Geçen ay başlayan bu yazı dizimizde cinselliğin Tora’da ve Talmud rabileri tarafından nasıl ele alındığını ve kullanılan terimleri incelemiş, en son, bir erkeğin karısına karşı cinsel görevlerini hangi sıklıkla yerine getirmesi gerektiğinden söz etmiştik. Devam ediyoruz.
Bir kadının evlilik hakları, kocasının onu hangi sıklıkla ‘ziyaret’ edeceği ile kısıtlı değildir. Örneğin bir çiftin, kadının gebeliği sırasında ilişkide bulunup bulunmayacağı ile ilgili bir tartışma vardır ki, bu eylemin üremeye yönelik olmadığı aşikâr olduğuna göre, rabilerin bize hatırlatmaya çalıştığı şudur: Bir erkek evlilik haklarını alırken, karısına haz vermek zorundadır. Rava daha da ileri gider. Ona göre, bir koca, karısı her istediğinde bu ‘mitsva’yı yerine getirmelidir. Rabi Yeoşua da aynı fikirdedir ve şöyle der; “Karısının Tanrı korkusu duyan bir kadın olduğunu bilen ve onu ‘ziyaret’ etmeyen erkek, günahkârdır. Yola çıkmadan önce karısını ‘ziyaret’ etmek, bir erkeğin görevidir; çünkü Tora, Hava’ya ‘Arzun kocana karşı olacak’ der.” Bütün bunlardan ne öğreniyoruz? Bir kadın, kocası seyahate çıktığında onu özellikle özler ve ister.
Yahudilikte kadın da, erkek de, cinsellikten haz almalıdır
Yahudilerin yeterince ‘iyi’ seks yapmadığından endişe duyan rabiler, bu mitsva’nın kalitesinin, eylemin sonucunda doğan çocukların niteliklerini belirlediğini ileri sürer. Başka bir deyişle kadın ve erkeğin ilişkisi ne kadar tatminkârsa, çocuklar o kadar güzel ve yetenekli olur. Talmud’da önemli bir tartışma, bu konuyu ele alırken İma Shalom ile kocası R. Eliezer’in çocuklarının neden öylesine güzel olduğunu açıklamaya çalışır. Tartışma, kötü çocukların, kötü seksin ürünü olduğu fikriyle sonuçlanır.
Koruyucu melekler bu konuda dört noktaya parmak basar: “İnsanlar, ebeveynleri ‘masayı tersine çevirdiği’ için topal; ‘o yeri’ öptükleri için dilsiz; evlilik ilişkisi sırasında konuştukları için sağır; ve ‘o yere’ baktıkları için kör doğar.” Ancak Talmud bu ifadeyi hemen reddeder. Cinselliği olmayan melekler bu konuda ne bilebilir ki? Bir erkek, cinsellik alanında, karısının hoşuna giden her şeyi yapabilir. Tıpkı kaşer eti tuzlama, kavurma, ızgara, pişmiş ya da haşlanmış yiyebileceği gibi… Başka bir deyişle, evli bir çift, kaşer (yani üreme ve evlilik hakkını yerine getirme amaçlı) olması şartıyla dilediği her şeyi yapabilir. Dolayısıyla meleklerin sözünü ettiği ve yerdiği şeyler (‘o yere’ bakmak, hatta ‘o yeri’ öpmek) kadının onayı olduğu takdirde, yapılabilir. ‘Masayı tersine çevirmekte’ de bir sakınca yoktu. Bu, bazı yorumculara göre kadın üstte olması ve da erkeğin arkada olması anlamına gelebilirdi. Her ne ise, bir çift, dilediği takdirde bunları yapabilirdi.
Kadının istekli olması konusuna açıklık getirmek gerekirse, bilgelere göre kadın evet derse onayı var, hayır derse onayı yok demekti. Sessiz kalmak onaylamak anlamına gelmiyordu. Rami bar Hama, ‘ayakları acele etmek’ terimini (ilk yazımızdan hatırladınız mı), kadını ilişkiye zorlamak şeklinde yorumluyor ve bunun sonucunda çocukların kötü karakterli olacağını ileri sürüyordu. Zorlama seks konusunda da bir tartışma vardır. Bir erkek kendini seks yapmaya zorlayabilir mi? Rava bu soruya ‘hayır’ diye cevap verir çünkü ereksiyon, ancak istek varsa gerçekleşebilir.
Talmud’un bir bölümü dünyaya kötü çocukların gelmesine yol açan on tane sorunlu cinsel durumu sıralar;
1- Kadın, erkekten korkmaktadır,
2- Erkek, kadını zorlamıştır,
3- Biri, diğerinden nefret ediyordur,
4- İkisinden biri bir başka kişiyi düşünmüştür,
5- İkisinden biri boşanmak istiyordur,
6- Kavga etmektedirler,
7- Sarhoşturlar,
8- Rasgele cinsel ilişkide bulunmaktadırlar,
9- İkisinden biri uyumaktadır. Çoğu yorumcuya göre uyuyan kadındır ama Raşi, uyuyanın erkek olduğunu ileri sürer; çok yorgun olduğundan, performansı iyi değildir.
10- Onuncu durum kadının ‘arsız’ olmasıdır ancak Rabi Şmuel karşı çıkar ve şöyle der: “Kadın, kocasından cinsel görevini yerine getirmesini istediği takdirde, çocukları Moşe’nin neslinden bile iyi olacaktır.” Rabi, bu şaşırtıcı sonuca varmasını sağlayan iki Tora dizesini referans gösterir. Birincisinde Anamız Lea, Yaakov’dan kendisi ile beraber olmasını ister ve Yisahar doğar. Onun oğulları ‘anlayış sahibi erkeklerdi’ ve başka iyi nitelikleri de vardı. İkinci dizede, Moşe ‘anlayış ve bilgelik sahibi’ erkekler arar ama sadece bilge kişiler bulur. Rabi Şmuel’in vardığı sonuç şudur: Cüretkâr Lea’nın soyundan gelenler, Moşe’nin neslindekilerden daha üstündü.
Rabilerin hepsi kadının cüretkâr olması gerektiği konusunda mutabık olmasa da, kocasını ‘incelikle’ baştan çıkaranların övgüye layık olduğunu düşünürler. Ne yazık ki bunun tam olarak nasıl yapılacağını tarif etmeyip hayal gücümüze bırakırlar. Buna karşı Ortaçağ yorumcuları, bir kadının, kocasının aklını, sevgi dolu sözcükler ve güzel giysilerle alabileceğini belirtir. Tefsircilerden biri, kadının yatakta ‘edepsiz’ olabileceğini ileri sürer: “Bir kadının, kocası ile yakınlaştıklarında, ona karşı arzusu ne kadar fazla ise, çocukları aynı oranda büyük insanlar olacaktır.”
Bütün bu tartışmaların, öğrencilerin konuyu layığıyla anlaması için yeterli olmaması ihtimaline karşın, birbirinden hafifçe farklı iki metin, Rav’ın öğrencisi Kahana’nın, Rav’ın yatağının altında saklandığını anlatır. Kahana, öğretmeninin, karısıyla ilişki sırasında sohbet ettiğini ve gülüştüklerini duyunca, kendini tutamaz ve öylesine şehvetli olduğu için Rav’a sitayişte bulunur: “Sanki Rav bu yemeği hiç tatmadı” (başka bir deyişle, açlıktan ölürmüş gibi davranıyor). Rav hemen onu azarlar: “Dışarı çık Kahana. Bu yaptığın doğru değil!” Metinlerden biri, Kahana’nın kendini savunmasıyla son bulur: “Bu Tora’dır ve öğrenmem gerek.” Diğer metin ise Rav’ın bu şekilde davranmasının nedeninin, karısını tahrik etmek olduğunu belirtir. Bu öykünün ana fikri nedir acaba? Bir kere, Kahana çok fazla ileri gitmiştir, üstüne üstlük konuşma cüretinde bulunmamalıdır. Ayrıca, büyük bir rabinin, mitsva’yı nasıl yerine getirdiği, öğrencilerine örnek olmalıdır.
Peki ya kadının nasıl tahrik edilmesi gerektiği konusu? Rav Hisda kızlarına şunu öğütler: “Kocanız bir eline bir inci (meme) ve diğer elinde bir demirci ocağı (rahim) tutuyor. İnciyi ona sunmalısınız ama demirci ocağını, onlar (çoğul kullanımına dikkatinizi çekmek isterim) ıstırap çekmeye başlayıncaya kadar izin vermemeli ve ancak o zaman vermelisiniz.” Burada kastedilen basitçe şudur: Her ikisi de yeterince tahrik oluncaya kadar ilişkiye girilmemelidir.
Bilgeler bir erkeğin, karısına, Persler gibi davranmaması gerektiğini ve giysileri üzerinde iken ilişkiye girmemelerini öğretir. Başka bir deyişle, bir çift çıplak durumda aşk yapmalıdır. Rabi Huna’nın kararına göre bir koca, “Karım ve ben ancak giysilerimiz üzerimizde olduğu takdirde yatağa gireriz” derse, adam karısını boşamalı ve ona nafaka ödemelidir. Bir başka rabiye göre, gündüzleri evlilik ilişkisine girilmemelidir. Buna karşın Rava, ev karanlık olduğu takdirde ilişkiye girilebileceğini belirtir ve odayı, erkeklerin, pelerinlerini kullanarak karartmalarını önerir.
Bilgeler başka neyi yasaklar?
Genç bir erkek, kısa bir şekerleme yapmak için bile olsa, yatağa tefilin ile girmemelidir çünkü bir ihtimal karısı ile sevişebilir. Olur da kazaya uğrarlar, tefilin takarken ilişkiye girmişlerse, tefilin’i çıkarmadan önce ellerini yıkaması gerekir çünkü “elleri meşgul olmuştur” (Raşi’ye göre temiz olmayan yerlere dokunmuşlardır).
Şu yasak sadece rabileri ilgilendirmektedir. Tora’ya göre meni boşaltan erkek, günbatımında mikve’ye dalmalıdır. Bir kadınla beraber olup olmadığı önemli değildir. Mikve’ya dalıncaya kadar ruhani açıdan kirli sayılır. Talmud daha da ileri gider ve o kişinin, günbatımında mikve’ye dalıncaya dek Tora sözcükleri telaffuz etmemesi gerektiğini belirtir. Sebep? Rabiler ve öğrencilerinin çoğu evliydi, sıklıkla seks yapıyor ya da yapmak istiyorlardı. Gece aşk yaptıkları takdirde, ertesi gün Tora çalışmazlardı. Oysaki işleri buydu. Bu yüzden bir esnekliğe izin verilmiş ve erkeğin hemen yıkanmasına olanak tanınmıştır. Rabi Akiva bu kolaylığı, rabiler Tora öğrenimini ve üremeyi ihmal etmesin diye, pazaryerinde ders veren Ben Azzai’ye fısıldamıştır. Çok güzel de neden fısıldamıştır? Rabiler sürekli tavukların üzerine çıkan horozlar gibi karılarına gitmesin diye. Aşem izin verirse devam edeceğiz sevgili okurlar.
Roş Aşana hepimize tatlılık getirsin. Amen