Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz, Burgazada Sinagogu Gabayı, Neve Şalom Sinagogu Yönetim Kurulu üyesi, Burgaz sevdalısı Meir Gaon için çalışma arkadaşları ve sevenleri duygularını paylaştı.
Değerli dostum yazı arkadaşım Meir Gaon için…
Şair yitirilir; yılgın sahipsiz, suskun sözcükler.
Hıçkıran ağlayan mısralar, öksüz, dilsiz ilhamlar...
Bir dost kaybedilir; sanki daha da eksilir eksiklikler.
Yok oluveren güven, anlam, idrak ve sevinçler,
İnsanın boğazına tıkanmış şaşkın, büyük kederler...
Ama işte şair bir dost öldüğünde; perişan dörtlüklerde uyaksız, uyumsuz, zavallı, yersiz ifadeler ve dizelendirilemeden yutulan;
...Hayır! Yutulamayan bir keder…
Moris Levi
***
Meir ağabeyim,
Her seferinde en güzel soruları soranların başındaydı ve o gülen gözleriyle “Aferin cevabı bildin” der ve sonra bildiklerimin ne olduğunu ondan öğrenirdim. Gerektiğinde bizlere sevgiyle tahammül edecek kadar zarif, çocuklarla arkadaş olacak kadar sevecen bir kalbi vardı… Özledim…
İshak İbrahimzadeh
***
Şairin ardından...
Pazar akşamı Büyükada Anadolu Kulübünde uluslararası ödüllere sahip besteci-müzisyen Fani Hodara’nın bir dinletisi vardı. Konsere başlarken geçtiğimiz günlerde kaybettiği ve onun için şiir yazmış olan Meir Gaon’dan bahsetti. Ve onun için bestelemiş olduğu parçayla resitale başladı. Müzik otoritesi değilim ancak belki de Meir için bestelendiğinden çalınan parçadan çok hoşlandım.
Yıllardır tanıdığım Meir için ilk satırları geçen haftaki Şalom’da herhalde Tilda Levi ve ben karaladık. Daha cenazesi bile gerçekleşmemişti. Meir’in bu kadar seveni olduğunu inanın ki cenaze töreninde anladım.
Meir yıllarca Burgaz Sinagogunda gabaylık görevini üstlendiğinden hem Koloni ile sinagog son yirmi yılda (en az) gül gibi geçinmiş hem de tüm Burgazlılar Meir’e başka türlü ısınmışlardı. Meir eski tip gabaylara da benzemezdi. Gençlik yıllarımda Şişli Sinagogundaki Niyego, Kapeluto ve Reyna üçlüsü kişilere mesafeli tutumlarıyla çok halktan bir davranış içinde olmamışlardı. Gerçi günümüzdeki diğer gabaylar için de toplumdan uzak olduklarını belirten bir ifade kullanmak istemiyorum. Müşteriler azalınca onların da ilgisi artmış olabilir. Ancak Meir’in ayrı bir özelliği vardı. Sinagoga gelen kim olursa olsun ona mutlaka bir yakınlık gösterirdi. Hal hatır sorardı. Aynı davranışı yönetim kurulu üyesi olduğu Neve Şalom Sinagogunda da duaya gelenlere gösterirdi.
Meir, her vesilede bir şiir yazmayı başarırdı ve onu okumak onun için bir zevkti. Fani Hodara’nın da belirttiği gibi Meir sadece bir şair değil aynı zamanda bir felsefe düşkünüydü. Engin dini bilgisiyle felsefi konuşmalarını cumartesi sabahları Neve Şalom Sinagoguna katılan yahidlerle sabah duasından sonra seuda’da paylaşır ve bundan haz alırdı.
Meir’i Saint Benoit’nın bahçesinde tanıdım. Hem yaşça hem sınıf olarak büyüğümdü. Onunla cemaatin değişik kademelerinde birlikte çalışarak daha yakından tanıma olanağı buldum. En yakın çalışmamız ise 1998-2000 yılları arasındaki Fakirleri Koruma Derneği’ndeki gerçekten zevkle birlikte çalıştığımız yönetim kurulu çalışmamızdır.
Meir ile tüm bu vesilelerimizde sabır dilediğim ve ona çok yakın olan eşi Şeli ile de tanışma, beraber olma ve teşriki mesaide bulunma olanağı buldum. Bu belki de Meir’i daha yakın tanımamı kolaylaştırdı ve çabuklaştırdı.
Felsefi derneklerde de önemli çalışmalar yapan Meir için hatırladığım kadar gazetede de bir pozitif ayrımcılık yapılarak hakkında yazılar yazılması için fikir birliğine varılıyor. Demek ki Meir yaşadığı çevrelerde gerçekten sevilen bir kardeşimiz; bir kişiydi.
Toprağın bol olsun, yolun aydınlık olsun Meir. Arkanda bıraktığın eşin Şeli, çocukların Esra ve İlker’e de sabır dilerim.
Silvyo Ovadya
***
Dostum Meir;
Sevgili Meir, ailece de görüştüğümüz kardeşten de öte bir sevgiyle birbirimize bağlı olduğumuz bir arkadaştı. Onun aramızdan ayrılışı ruhumdan bir parça kopmuşçasına bende derin bir üzüntü yarattı. O, çok dürüst, aşırı duygusal, duyarlı, bilgi, sanat, tarih, özellikle felsefi konulara âşık, erdemli bir insandı. Dini konular ve bu konuların gizini araştırmak, öğrenmek, öğrendiğini paylaşmak ve sohbetini etmekse onu fazlasıyla mutlu eden şeylerdi.
Kendisiyle yapmış olduğum sayısız sohbetlerde, genellikle öne çıkan ve üzerinde tartıştığımız önemli kavramlardan bir tanesi ‘Emet’ (Gerçek-Hakikat)ti. Meir, Emet’in evrenin temel taşı olduğunu ve bu sözcüğü oluşturan harflerden ilki olan ‘alef’in Tanrı’yı, kalan diğer ‘mem’ ve ‘tav’ harflerinin bileşimininse, cansızlığı simgelediğini vurgulardı. Bu anlamla da, ‘Alef’siz bir evrenin ve buna bağlı bir insanın, ölüden farkı olamayacağını savunurdu.
Meir kardeşim, bu felsefeyi yaşam tarzına dönüştürebilmiş ender insanlardan biriydi. O kadar ki o, Emet dünyasına adeta bir an evvel kavuşmak istercesine bizlere çok çabuk veda etti.
Onu çok arayacağım…
Baruh Dayan Aemet
David Sevi
***
Yaşamımızdan bir Meir Gaon geçti ve arkasında unutamayacağımız yapıtlar bıraktı
“Çocuk doğar, Çocuk yaşar, Çocuk koşar… zıplar, Çocuk sevecek, Çocuk gelecek, Minik yüreklerde doğan, Sevginin bitmezliğini, Ailesinde canlandıran, Güzelliğin gerçeği, Aşkın doruğu, Yuvanın çocuğu, Yaşamın geleceği…” Meir GAON (10.12.2015)
Cemaatimize yaptıkları ile Meir Gaon hepimizin kalbinde ve zihninde taht kurdu. Ama Suadiye Minix Anaokulu’nda ise özel bir yeri vardır. Kapının girişinde Atatürk büstü ile bayrağın yanında onun bu şiiri yer alır. Şiir ilk bana teslim edildiğinde çocuk, gerçek ve sevgi bu kadar yalın bir dille nasıl anlatılır diye düşündüm. Hepimizin biriciği, inci tanesi çocuk yerin hep okul olacak. Hep öğrenme isteğin, sabırla, inançla, bilimsellikle ve dürüstçe karşılanması için biz büyükler emek vereceğiz. Işıklar içinde ol sevgili Meir Gaon Kardeşimiz… Önce ailesine sonra herkese sabırlar diliyorum.
Okullar çocuklar için her zaman var olmalı. Eğitim, Gaon kardeşimizin de vurguladığı gibi yalnızca çocuğu değil aileyi, çevreyi de eğitir. Çocuğa okuduğumuz her öyküde, verilmek istenen ana fikrin, deyişlerin kafamıza da kazındığının ne kadar farkındayız? Gerçekte çocuğumuzla birlikte yaşamı yaşadığımızda ve ona yenilikleri gösterdiğimizde “Ben bunu yaparım” mesajı ile karşılaştığımızda, duyduğumuz gurur ve geleceğe hazırlanan çocuğa güvenimiz artar. Her yeniliği aileye sunduğunda her olumlu iş ve düşünce sevincimizi bir kat daha artırır ve bizleri daha verici olmaya iter. İşte insan, işte daha iyiye layık olan insanlık… Çocuğun özgün fikirleri gerçekte bizim yenilenmemizi sağlar. Teknolojinin hızına onunla birlikte ayak uydurmaya çalıştığımızı, her yeni buluş için sürekli yenilenmemiz gerektiğini hatırlatır. Çocuk, insanlığın evrim boyutunu şekillendirir. Bizler onun duygularının yoğunluğunda çare üretmeye çalışırken durup bir nefes almalıyız. Ne kadar doğru yaptıklarımız? Onun geleceğini biz mi şekillendirmeliyiz? Yoksa kendi içinde barındırdığı güce, özgürlük, anlayış verirsek kendi geleceğini kurması bizim bakış açımızdan daha verimli olamaz mı? Biz, çocuk yaptıklarımızın değerini görmez ve anlamaz, diye dövünürken oysa o çoktan köprüyü bile geçmiş olabilir. O sizle büyüdü ve sizi sürekli inceleme altında tuttu. Boynuzun kulağı geçme zamanı gelince onu kimse durdurmamalı…
Meir Gaon’un da şiirinde ifade ettiği gibi ‘Yaşamın Geleceği’ çocuk… Onun eğilip bükülmeden, ezilmeden büyümesi için çaba sarf edecek bizleriz…
Doli Levi