Darwin’in evrim teorisi, evrendeki tüm canlı varlıkların bencil olduklarını ve sadece kendi yaşamları için mücadele ettiklerini öngörür. Yaklaşık 150 yıldır bilimsel bir tez gibi sunulmaya çalışılan bu görüş aslında doğanın kendisi ile çelişir. Zayıf t
Bencilliğin zıt anlamı olan ‘fedakârlık’ her canlıda var olan doğal bir dürtüdür. En belirgin örneklerini dişi hayvanların gebelik ve annelik dönemlerinde görürüz. Sık sık bu konuda yazılmış olan gerçek olayların hikâyelerine rastlarız. İnsanlıkta ise, akıl ve düşünce gücünün derin etkisi ile fedakârlık, yardımseverlik ve insan sevgileri doruğa çıkmış, insanlara hizmet edebilmek için kendi hayatlarını bile hiçe saymış, nice değerli insan örneklerini görürüz. Bu örnek insanlardan biri de hiç şüphesiz İzmir Musevi Cemaati Başkanı Jak Kaya’dır!
İzmir bugünlerde şok bir üzüntünün ardından buruk bir sevinç yaşıyor. Rahatsızlığına rağmen cemaatin sorunları ile ilgilenirken başlayan sancıları üzerine ‘kalın bağırsak yırtılması’ teşhisi koyulan başkanımız, 2 Temmuz Cuma akşamı Ege Üniversitesi Hastanesi’nde acilen ameliyata alındı. Hayati tehlikesi yüksek, zor ve uzun süren ameliyatı başarı ile sonuçlandı.
Haber, hafta sonu boyunca İzmir’de dalga dalga yayıldı. Olayı öğrenen herkes, büyük bir olgunluk göstererek hastayı ve ailesini rahatsız etmeden yakınlarından bilgi edinmeye çalıştı. Alınan en küçük bilgi, kendiliğinden oluşan inanılmaz bir kardeşlik zinciri ile bütün topluma ulaştı. Küçükten büyüğe herkes başkanları için Tanrı’dan şifalar diledi. Yoğun bakımdan çıkarıldığında, ameliyatın başarılı geçtiği ve tüm sonuçların olumlu olduğu haberi toplumda büyük bir sevinç dalgası yarattı. Ama bu güzel haber bile birçoğumuzda onun rahatsızlanmış olmasının verdiği üzüntüyü yeterince örtemedi. Hissedebildiğimiz ancak buruk bir sevinçti! Ameliyatından iki hafta sonra 16 Temmuz Cuma günü hastaneden taburcu edildi. Bir ay kadar sürmesi beklenen nekahat dönemini evinde geçirecek.
Jak Kaya, her birlikte oluşumda farklı bir yönünü daha keşfettiğim, her meziyetine ayrı ayrı hayranlık duyduğum, yüreği insan sevgisi dolu, rahatsızlığını bile önemsemeden topluma hizmeti ön planda tutan, insanların görüşlerine değer veren, girişimci, demokrat, dürüst, çalışkan, iyiliksever ve her yönü ile örnek alınacak olağanüstü bir lider... Kendisine minnet ve şükran borçluyuz. Bir an evvel iyileşerek tekrar aramıza dönmesi en büyük dileğimiz. Eski tempoda çalışmak için olmasa bile, kendini yormadan, kritik konularda deneyim ve görüşleri ile yönetime yön vermesine ihtiyacımız var.
İzmir Musevi Cemaati yönetiminin önümüzdeki günlerde işi zor! Yönetim, cemaatin son dönemdeki farklı problemleri nedeni ile zaten sancılı bir dönem geçirmekteydi. Başkanın bu rahatsızlığından sonra, uzun yıllardır yönetim kurulunda görev yapan Başkan Yardımcısı Avram Abuaf’ın, en azından Kasım-Aralık aylarında yapılması beklenen olağan seçimlere kadar dümene geçmesi gerekmekte... Deneyimleri, cemaat sorunlarına hâkimiyeti ve başta Jak Kaya olmak üzere yönetim kurulu üyelerinin yakın desteği ile Avram Abuaf’ın bu görevi başarı ile sürdüreceğine ve yönetimde boşluk yaratmayacağına inanıyorum.
Türkiye Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman, başkanın sağlık durumunu yakından takip ediyor ve İzmir Cemaatine yakın duruyor. İhtiyaç halinde her türlü desteği sağlayacağından hiç şüphemiz yok.
Bşk. Yrd. Avram Abuaf ve yönetim kurulunun, bu beklenmedik gelişmenin nispeten daha sakin olan yaz aylarına denk gelmesini iyi değerlendirerek, sorunlu konular üzerindeki denetimlerini çok daha çabuk kurmaları bekleniyor. Yönetimin gündeminde bayram hazırlıkları, uzun zamandır gündemi işgal eden sorunlara çözüm üretilmesi ve günlük çalışmaların aksamadan sürdürülmesinin yanı sıra en önemli ve sancılı gündem maddesinin yıl sonuna doğru yapılması gereken yeni yönetim kurulu seçimhazırlıkları olduğu görülmekte.
Kaya’nın başkanlığa ilk seçildiği 2004 genel kurulunda alınan ve geçen Nisan ayında ikinci kere onaylanan karar gereğince, İzmir’de artık seçimler özgürce adaylıklarını koyanlar arasından ‘aday seçme’ yönteminden vazgeçilerek ‘tulum liste’ usulü yapılacak. Ancak cemaatin yapısında bu usulün uygulanabilmesi için gerekli olan, seçimi ve adayları denetleyecek ‘seçim kurulu’ veya ‘aday saptama komitesi’ gibi üst denetim mekanizmaları mevcut değil. Bu eksiğe, aday azlığı nedeni ile ikinci bir liste oluşmaması ve tek liste ile seçime gitme zorunluluğu eklenince, cemaatin bütün kaderi bir başkan adayına kilitlenmekte.
Jak Kaya, bu geçiş dönemini, kişiliğinden kaynaklanan büyük bir beceri ile dengelemeyi başardı. Ancak Aralık 2010 seçimlerinde İzmir Cemaati’nin, yeni sistemin istem dışı sonuçları ile yüzleşmek durumunda kalacağı görülüyor. Başkan adayı, bir seçim veya denetim mekanizması olmaması ve karşısına gerçek anlamda rekabet edebileceği, aynı zamanda topluma ‘seçme’ imkânı verebilen ikinci bir liste çıkmaması üzerine, sistemin kendisine yüklemekte olduğu “One Man Show” rolünün ağır ve gereksiz sorumluluğunu fark edecek. Yönetim Kurulu üyeleri, ‘aday saptama komitesi’ veya ‘seçim kurulu’ gibi demokratik kurumlardan destek bile alamadan, yalnızca bir başkan adayı kararı ile göreve getirilmiş olmanın ‘güçsüz’lüğünü fark edecekler. Seçmenler ise geçen seçimde de yaşadıkları gibi, istem dışı da olsa hermetik olarak kapanmış olan sistem gereği, ‘seçilme’ haklarını kendi kararları ile bir başkan adayına delege ettiklerini, ‘seçme’ haklarının ise ikinci bir liste çıkmadığı için şeklen var olmasına rağmen aslen yok olduğunu bir kez daha fark edecekler.
Çok da önemli değil! Biz İzmirliyiz... Bizlerin yaptıklarına öyle kolay kolay akıl sır ermez! Biz pire için yorgan yakarız! Midyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak, bize koymaz! Kendimiz söker, kendi söktüğümüzü yine kendimiz dikeriz... Dedim ya, biz İzmirliyiz! En zor zamanlarda tek bir yumruk oluverir, her zorluğu yeneriz!
Dilerim Tanrı bizlere, artı ve eksileri ile her şeyi harmanlayıp BİR’lik yaratan nice Jak Kaya’lar, Jak Kaya başkanımıza da tüm iyi dileklerinin gerçekleşeceği, sağlıklı ve uzun bir ömür nasip eder!..
Geçmiş olsun Jak Abi! Seni çok özledik…