Yahudilikte akımlar yazımızın üçüncü ve son bölümünde Reconstructionism, Reformcu Yahudilik, Saduçiler, Samiriler ve Conservative Yahudilik akımlarının tarihsel sürecini ve etkilerini inceleyeceğiz.
RECONSTRUCTIONISM
(YENİDEN YAPILANDIRMA)
ABD’de ortaya çıkan Mordechai Kaplan’ın önderliğini yaptığı 20. yüzyılın ikinci yarısında gelişen ve doğalcı bir teoloji, kendi dinsel geçerliliği olan bir kültür olarak Yahudiliği uzlaştıran akım bireysel Tanrı ve İsrail halkının seçilmiş ligini terk eder ve Yahudiliği bir uygarlık olarak görür.
Mordechai Kaplan, Yahudiliğin, modern zamanların ve çağdaş Yahudiliğin koşullarını ve ihtiyaçlarını karşılamadığını ve Reform, Conservative ve Ortodoks Yahudiliğin sorununa yeterli bir çözüm getirmediği bilincinde olarak, Yahudiliğin yeniden yapılandırılması için bir program formülü üzerinde çalışmaya başladı. Kaplan’a göre, modern Yahudiler öbür dünyada manevi kurtuluşa inanmıyorlardı. Onun için Yahudilik bu dünyada kurtuluşu amaçlamalıdır.
Reconstructionism’e göre, Yahudilik gelişen bir dinsel medeniyettir. Tanrı kişide ve evrende bulunan ve insanoğlunun en yüce doyumu olan manevi kurtuluşu olanaklı kılan güçlerin örgütüdür. Tora hem İbrani Kutsal Kitap’ını hem Rabinik metinleri içerir. Tora’nın içerdiği emirler (mitsvot) aslında Yahudi halkının gelenekleri ve folklordur. Onun için her neslin değer yargılarına ve algılanmasına tabi olarak değişikliğe uğrayabilirler! İsrail ise hem toprak, hem de halktır ve Yahudiliğin bekası için elzemdir. New York’ta 1922’de Society for Advancement Of Judaism’in (SAS) kurulması ile Reconstructionism bir akım haline dönüştü. Burada geliştirilen ilkeler arasında; sinagogun bir Yahudilik merkezi olarak geliştirilmesi, Yahudiliğin kurumsal yaşamının geliştirilmesi, Erets Yisrael’in tekrar kurulması gibi ilkeler vardı. Günümüzde Reconstructionist Rabbinical College (1967) Pennsylvania’da bu akımın merkezi olarak bulunuyor.
ABD’deki en küçük Yahudilik akımlarından olmakla beraber, sinagog merkezi (havurot), ‘Bat Mitsva’ töreni gibi Kaplan’ın geliştirdiği birçok kavram; ABD Yahudi’sinin yaşamında standartlar yarattı.
REFORMCU YAHUDİLİK
19. yüzyıl Almanya’sında ortaya çıkan ve Yahudi geleneğini modern yaşama uyarlamaya çalışan bir hareket. İngiltere’de ise terim, hareketin daha radikal liberal koluna karşıt olmak üzere, daha geleneksel koludur. Bu yenilikçi akım; Fransız Devrimi’nin eşitlik ilkesi doğrultusunda Fransa’daki Yahudilere, diğer Yahudi yurttaşlara da düşüncelerin Almanya’ya taşınması sayesinde bu ülkede filizlendi. Yahudi filozof Moses Mendelsohn (1792-1886), Yahudilerin Alman yaşamına daha iyi uyabilmelerini sağlayacak bir kültür donanımına sahiplenmeleri için çaba sarf etti. Reformun öncülüğünü İsrael Jacobson (1768-1828) yaptı. Kurduğu okulda org müziğinin çalındığı, şarkıların Almanca söylendiği, duaların Almanca yapıldığı bir ibadethane açıldı. Bu akım daha sonra ABD’de de yayıldı. Bu konuda ılımlılar ve radikaller karşı karşıya geldiler. Radikaller 1855’te yayınladıkları ‘Pittsburg Bildirisi’nde İsrail’in bir ulus değil, bir dinsel cemaat olduğunu ve Filistin’e dönme eğilimini taşımadığını belirttiler. Ayrıca 1868’den sonra kalabalık bir Yahudi cemaatine sahip Macaristan’da ‘Neoloji’ adlı bir Reformcu Yahudilik akımı da oluştu ve cemaat bölündü.
ABD’deki Reformist Yahudileri Ortodoks Yahudilerden ayıran bazı hususlar ise şunlardır: Ortodokslarda dinsel ibadet İbranice olarak yürütülür. Reformistlerde İngilizce tercümeler yer alır. İbadet esnasında org çalınabilir ve kadınlar erkeklerle yan yana oturabilir. Reformistler bu şekilde kadın-erkek eşitliğini geliştirdiklerine inanırlar. Yahudi bayramlarını ve Şabat’ı da modernleştirdiler. Modern hayatta sinagoga yürüyerek gitme anlamsızlaştı; Ortadoksların yas tutma merasimi de anlamsız görüldü. Aguna (eşi kaybolan kadın) durumunda tekrar evlenmek serbest oldu. Reformistlere göre, Maşiyah (Mesih) Çağı, insanlar ancak iyi ve dürüst olacakları zaman gelecektir. Ölülerin tekrar dirileceği, cennette mükâfatlandırma ve cehennem de cezalandırma olduğu da Reformcularca reddedildi. Amerika’daki Reformcu Yahudilerin bu tür kararlar alması, Brunswick’te 1844’teki ilk Rabinik Konferans ile başlamış, 1850’de Albany, 1869’da Philadelphia konferansları ile devam etti. En önemlisi 1937’deki Columbus Programı’dır.
Günümüzde Reform Yahudiliği
a) Tora okumaya çağırılma: Reform Hareketi, Tora okumaya çağırılan kişilerin bekleme süresi göze alınarak ‘aliyot’ (Tora’ya davet) sistemini tamamen değiştirdi.
b) Eski dini uygulamalarla ilgili: 1979’da Central Conference of American Rabbis şöyle bir responsa yayınladı: “1500’lü yıllarda Yosef Caro’nun yazdığı Yahudi Şeriatı kuralları kodeksi olan ‘Şulhan Aruh’ta birçok yasa kabul ve reddedildiğine ve sonradan kabul edildiğine göre Reform Yahudilerini de bu şekilde davranmaktan alıkoyan bir şey yoktur.”
c) Babası Yahudi olan çocukların da Yahudi olarak kabulü: Dünyada giderek çeşitli nedenlerle azalan Yahudi nüfusunun ıslahı açısından da,1983’te ‘Central Conference Of American Rabbis’ annesi ve/ veya babası Yahudi olan çocuğun Yahudi kabul edilmesi gerektiği bildirisini yayınladı; ancak çocuk Yahudi olarak yetiştirilmeliydi.
d) Karışık evliliklerin icra edilmesi: Reformist din adamlarının daha liberal eğilimli olanları, Yahudi olmayan bir kişinin, bir Yahudi ile evlenmesi için Yahudiliğe geçmesini şart koşmamaktadırlar, fakat 1909’daki Central Conference of American Rabbis deklarasyonunda dahi bu çeşit evlilikleri kılmak yasaklanmıştı.
e) Yahudi dinine girme: Ortodoks ve Conservative Yahudilerin Yahudi dinine girecek erkeklerin sünnet olmasını, kadınların da Mikve’ye (ritüel banyo) girmesini şart koşmasına karşın; Reform Yahudiliği bu tip törenleri şart koşmamakta fakat tavsiye etmektedir.
f) Şabat ile ilgili: Reformistler Tora’ya göre (Çıkış, 35; 3) Şabat’ta geç vakit Şabat mumları yakarak ateş yakma ihlali, elektrikli aletler kullanmak gibi Rabanut’un oluşturduğu yasaklarla bağlanmadıklarını belirtirler.
g) Kadınlar ile ilgili: Talmud’da (Menahot, 43, b) belirtilen ve bir erkeğin her gün söylemesi gereken berahalar arasında bulunan: “Kutsalsın Sen (Tanrım) çünkü bir kadın olarak beni yaratmadın” berahasını, Conservative (Tutucu) ve Reform Yahudileri (burada amaç kadınlardan daha fazla mitsvayı bir erkeğin yapabilmesinin mutluluğunu dile getirmek olmakla beraber) dua kitabından çıkarttılar. Bazı Reformist sinagoglarda kadınlar bazen tallet (dua şalı) giymekte. Kadınlar minyana (10 kişilik erkek grubu) dâhil edilebilmekte, haham ve hazan olarak da görev yapabilmekte ve Teva’ya (dua kürsüsüne) çağırabilmekteler.
h) Kaşerut kuralları: Reform Yahudiliğinin ilk yıllarında kaşeruta karşı olumsuz bir tavır alınmıştı. İki ünlü Amerikalı Reform Yahudiliği önderi Rabbi David Einhorn (1809-1879) ve Kaufmann Kohler (1843-1926), Bet Amikdaş’ın yıkılmasından sonra ona bağlı olarak bu çeşit kuralların da geçerliliğini yitirdiğini savunmuşlardır. 1885’teki Pittsburgh Konferansı’nda Amerikalı Reform Rabileri kaşerut kaidelerini iptal ettiler. 1937’de yeni Reform Yahudiliği ilkeleri üreten Columbus Konferansı da bir değişiklik yapmamış ve Tora’nın ilkeleri ihlal edilmişti. Muhtemelen Holokost’un feci sonuçlarından sarsılarak kendilerine gelen en azından bazı Reformcular, kaşerutun Biblik yasalar çerçevesinde uygulanması gerektiğinde mutabık olup; domuz eti, kabuklu deniz ürünleri gibi yiyecekler yememekteler.
SADUÇİLER
İkinci Bet Amikdaş döneminin ikinci yarısının sonlarına doğru (MÖ 2. yüzyıldan MS 1. yüzyıla dek) Erets Yisrael’de etkinlikte bulunan siyasal bir grup. İbranice’deki Tsadikim ve Yunancadaki Sadukaoi kelimelerinin, Kral David zamanındaki Koen Agadol Zadok’la ilişkili olduğu söylenir. Saduçilerin siyasal muhalifleri Farisilerdi. Saduçilerin mazisinin, MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender’e kadar uzandığı söylense de, Haşmonaylar sülalesinden itibaren önemleri belirginleşti. İki siyasal fraksiyon arasındaki bölünme ve ulusal önderlikteki Saduçilerin zaferi John Hirkanus’un yönetiminde (MÖ 135-104) gerçekleşmiş ve bunlar, kraliçe Salome Aleksandra (MÖ 76-67) yönetimine dek üstünlüklerini korumuşlardı.
Saduçiler genellikle aristokrat çevrenin mensuplarıydı ve Erets Yisrael’de halkın devlet işleri ile ilgilenirler, en yüksek manevi düzeyi temsil eden Yüksek Kahinlik kurumuna iştirak eder ve dini yargı organlarına katılırlardı. Saduçiler, Farisilerin aksine ruhun ölümsüzlüğüne, ölülerin dirilişine, melek ve şeytan gibi ruhani varlıklara inanmazlardı. Yazılı Yasa’yı kabul ederler fakat Rabinik geleneğin temelini oluşturan Sözlü Yasa’yı tanımazlardı. Daha doğrusu Saduçiler, Farisilerin tanıdığı Sözlü Yasa’nın kapsamına karşı çıkıyorlar ve kendi yönergelerini (gezorot) yayınlıyorlardı. Tarihçi Jozefus Flavius, Saduçilerin Farisilere göre sevilmediğini ve aristokrasiye mensup olmaları nedeniyle halkla kaynaşmadıklarını, bilakis Romalı yöneticilere fazla yakın göründüklerini belirtir. Bet Amikdaş’ın yıkılmasını müteakiben, bu kurumun ritüeline bağlı olmaları nedeniyle, meydanı tamamen eski muhalifleri olan Farisilere bıraktılar.
SAMİRİLER
MÖ 722’den sonra Asurlu fatihler tarafından kuzeydeki Yisrael krallığında kalan İsrail halkı ile karıştırılan ve başka halklardan oluşan insanların soyundan gelenler. Yörenin başkenti Samiriye idi. Samiriler Tora’yı kabul ederler fakat Kutsal Kitap’a dâhil edilmiş diğer kitapları ve tüm Sözlü Yasa’yı tanımazlardı. Çeşitli Biblik uygulamalarla ilgili kendilerine has sözlü gelenekleri bulunmaktaydı. Talmud’un küçük fasıllarından ‘Kutim’, Samiriler ile Yahudiler arasındaki ilişkileri ele alır. Fasıl, Samirilerin genelde Yahudilere benzediğini vurgular. Samiriler Tora’sı, eski Finike alfabesinin tarzında yazılmıştır ve özellikle Gerizim Tepesi gibi Samirilerin itikadının merkezi olduğu yerler başta olmak üzere, Yahudi Tora’sında bulunmayan öğeler içerir. Samiri dini takvimi, Tora’daki yedi bayrama uyar fakat ek ayın saptanmasında kendi yöntemini kullanır.
Babil’den geri dönen sürgünler, Samirilerin Yahudi olduğunu iddia etmelerini kabul etmediler ve onların Bet Amiktaş’ın yeniden inşasına yardımcı olmalarına izin vermediler. Samirilerin Bet Amikdaş’ta sunular takdim etmesi ve Yahudiler ile evlenmesi de yasaklandı. Bunun üzerine Samiriler, Gerizim tepesinde kendi tapınaklarını inşa ettiler. Tapınakları ise, MÖ 128’de John Hirkanus ve 486’da da Bizans İmparatoru Justinyen tarafından yıkıldı. İslam yönetiminde iyi muamele gördüler. Fatımi, özellikle Eyyubi ve Memluklular döneminde zaman zaman Samiriler de kâtip, tabip ve bürokrasinin değişik dallarında memur olarak istihdam edildiler ve Yahudilerden görmediklerini Müslüman komşularından gördüler. Şehem başta olmak üzere, Tel Aviv yakınındaki Holon’dakiler olmak üzere 1990 sayımlarına göre 500 Samiri kalmıştı.
TUTUCU MUSEVİLİK
(CONSERVATİVE JUDAİSM)
20. yüzyılın başlarında ABD’de gelişen dinsel hareket; son zamanlarda İsrail, İngiltere ve başka yerlere yayıldı. Temkinli bir modernleşme hareketi olarak, geniş bir inanç ve uygulama olanı sağlar ve katı gelenekçiliği ve radikal reformları reddeder. Bu akım, Emansipasyon sonraki dönemde Breslau’daki Yahudi Teoloji Semineri (1854-1875) Başkanı Zaharias Frankel’in ‘pozitif- tarihi” okulu tarafından başlatıldı. ABD’de de ise bu felsefe,1886’da kurulan Yahudi Teoloji Semineri tarafından başlatılmış; 1913’te de Solomon Schechter’in geliştirdiği ‘United Synagogue’ ile zemine yayılmıştır. Bu akım ABD’ye göç etmiş Batı Avrupalı ve Ortodoks eğilimlerden soyutlanmakla beraber, Reform Yahudiliğine yabancı kalmayı yeğleyen Yahudilere cazip gelmiştir. Louis Filkenstein’ın semineri yönettiği zamanlarda (1840-1972) bu akım ABD’de çeşitli yan örgütleriyle daha da yayıldı. 1972-1985 döneminde kadınların 10 kişilik erkek ibadetçi yani ‘minyana’ katılmasının kabulü ve 1985’te ilk kadın din görevlisinin mezun edilmesi, akımda bir zayıflama yarattı.1985’te 830 cemaati ve 1250.000 üyesi bulunan ‘Conservative’ Yahudilik, artık Ortodoks Yahudiliğinin eskisi gibi yadırganmaması ve Reform Yahudiliğinin geleneklere dönüş yapması nedeniyle netliğini yitirdi. Ortodoks Yahudilere göre Conservative Yahudilik, Reformculuktan daha da tehlikelidir. Zira bünyesinde tutucu kelimesini içerir ve hiç de böyle değildir zira Alaha’yı (Yahudi şeriatı) güne göre ayarlayan ‘conservative’ ideoloji şöyle özetlenebilir:
1- Yahudilik Biblik dönemlerden zamanımıza dek süregelen dinsel ve etnik bir ulusallık hamurudur.
2- İnsanların Tanrı ile ve kendi aralarındaki ilişki ve davranışları tarif eden mitsvaları (farzları) içerir.
3- Alaha (Şeriat yasaları) modern insanların ihtiyaçlarını tatmin edecek düzeyde esnektir.
4- Alaha’da çeşitli değişiklikler ve kanılar için kâfi yer bulunur.
5- Bilimsel, tarihsel Yahudilik araştırması bu durumu anlaşılır ve yaratıcı kılar. Bitti.
Kaynakça:
1- Yahudilik Ansiklopedisi, Cilt II, III, Yusuf Besalel, Gözlem Yayıncılık 2002
2- İslam Dünyasında Samiriler, Nuh Arslantaş, İz yayıncılık, 2010,S. 202,203