardan kalana da ‘tecrübe’ deriz. Bir kitap okumuştum, bir daha okudum geçenlerde. Amacım çocuklara yazılı anlatım konusu bulmaktı. Konu, bana yaradı. Kitabın arka kapak yazısı şöyle:

“Başımı Marc’ın karnına yaslamıştım ve birlikte Game of Thrones’u izliyorduk. Keyfimize diyecek yoktu. Telefonum çalmaya başlayınca ofladım. Bu saatte kim rahatsız ediyordu ki? O telefona cevap vermemiş olmayı isterdim. Olanların gerçek olmamasını isterdim. Tüm bunlar altı ay önceydi ve ben hâlâ mahvolmuş durumdayım...”

Julia, Tamaris Huzurevinde dönemsel psikolog olarak işe başladığında son zamanlarda yaşadıkları yüzünden mutluluğa inancını kaybetmiş bir hâldeydi. Ayrıca yaşlılarla arası da pekiyi sayılmazdı. Daha ilk iş gününde hata yaptığını anlamıştı ama artık çok geçti. Zıpır büyükbabalar, çılgın anneanneler ve kalbi kırık iş arkadaşları arasında önündeki koca sekiz ayı geçirmek zorundaydı. Julia’yı oraya götüren neydi? Kader mi, tesadüf mü? Peki ya aşk hiç beklemediği bir yere saklanmışsa? Ya beklentilerinin aksine, orada yaşayacakları ona çok şey öğretecek ve onu bambaşka birine dönüştürecekse?

Bu roman kesişen yolların, buluşulan kavşakların hikâyesi.

Anlatacak bir hayatı olanların, yeni bir hayat inşa edenlerin, düşüp düşüp tekrar ayağa kalkanların…

Aşkların, değişimin hikâyesi.

Bu roman mutluluğa bir gazel!

Bu yazı, beni en hassas yerimden yakalamıştı kitabı almam için. Yazıdaki altın cümle ise; Aşkların ve değişimin hikâyesi.

Çünkü en çok aşk değiştirir insanı. Büyütür, geliştirir, olgunlaştırır. Sanıyorum, hâlâ en çok aşk romanı okumayı seviyorum. Okurken gülmeyi, merak etmeyi, ümit etmeyi… Sevdiğimi daha çok seviyorum, sevenlerin yazdıklarını okumayı daha çok istiyorum. Dünyanın sevimsiz karmaşasında birilerinin aşk üzerine bir şeyler yazmayı seçmesini çok ümit edici buluyorum. Aşk varsa, hem insana hem de Yaradan’a bağlılık bitmiyor demektir. İyi bir şeydir yani, şairin dediği gibi duyumunu artırır insanın…

Bu aralar okuduğum bir başka kitap da iki sene önce Fransa’da çok satanlar listesine girmiş, Amazon’da 4.715 puana ulaşmış satışta. Çok okunmuş. Bakmayın, çok okunan kitaplar her zaman güzel olacak diye bir kural yok ama bu çok komik ve keyifli. Virginie Grımaldi’nin ‘Büyüdüğün Zaman Anlayacaksın’ romanı her mevsimin tadına varmanıza yardımcı olacak.

“Jewel’in hayatı, okuldaki arkadaşlarından çok farklıdır. Sosyal hayatta saygın biri olarak tanınan babası aslında şiddet yanlısıdır; annesi ise eşinin uyguladığı şiddet nedeniyle sık sık akıl hastanesindedir. Jewel, kardeşi Esther ile küçük bir dünya kurmuştur. Büyüdükçe ebeveynlerini, içinde bulunduğu koşulları sorgulamaktadır. Bildiği tek şey vardır; annesi gibi mağdur olmayacaktır. Kendisini sadece boks yaparken ve kardeşiyle vakit geçirirken iyi hissetmedir. Onca yılın ardından, babasının küçük kardeşine ilk kez el kaldırması yeni hayatlarının başlangıcı için itici güç olacaktır…”

Romanların dışında peşinden gidilecek sahicilikte günlükler var. Günlükler güzeldir. Gün gün işler hayatı satırlara… Ama zordur günlük yazmak. Dürüstlük ister, sahicilik ister ve en önemlisi cesaret ister. Kolay değildir hayatın kapılarını başkalarına ardına kadar açmak… Bu günlüğü okumuştum hızlı okuma tekniğiyle. Dünyanın en keyifsiz işi hızlı okuma. Ama kısa zamanda yetiştirilmesi gereken metinler için tam bir ilaç. Şimdi zaman bulunca normal bir hızla bir daha okudum. ‘Kırık Kalpler Kavanozu’ da güzel bir günlükmüş… Biraz hüzünlü ama hayatın gerçeklerini, insanların neler yaşayabileceğini ve ne olursa olsun hayata tutunmayı nasıl tercih ettiğini anlatan bir kitap… Jean-François Chabas sizi yazdıklarıyla yaşam hakkında tekrar düşündürecek. Kim bilir, belki de günlük tutmaya başlarsınız bu tatlı bahar günlerinde yaşananları unutmamak için…

Okumak güzeldir. Bu sene okuttuğum öğrenciler arasında, okumayı gerçekten seven birkaç çocuk var. Beni hayata bağlıyor böyle tesadüfler. Çünkü artık, kitap okumayı seven bir insana rastlamak şansa kaldı ne yazık ki…

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün