Fayton mu otobüs mü derken…

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
24 Haziran 2020 Çarşamba

Uzun zaman önce çocuk yaşta olan oğluma “Yaptığının sonunda ceza alacak veya azarlanacaksan bile doğruyu söylemekten vazgeçmeyeceksin” demiştim. Doğal olarak çok naif bir yanıt almıştım: “Ucunda ceza varsa niye doğruyu söyleyeyim?” Sabredeceği zaman dilimini hesaplayarak, yanıma oturtmuş, hayatta etik değerlerin çok önemli olduğunu, güvenilir bir insan olmak için yan yollara sapılmaması gerektiğini vb. uzun uzun anlatmıştım. O gün ne kadar inandırıcı olduğumu bilemiyorum. Hani çocuklar yüzünüze boş boş bakıp sonra yanıt vermeden ayrılırlar ya, aynen öyle olmuştu.

Aslında söyledikleriniz uçup gitmiyor. Hafızalarının bir köşesinde duruyor.

Okul yılları bitip, iş hayatına başladığında oğlum etik değerleri dengelemekte zorlanmış, ancak tüm olumsuzluklara karşın ‘Doğrucu Davut’ olma yolunu seçmişti. ‘Köprüyü geçene kadar ayıya dayı denmesi’ gerektiğini anlaması zaman almıştı.

Hâlâ bazen durup düşünürüm. Oluşturmak istediğim değerler çocuklarıma yarar mı yoksa zarar mı getirdi?

Filmi başa saracak olsam, getirisi/götürüsü ne olursa olsun, dürüstlüğü yine ön planda tutardım.

***

Muhtar, belediye başkanı, kaymakam, vali…

İlkokul beşinci sınıfta, ‘Yurttaşlık Bilgisi’, sonraları adı ‘Sosyal Bilgiler’ olarak değişen ders kitaplarının ilk konularından biri, ülkemizdeki ‘Yönetim Birimleri’ydi. Kitabı enlemesine tutar, çizilen şemayı dikkatle incelerdim. Kendimi güvende hissetmemi sağlardı. Söz konusu birimlerin en önemli görevleri arasında halkın huzur içinde yaşamasını sağlamak, ihtiyaçları saptamak ve gidermeye çalışmaktı.

***

Ada’ya gitsek mi, gitmesek mi, sosyal mesafe nasıl korunacak diye düşünürken bambaşka bir sorunla karşılaştık. Gazetemiz yayına girene kadar bir değişiklik olmazsa, Ada esnafı dâhil yazlıkçıları sıkıntılı günler bekliyordu.

Faytonların kaldırılması üzerine Ada içi ulaşımı sağlamak amacıyla yetkili merciler Ada’ya (elektrikli) on dört kişilik otobüsler ve taksi olarak çalışacak dört kişilik akülü arabaların gelmesine karar verdi.

Çoğu eski müdavimler, köyden kasabaya dönüşen Büyükada’nın dokusunu hepten bozacağını savundu. Yine de otobüsler Ada’ya geldi. Sonuçta insanların bir vasıtaya ihtiyacı vardı.

***

19 Haziran Cuma günü, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu otobüsleri sefere başlatmak üzere Büyükada’ya geldi. Kutlamalarla kınamaların birbirine karıştığı ortamda ulaşan bir haber herkesi şaşırttı. Kaymakam otobüslerin trafiğe çıkmasını yasaklıyordu. Gerekçe olarak da bazı belgelerin eksik olduğu ve kimi izinlerin alınmadığı belirtilmişti. İmamoğlu, vali ile konuşacağını söyleyerek Ada’dan ayrıldı. Yurttaşlık dersinde öğrendiğim, Mülki İdare Amirleri’ne olan güvenim de bir anda uçup gitti.

***

Şimdi insanlar ne yapacak? Uzakta oturanlar, yaşlılar, engelliler evlerine nasıl ulaşacaklar? Yönetim birimlerinin anlaşmazlıkları halka yansımamalıydı. Ada’ya taşınan bir arkadaşıma sordum, ‘Nasıl gidip geliyorsunuz?’ diye… “Yuki’cilerle (akülü araba) anlaşıp caddeye çıkmadan ara sokaklardan eve varıyoruz” dedi. Ya ben gittiğimde ne yapacağım? Elbette arkadaşımın yaptığının aynısını…

Nerede kaldı oğluma verdiğim dürüstlük dersleri?

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün