‘Yabancı’laşan dünya!

Mois GABAY Köşe Yazısı
18 Mart 2020 Çarşamba

Yunan mitolojisinde kurnazlığı ve düzenbazlığı ile ünlü Sisyphus, Zeus’a karşı yaptığı yanlış sonunda bir canlıya verilebilecek en büyük cezayla cezalandırılmış insandır.

"Sisyphus’u gördüm, korkunç işkenceler çekerken: yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı ve de kollarıyla bacaklarıyla dayanmıştı kayaya, habire itiyordu onu bir tepeye doğru, işte kaya tepeye vardı varacak, işte tamam, ama tepeye varmasına bir parmak kala, bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri, aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya, o da yeniden itiyordu kayayı, kan ter içinde..." Homeros

Tanrılar Sisyphus’u bir kayayı durmamacasına bir dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkûm etmişlerdi; Sisyphus kayayı tepeye kadar getirecek, kaya tepeye gelince kendi ağırlığıyla yeniden aşağı düşecekti hep… Tanrılar, yararsız ve umutsuz çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi.

Şu sıralar sizler de kendinizi Sisyphus gibi hissetmiyor musunuz? Hayata dair verilen onca söz, hiç bitmeyen toplantılar, şaşalı düğünler, buluşmalar bir hafta içinde hayatımızdan ne zamana kadar belli olmayacak şekilde çıktı. Biz turizmciler için yaşanan durum aylardır hazırlanan bir sezonun bir haftada yüzlerce iptal ile tepetaklak olmasıydı. Tıpkı Sisyphus’un yuvarlanan kayası gibi… Albert Camus hepimizin yakından tanıdığı ‘Yabancı’ isimli eserinde metni üçe ayırmış ve Sisyphus efsanesi ile bitirmiştir. Camus’ya göre yaşamın gülünç ve anlamsızlığını yaşamın yüzüne haykırmak intihardır. Yaşamın anlam ve saçmalığına rağmen insan yaşama bağlanmalıdır. Yaşam, absürt olanın tezahürü ve had koşuludur. Yaşam anlamsız olduğu kadar saçmadır. Yaşam absürttür, çünkü anlamsızdır. Saçma olanın sonu ölümdür. Çözüm geri çekilme ve boyun eğme değil, bir direnç ve başkaldırıdır. Yapılması gereken yaşamın absürtlüğünü absürt biçimde kabul edip direnmektir. Eserlerinde doğduğu yer olan Cezayir coğrafyasını da tanıdığımız Camus, II. Dünya Savaşı döneminde Nazilere karşı Fransız direniş hareketine de katılmış ve Sartre ile sonradan yolları ayrılmıştır. Camus’nun Yabancı’sında anlamsızlık, yabancı kalma ve vazgeçmeksizin mücadele etmenin absürdünü görürüz. Kimimiz için Sisyphus’un taşıdığı kaya yıllarca gidip geldiğimiz ofislerimizden başka bir şey değildir. Camus’ye göre yapılması gereken ölüme rağmen yaşama dosdoğru sarılmak ama absürt olduğunun farkına varmaktır. Camus eserlerinde intiharı önermez, çünkü o teslim olmaktır. Biz insanlar için asıl olan Prometheus gibi ölüme karşı bir başkaldırı, dayanışma ve hayatı savunmaktır.

Yaşamakta olduğumuz bu zor günler bizlere bir gerçeği daha gösterir. Bizlerin hayat düşüncesi neden-sonuç ekseninde iken hayat bu şekilde ilerlemez. Eğer yaşamımız belirli bir hareket içindeyse bu hareketin tam tersi de bu yaşamın bir parçasıdır. Bu tıpkı bir yemeği yediğinizde diğerini yememek gibidir. Birbirinin zıttı değildir. Albert Einstein bizlere bir sorunu çözümlemek istiyorsak bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini öğütler. “Hiçbir sorun yaratıldığı düzlemde çözülemez. Sorunların çözümünü görebilmek farklı bir düzlemden bakmayı gerektirir!” Sağlığımız ve sevdiklerimizin sağlığı için birbirimizden uzak kalacağımız bugünlerde varoluşumuzu bir daha sorgulayalım. Biz kimiz? Nereden geldik, nereye gidiyoruz? Bu dünyadaki yaşam amacımız nedir? Yaşamın gündelik rutin çarklarından istemsiz bir şekilde uzaklaştığımız bu zamanlarda, etrafımızda olup biten her şeyin bize bir şey ifade etmek için olduğunun bilincinde hakikat yolculuğumuzda, daha fazla okuyarak, düşünerek yaşamımızın derinliklerine inmeye çaba harcayalım. Çaresizlik ve umutsuzluğu sembolize eden gün batımını arkamızda bırakarak güneşin bir an evvel tüm dünyayı aydınlatması için çalışalım.

Selam olsun İtalya’da karantinada balkonlardan şarkılar söyleyip “Pes etmeyin” diyerek hayata sarılan insanlara! Selam olsun, var gücüyle hastaları tedavi için hayatlarını riske atan tüm hekimlere! Selam olsun, sağduyulu mesajları, sosyal medya yolu ile bilgilendirmeleri ile bizlere moral veren ve bilimi elden bırakmayan din adamlarımıza! Selam olsun, bu zor süreçten en az hasarla çıkabilmemiz için canla başla çalışan tüm gönüllülerimize! Selam olsun tüm anlamsızlıklarına rağmen yaşamı yenmek için çabalayan insanlığa!

‘Yaşamaya Dair’

Yaşamak şakaya gelmez,

Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın

Bir sincap gibi mesela,

Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,

Yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,

Yani o derecede, öylesine ki,

Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,

Yahut kocaman gözlüklerin,

Beyaz gömleğinle bir laboratuvarda

İnsanlar için ölebileceksin,

Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,

Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,

Hem de en güzel en gerçek şeyin

Yaşamak olduğunu bildiğin halde.

           Nazım Hikmet

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün