Sekizinci bela: Korona

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
18 Mart 2020 Çarşamba

İnanamıyorum, gerçekten inanamıyorum. Yıllar boyu her kış mevsimi öncesi, çevremdekilere, günlük hayatta öpüşmenin mikrop / virüslere kapı açtığını ısrarla söyledim. Söylemekle yetinmedim, köşemde yazdım. Kimilerinin tepkisi “haklısın”, kimilerinin tepkisi de “Ne soğuk kadınsın” şeklindeydi. Ama gün gelip de korona adlı davetsiz misafirin yalnız ülkemizde değil, tüm dünyada ‘öpüşmeyi’ bir anda durdurabileceği aklıma gelmezdi.

**

Çoğu numarayı sessize aldımsa da telefona gelen her mesaj uyarısında, “Kime ne oldu?” diye irkiliyorum Etrafta bilgi kirliliği çok olsa da, kesin bilgiye sahip olmayınca kişi neye inanacağını şaşırıyor. Virüse karşı önlemler almıyor, yine de konuyu gereğince ciddiye almayanlar görüyor ve üzülüyorum. COVID-19 bir kabus gibi üzerimize çöktü. Bir yandan kokusuna tahammül edemediğimiz kolonyalı mendilleri, steril jel şişelerini, şeffaf plastik eldivenleri depolarken, ne olur ne olmaz diyerek evde zaten mevcut olan makarna, pirinç ve bakliyata yenilerini ilave ediyoruz. Daha önceleri, alışverişlerimizde ‘Çin malı’ olup olmadıklarına önem vermezken şimdi etiketteki kargacık burgacık yazıları okumaya çalışıyoruz.

**

Değişim kaçınılmaz. Yine de her zaman lehimize mi diye sorguladığım oluyor. Balkan, Birinci ve İkinci Dünya savaşları yıllarının zor günlerine tanık olan anneannem evlendiğim zaman, “Un, tuz ve şekeri hiçbir zaman eksik etmeyeceksin. Sokağa çıkamayacak duruma gelirsen, elindeki unla çocuğuna ekmek yaparsın” demişti.

Şimdilerde ise un, tuz ve şeker, hayatımızdan çıkarılan besinler arasında.

Bugünlerde küçük çocukları olan genç anneler ise üç beyaz yerine sanırım kinoa unu, karabuğday ve kefir mayası gibi sertifikalı organik besilerin stokunu yapıyorlar.

**

Dünya Sağlık Örgütü, bilim insanları, doktorlar, laboratuvarlar korona virüsüne bir çare bulmak için seferber oluyor. Henüz can derdindeyiz. Olayların peşi sıra yaşanacak ekonomik sorunları düşünmek bile istemiyorum. Çok akıllıca bir düşünce olmasa da, sorun herkesin sorunu olunca, mutlaka bir çare bulunur diye ümitleniyorum.

**

Mutfakta bilmem kaçıncı kere ellerimi yıkarken bir yandan da yaklaşmakta olan Pesah’ı düşünüyorum. Ailenin bütün bireyleri masanın etrafında toplanabilecek mi? Virüs, şimdilik bana Pesah’ın sekizinci belası gibi görünüyor. Yine de mucizelere inanmak istiyorum.

Sağlıklı günlere…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün