Üç büyüklerin kaybolan heybeti

İgal MEVORAH Köşe Yazısı
19 Şubat 2020 Çarşamba

2019-2020 Cemil Usta sezonu... Ben bu kadar fazla takımın şampiyonluğa oynadığı başka bir sezon hatırlamıyorum. 2000-2001 sezonundan bu yana Süper Ligi takip ediyorum, en fazla dört takımın şampiyonluğa oynadığı sezonu görmüştüm. Fakat şu an Trabzonspor, Başakşehir, Sivasspor, Galatasaray, iddiaları azalsa da Fenerbahçe, Beşiktaş ve sezonun Sivas’tan sonra flaş takımı Alanyaspor lig yarışında iddialı konumda.

Açıkçası geçmiş sezonlara göz attığımızda 2009-2010 yılında Bursaspor’un Fenerbahçe’nin tipik son maç oynama ve winner bir takım olamama fobisinden ötürü- şampiyon olduğu sezon harici üç büyüklerin dominasyonu çok bariz gözüküyor. 2015-2016 sezonunda Beşiktaş, 2013-2014 sezonunda Fenerbahçe, 2011-2012 yılında ise Galatasaray büyük bir ambargoyla şampiyonluğa ulaşmıştı. Tabi bunun dışında yaşanan sezonlarda da üç büyüklerin heybeti ve gücü tartışılmazdı. Üç büyükleri zorlayan takımlar tabii ki zaman zaman olurdu, fakat “üç büyükler” denince önce bir durulurdu, düşünülürdü. Dördüncü büyük Trabzon da bu kadar kuvvetli bir aday olmamıştı hiçbir zaman. 2010-2011 sezonunda şampiyonluk umutlarını sezon sonuna kadar sürdürmesinin dışında da çoğu zaman üç büyükleri zorlayamadı Karadeniz ekibi. Nitekim 2010-2011 sezonu ikincisi Trabzonspor o sezondan sonra ipi göğüsleme konusunda ilk defa bu kadar iddialı konuma geldi on sene sonra. Üç büyüklere dönecek olursak, İstanbul ekiplerinin eski heybetinden çok uzakta olduğu ve artık rakiplerine korkutucu gelmediği aşikâr. Artık ne Anadolu takımları eskisi gibi onlardan çekiniyor, ne de onlar için kolay bir maç var bu ligde.

Üç büyüklerin heybetlerinin yavaş yavaş azalmasının türlü türlü sebepleri mevcut. Fakat tabii ki ortak sorunlarının başında ekonomik durum geliyor. Eski yönetimlerin yaptığı felaket harcamalar, inanılmaz kötü ekonomi dengesi başta Beşiktaş ve Fenerbahçe olmak üzere 3ünü de derinden etkiledi. Kulüpleri şu anda batmaktan kurtarmaya çalışan yönetimler, bu noktada ligdeki pozisyonu 2. Sıraya koymakta çok da haksız sayılmazlar. Hal böyle olunca ekonomik olarak bitmeye başlayan üç büyükler vasat futbolcularla yollarına devam etmeye başladılar ve kendilerine dördüncü - beşinci büyük olabilecek rakipleri yarattılar. Üç büyük takıma da ayrı ayrı değinmek istiyorum:

Fenerbahçe

Üç büyüklerden en enteresan olanı aslında Fenerbahçe. Tarihinin en kötü sezonunu geçtiğimiz sezon geçiren Sarı-Lacivertli ekip Aziz Yıldırım yönetiminin bıraktığı ekonomik enkaz ile boğuşuyor. Geçirdiği en kötü sezonda bile derbi mağlubiyeti bulunmayan Fenerbahçe ezeli rakipleri haricindeki hiçbir rakibine korku salamıyor. Derbilerde acayip bir kazanma kültürü olan Fenerbahçe iş daha alt sıralardaki rakiplerine gelince normal çizgisini bozuyor. Bunu bilen Anadolu takımları ise Fenerbahçe’yi kolayca avlayabiliyor. Tabii Fenerbahçe’ye özel bir durum olan altı senedir şampiyon olamayan bir takımın üzerindeki baskı da cabası. Bu baskı hem taraftardaki hem de futbolculardaki sabrı azaltıyor. Fenerbahçe eski heybetine bu sezon yaklaşsa da eski günlerinden uzak diyebiliriz. Hakem hatalarına girmek istemiyorum, sayfa yetmeyecek.

Galatasaray

Türkiye Süper Liginin en başarılı takımı ve ezeli rakiplerine karşı üstünlüğü bulunan kulüp. Eski görüntüsünden hâlâ uzaklar, oynadıkları oyun çok durağan fakat ne yapıp ne edip kazanmayı başarıyorlar ve yarış içinde kalıyorlar. Üç büyükler içinde kazanma kültürünün en iyi yerleştiği ve son maçları en iyi oynayan kulüp Sarı-Kırmızılılar. Fakat öte yandan, son dakikalardaki sakarlıkları çok canlarını yaktı bu sezon. Eskiden resmen parçaladıkları Anadolu takımları artık klasikleşmiş oyunlarını bozabiliyor. Fakat bir Fenerbahçeli olarak söyleyebilirim ki şampiyonluk yarışının içinde Galatasaray varsa her zaman favorilerden biridir.

Beşiktaş

Başarı grafiği en dengesiz İstanbul ekibi olduğu kesin. İki sene üst üste şampiyonluk yaşadığı yıllarda isimlerinden çokça bahsettirdiler. Fakat düşüşleri de o kadar hızlı oldu, istikrarları yok ve hiçbir maçta ne yapacakları belli olmuyor. Öte yandan ekonomik sıkıntılarını unutmamak lazım, çok büyük bir krizde olan Siyah-Beyazlılar’ın başkanı geçtiğimiz hafta elektrik faturasını dahi zor ödediklerinden bahsetmişti. İtibar olarak en çok zedelenen takımlardan biri olan Beşiktaş da sahaya çıktığında artık ‘üç büyük’ görüntüsünden uzak duruyor.

Sezonun geri kalanı için tahmin yapmak üç büyüklerin hali böyleyken gerçekten çok zor. Bir yandan Trabzon’un birçok sebeple yükselen grafiği, Galatasaray’ın tekrardan yarışa ortak olması, Başakşehir’in sinsice yarışı takip etmesi kalem ve kağıtları tekrardan insanların önüne getirdi. Hesaplar yeniden başladı. Fenerbahçe ise şampiyonluğa bu kadar açken haklı/haksız puan kayıpları ile zirvenin epey gerisine düştü.

Özet şudur ki, bu senenin bu kadar karışık olmasının en büyük sebebi üç büyüklerin eski heybetlerinden uzak olması, rakiplerini eskisi gibi korkutamaması ve sahada sadece futbolun temas etmemesidir. Hak edenin oynayarak, savaşarak kupayı ellerinde yükseltmesi en çok dilediğim şey Türk futbolu için.

Şampiyonluk tahmini:

2010-2011 sezonunu ikinci tamamlayan Trabzonspor, on sene sonra ipi göğüsleyebilir fakat ben yine de Galatasaray’ın kazanma kültürüyle ipi göğüsleyeceğini düşünüyorum. Pek ihtimal verilmese de son haftalar Fenerbahçe ve Galatasaray arasında geçecek.

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün