Antisemitizm ve İngiltere örneği üzerine düşünceler...

Mois GABAY Köşe Yazısı
1 Temmuz 2020 Çarşamba

2015 yılında İngiltere İşçi Partisinde parti liderliğine Jeremy Corbyn’in seçilmesi ile gözle görülen, ardından Londra eski Belediye Başkanı ve parti üyesi Ken Livingstone’un “Hitler başta Siyonizm’i destekliyordu” gibi tuhaf açıklamaları ile hareketlenen antisemitizm son yıllarda İngiltere Yahudi toplumu ve duyarlı kesimler tarafından kesin bir şekilde eleştiriliyor. Nitekim Livingstone’un üyeliğinin askıya alınmasına rağmen İşçi Partisinin gerekli adımları atmaması ve parti içinde yükselen antisemitizmi tetiklediği de toplum içindeki genel görüş.

Geçtiğimiz günlerde Ana Muhalefet İşçi Partisinin yeni seçilen lideri Keir Starmer’in, partinin sol kanadından Eğitim Sözcüsü Rebecca Long-Bailey’i görevden alması, parti içindeki antisemitizm tartışmasını yeniden alevlendirdi. Starmer, muhalefet gölge kabinesinde Eğitim Sözcülüğü görevini verdiği Long-Bailey’i sosyal medyada “Yahudi düşmanı bir komplo teorisinin linkini hem paylaşması hem de desteklemesi” nedeniyle görevden aldı. Söz konusu olan açıklamada, oyuncu Maxine Peake, ileri sürdüğü komplo teorisi ile ‘Amerikan polisinin, George Floyd vakasında gözaltına alma sırasında diziyle insanların ensesine bastırma taktiğini İsrail İstihbarat Servisi tarafından verilen eğitimlerden öğrendiğini’ söylüyordu. Long-Bailey ise bu röportajın linkini “Maxine Peake tam bir cevher” yorumuyla tweet’lemişti. Maxine Peake’in röportajının linkini paylaşan Rebecca Long-Bailey’ye, İngiltere’deki çeşitli Yahudi sivil toplum kuruluşlarından eleştiriler gelmiş ve tweet’ini silip özür dilemesi istenmişti. Bailey ise bu talepleri “yazının bütün içeriğine katılmadığını” şeklinde yanıtlamış ve tweet’ini silmemişti. Bailey’nin paylaşımının ardından üç saat içinde Starmer tarafından görevinden alınması ise İşçi Partisinde ezber bozan ve parti içinde bile Corbyn’in mirasçısı kimi çevrelerce eleştirilen bir tepki yarattı. Starmer’in tereddütsüz ve titiz hareketi ise partinin antisemit geçmişi düşünüldüğünde antisemit bir komplo teorisine karşı zamanında alınmış bir önlemdi.

İngiltere’deki bu gelişmeleri ilgi ile takip ederken, ülkemde her geçen gün tuhaf antisemit açıklamalarını duyabildiğimiz kimi medyayı, siyasileri ve bu açıklamalara inanan kitleleri düşündüm. Ülkemizde ne yazık ki, antisemitizm bugüne kadar hiçbir siyasi partinin gündemi olabilmeyi başarabilmiş bir konu değil. Nitekim geçtiğimiz hafta 86. yıldönümünde 1934’te Trakya’da yaşananlar için ne bir kınama ne de bir açıklama medyaya yansımadı. Bunun yerine tuhaf antisemit komplo teorileri gündemden eksik olmutor. Geçtiğimiz hafta Birgün Gazetesi’nden öğrendiğimiz haberde, kendilerine yöneltilen eleştirilere Türkiye Wushu Federasyonu şu sözlerle cevap vermekteydi: “Amaçları meşru seçilmiş iktidarları gayrimeşru yöntemlerle, darbelerle devirip, kendi menfaat imparatorluklarını Dünya Siyonizm’iyle işbirliği yaparak kurmaktır.” Komplo teorilerinin hakikatin yerini aldığı, antisemitizmin suç olmaktan çıktığı ve prim yaptığı bir toplumda benzer açıklamalar normal görülmeye başlamışsa tehlike çanları aydınlığa inanan herkes için çalmaktadır.

↔↔↔

Salgın günlerinde yapılan online sohbetlere Şalom Gazete ve Şalom Dergi yazarları da aktif katılım sağlayarak toplum genelinde hem Şalom’un daha iyi tanınmasına hem de aydınlanmasına misyonları gereği katkıda bulundu. Bu bağlamda ilk günlerden itibaren verdiği konserlerle hepimize moral aşılayan Renan Koen, Suzan Nana Tarablus, Metin Delevi, İzel Rozental, Cako Taragano, Metin Bonfil, Dalya Maya ve İvo Molinas aklımda yer eden değerli sohbetlerdi. Geçtiğimiz pazar günü ben de Rav Mendy ile ‘Nerede Hata Yapıyoruz?’ başlığıyla bir sohbet gerçekleştirdim. Bu sohbet öncesinde görüştüğüm birçok dostum farklı kurumlarla geçmişte yaşadıkları sorunları da aktardılar. Şalom’un görevlerinden biri de toplumun sesi olarak kurumlarımız ile kardeşlerimiz arasında köprü olup adeta bir ‘Beyaz Masa’ misali sorunları gündeme taşıyıp, gerekli mercilere aktarıp, çözüm bulunması için çaba sarf etmektir. Dileğim, toplumdan farklı bir nedenle uzaklaştığını hisseden her kardeşimizin de Şalom aracılığı ile sesini duyurması ve değer yaratabilmesidir. Beraber çıtayı yükseltmeye katkıda bulunacağımız aydınlık günlere...

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün