Aziz Yıldırım’ın yönetiminde birçok değişik profilde teknik adam geldi geçti 18 yılda Fenerbahçe’nin başına. Hepsinin sonu aynı oldu. Peki, hoca seçimindeki kriter neydi?
Otto Baric, Cemşir Muratoğlu, Joachim Löw, Rıdvan Dilmen, Zdenek Zeman, Turhan Sofuoğlu, Mustafa Denizli, Werner Lorant, Oğuz Çetin, Tamer Güney, Christoph Daum, Arthur Zico, Luis Aragones, Aykut Kocaman, Ersun Yanal, İsmail Kartal, Vitor Pereira.
Yukarıda saydığım isimler Aziz Yıldırım yönetiminde Fenerbahçe’de teknik direktör olarak görev almış isimler. Aralarında Joachim Löw gibi Fenerbahçe’den kovulduktan sonra Almanya Milli Takım Teknik Direktörlüğü’ne kadar yükselenler de var, Ersun Yanal gibi takımı rahat rahat şampiyon yapıp ayrılan da var. Arthur Zico gibi kulübü Avrupa’da tarihinin en büyük başarısına ulaştırıp kovulan da…
Rıdvan Dilmen, Oğuz Çetin, Aykut Kocaman gibi camiaya mal olup görev başına gelip adeta harcanan da var, Aragones gibi İspanya Milli Takımı ile Avrupa Şampiyonluğu yaşayıp hiçbir varlık gösteremeden giden de var…
Birçok değişik profil teknik adam geldi geçti bu 18 yılda Fenerbahçe’nin başına. Hepsinin sonu aynı oldu. Kriter neydi peki başarı mı? Kriter başarıysa Fenerbahçe’yi şampiyon yapan ilk Türk hoca Mustafa Denizli’ye haksızlık edilmemiş miydi? Kriter başarıysa takımı Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalin eşiğinden dönen Zico orta bir yol bulunup takımın başında tutulamaz mıydı? Peki eğer kriter başarıysa Fenerbahçe’yi hem de “son hafta şampiyonluk kaybetme travmaları” nın sıkça yaşandığı son yıllardan sonra tarihinin en rahat şampiyonluklarından birine, üstelik zevkli bir futbol oynatarak ulaştıran Ersun Yanal neden gönderilmişti?
Kriter camianın evlatlarına şans vermek miydi? “Biz artık Barcelona gibi kendi içimize dönüp bu şekilde bir felsefe yerleştireceğiz” mi demişti acaba yönetim? Hayır. Hiç sanmıyorum. Turhan Sofuoğlu, Rıdvan Dilmen, Oğuz Çetin, Aykut Kocaman; bu isimler 103 golle 1989 sezonunda şampiyon olan kadronun yıldızları. Hepsi görev aldı ama ömürleri uzun olmadı. Kimisi istifa etti, kimisi gönderildi. Ancak kriter camia evlatlarına şans vermek de değildi.
“Kriter bu isimlerin oynattığı futbol muydu?” diye sorsam Zeman gibi 4-3-3 diye diretip sezonu çöpe atanı da vardı, Daum gibi Manchester United deplasmanına tek ön libero, çift forvet çıkıp altı yiyeni de vardı. Zico gibi hücum futbolu oynatıp Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalden döneni de vardı. Aykut Kocaman gibi defansif futbolu tercih edip UEFA Avrupa Ligi finalinin eşiğinden döneni de…
Örneğin Barcelona’da hocalar değişse de oynanan futbol felsefesi hep aynı. Fenerbahçe’ye baktığımızda ise son 18 yılda neredeyse denenmemiş sistem kalmamış. Sahada denenmemiş bir diziliş formasyonu neredeyse kalmamış. Hadi bütün formasyonları denedin, birçok değişik profilden hocayla çalıştın. Bu kadar deneyim içerisinde hangi sistemin, hangi tip hocanın bu camiaya daha uygun olduğunu da mı bulamadın?
Şimdi sormak istiyorum. Resmen deneme tahtasına dönmüş bir takıma, üstelik maddi olarak Türkiye’nin en çok destek olan taraftarına sahip yani dolayısıyla rakiplerine nazaran maddi olanakları çok daha iyi bir kulübe hangi sistemin, hangi hocanın uygun olabileceğini bu kadar denemeden sonra bulmak bu kadar zor mu?
Bu kadar yıl içerisinde hem de hâlâ günümüze kadar desteklenen bir yönetim bu soruların cevaplarını bulmak için yeterince zaman geçirmedi mi?
Mesela Beşiktaş’a bakıyorum. Samet Aybaba geldi, Bilic geldi, Şenol Güneş geldi. Hepsinin oynattığı futbol aşağı yukarı aynı, formasyon aynı, ama Fenerbahçe’nin sadece bir yıl içerisinde denediği üç tane formasyon var. (4-4-2, 4-5-1, 3-5-2)
Beşiktaş son yıllarda sistem takımı oldu, ama Fenerbahçe ve Galatasaray maalesef bu konuda sınıfta kaldılar diyebilirim.
Aziz Başkan İsmail Kartal’ı göreve getirdiğinde “Bu forma zaten kendi kendine şampiyon olur” demişti. Keşke öyle olsaydı ama değilmiş. Türkiye Ligi’nin en isimli Van Persie’li, Nani’li kadrosunun başına getirilen Vitor Pereira da bu isimleri yönetecek donanımda değildi. Yine hoca üzerinde çok durulmayarak büyük bir hata yapıldı.
Fenerbahçe yönetimi artık futbola da bir Obradovic bulup tası tarağı her şeyi bu isme emanet etmeli ve basketbolda olduğu gibi bir sistem takımı haline gelmeli. Fenerbahçeli artık sahada ne yaptığını bilen, B-C hatta D planı olan bir sistem takımı istiyor. Bireysel yetenekle maç alan futbolcuların gözünün içine bakmak değil.