Alaçatı’da Sindirella…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
24 Haziran 2020 Çarşamba

“Eğer maceranın tehlikeli olduğunu düşünüyorsanız, rutini deneyin. Ölümcüldür” lafını okuduğumda çok hoşuma gitmişti. Yeni rutinlerimiz pandemi yüzünden çok farklı. Yeni macera anlayışımız da. Normal bir senede pek de macera sayılamayacak kısa bir araba tatili, korona virüsü endişesiyle yatıp kalktığımız bu sene, bir macera kıvamında. Yola çıkarken arabanın içindeki görüntü bile farklı; normal şartlarda içi buz gibi sular, atıştırmalıklarla dolu olan araba şimdi dezenfektanlar ve maskelerle dolu. Aylarca şehirden çıkmamış biri için İstanbul - Bursa - İzmir yolunun ortasında benzin almak bile bir macera. Siz sosyal mesafeyi koruyarak ödeme yapmak isterken size çarpan çocuklar, birdenbire tam önünüzden dalarak çay ve kraker almaya çalışanlar ve tabii ki yerlerde sapsarı işaretlenmiş sosyal mesafe çizgilerine uymayanlar oldukça fazla…

***

Senelerdir Çeşme’yi çok seven ve senede bir defa bile olsa mutlaka gitmeye çalışan biri olarak, bu sene önceki senelere göre çok daha farklı bir tecrübem oldu. Öncelikle beynimin içine kazınan korona virüsü korkusunun, Alaçatı halkını hiç etkilemediğini gördüm. Sosyal mesafe kurallarına uyan mekânlar var elbet, ancak korona virüsü Ege’ye hiç uğramamış gibi, masa düzenini iki sandalye bile bozmayan mekânlar çok daha fazla. Bununla birlikte Hacımemiş bölgesinde geçtiğimiz senelerde açık olan ancak popüler olmayan küçük ve sevimli bazı mekânlar, bu sene hiç açmamayı tercih etmiş. Yazın ilerleyen günlerinde açarlar mı bilmem ama hangi şehirde olursa olsun mağaza ve cafelerin açmamayı tercih etmesi üzücü. Plaj düzenlerinde ise gördüğüm kadarıyla otellerin plajları, sosyal mesafe konusunda beach clublara göre daha güvenli. Şezlong mesafeleri otellerde epey mesafeli ayarlanırken, beach clublar korona hiç uğramamış kıvamında.  

***

İstanbul’da olduğu gibi, Çeşme’de de tüm mekânlar tam gece yarısı kapanıyor. Saat tam 00.00’da mekânlar sandalyelerini toplamış, karanlığa bürünmüş oluyor. Müzikler diniyor, ışıklar sönüyor. Alaçatı’daki en dolu mekân bile çoktan karartmış oluyor. Çok değişik bir Alaçatı manzarası. 15 sene önceki, daha popüler olmayan Alaçatı’yı hatırlatıyor. Hayatın gece yarısı dinginleştiği, eski Alaçatı’yı… Bu derece kurallara uyulmasının sebebi tabii ki ağır cezaların olması ve birkaç mekanın şimdiden ceza alması. Alaçatı Çarşı’da maske ile gezme mecburiyeti var. Polis kontrolleri yapıldığı için, sadece “cezası var” diye aslında hiç dikkat etmeyen birçok kişi, birdenbire maskelere bürünüyor. Ne de olsa ilkokuldan beri ceza kültüründe büyümüş bir toplumuz. Sınıfta kalmamak için ders çalışan, dersten atılmamak için sınıfta sessiz duran, müdüre yollanmamak için kopya çekmeyen çocukların yetişkin halleriyiz. Üç günlük kısa tatilimde kendimi Sindirella (Külkedisi) gibi hissettim. Tam gece yarısında ne yapıyorsam bırakıp, odama döndüm. “Cezası var” diye maskelere bürünmüş kişilerle sosyal mesafemi korumaya çalışarak… 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün