“Reiki sadece bir şifa verme yöntemi değil, arkasında büyük bir yaşam felsefesi var”
Kişisel gelişim, Reiki konusunda bu alanın eğitmeni Sara Şimon ile söyleştik. Şimon, Reiki’nin temellerini, hayatını nasıl etki ettiğini ve başkalarına eğitim verecek düzeye gelene kadar geçirdiği süreçleri paylaştı.
Sara Şimon
Sevgili Sara, uzun süredir Reiki ile ilgileniyorsun. Seni biraz tanıyabilir miyiz?
5 Kasım 1966’da İstanbul'da doğdum. 24 ve 29 yaşlarında iki çocuk sahibiyim. 2009 yılından bu yana Reiki eğitmenliği yapıyorum. Sayısını bilemediğim kadar çok insanın bu öğretiyi almasına, sevmesine ve uygulamasına katkıda bulundum. Çeşitli kereler televizyon kanallarında konuk oldum, böylelikle oradan da binlerce kişiye ulaştım. Youtube kanallarında yayınlanan bu programları izlemenizi öneririm: ‘Barış TV, Meltem Satun ile Yaşama Dair - REİKİ NEDİR? Sarah Şimon’ diye aradığınızda bulabilirsiniz.
Kişisel gelişim, şifa, farkındalık vs dendiğinde ilk akla gelen Reiki oluyor. Neden?
Gerçekten de öyle. Reiki bilinen en eski alternatif ya da tamamlayıcı tedavi yöntemlerinden biri. Yaklaşık 120 yıllık bir aktif kullanım geçmişi var. Doğu felsefelerinin temelini oluşturan, ama esasen tüm insanlığın, hatta ekosistemin ortak değerlerini koruyan bir öğreti... Bu sebeple Reiki'yi her zaman enerji metotlarının babası gibi görmüşümdür. Reiki son yıllarda eskisinden daha çok kişi tarafından uygulanmaya başlandı. Giderek daha fazla insan, Reiki ile mümkün olan ‘çok yönlü gelişim zemininin’ farkına varıyor. Bu nedenle, hem Reiki’yi, hem de onun açtığı gelişim yolunu, bir bütün olarak tanıtmak benim için çok anlamlı. Bazı çevrelerce, farklı bir inanç, bir çeşit dinmiş gibi algılanıyor olsa da, bu düşünce tamamen yanlış. Herhangi bir dine ya da inanışa sahip olan herkes Reiki’yi kullanabilir.
Sizin hayatınıza nasıl girdi?
13 yıl önce, ailevi problemlerim ile başa çıkamadığım bir dönemde girdi Reiki hayatıma. Tam anlamıyla tutunacak bir dal arıyordum... O yıllarda eğitmenliğini yapacağım aklıma gelmezdi. Reiki bir şifa verme yöntemi gibi biliniyor olsa da, arkasında duran çok büyük bir yaşam felsefesi var. Doğru kullanıldığında tüm yaşamınızı dönüşüme uğratabilir. Keskin eğriler çizen yaşam çizgisi salınımınız yumuşamaya, geniş dalgalara dönüşmeye başlar. Bende de aynen böyle oldu. Elbette ki yaşam sınavlarım devam ediyor. İniş çıkışlar yaşıyorum zaman zaman… Sadece bunları yönetme biçimim değişti. Evrenin sırlarını çözdüğümü iddia etmiyorum, ama bilgelik yolunda epeyce yol kat ettiğimi söyleyebilirim. 2004 yılından başlayarak, eğitimlerimi sırasıyla aldım. Buna, sayısını bilemediğim kadar çok kitap ve çalışma atölyeleri eşlik etti. Yeterlilik seviyemi uygun bulmaya karar verdiğimden beri de seminerler vermeye başladım. Zaten hâlihazırda, aynı merkezde eğitmenlik ve tam zamanlı yöneticilik yapıyorum.
Gerçekten iyileşen var mı?
Reiki'yi bir mucize gibi görmem. O daha çok bir çatal-bıçak gibidir. Öğrenir ve kullanırsınız. Böylece ne elleriniz kirlenir, ne de ortalık... O bir tekniktir; bir yöntem, bir enstrümandır. En büyük yanılgı doğaüstü güçlerin gelip size bir şeyler yaptığını düşünmektir. Reiki, neredeyse elle tutulur, gözle görülür kadar reeldir. Bilim çevreleri tarafından da ciddiye alınıyor olması, bunun bir kanıtı... İyileşme çok fazla bileşeni olan bir pakettir. Çok boyutlu ve hiç bilediğimiz dinamikleri olan bir paket. Öncelikle evrenin tek bir yaratıcısı vardır ve hastalığı da şifayı da yaratan "O" dur, bu bir.
İkinci etken ise şifayı alan kişinin, bilinç düzeyi ve ilahi zamanlama olarak bütünüyle hazır olması gerekliliğidir. Bir diğer etken ise, şifacının temiz bir kanal olması. ‘İnanma’ faktörü önemli olmakla birlikte, zorunlu değil. İlginç bir biçimde, inançsızlarda da işe yarıyor. Bazı disiplinlerde, buna "ruhun derin hareketi" denir, şamanlar ise "havadaki ürperti" diyor. Varlığı inkâr edilemez bir güçten bahsediyoruz. Bu güç kaynağı, var olan tüm mahlûkat için eşit ve adildir. Evrensel kanunlar çerçevesinde uygulanan bütün şifa manipülasyonları işe yarar ve iyileştirir. Ancak, biz, her zaman tıbbın zorunluluğunu hatırlatır, bu ve benzeri yöntemleri, tamamlayıcı olarak görmelerini sağlık veririz. Doktor kontrolü şart.
Evrensel kanunlar ne demek? Nedir bu kanunlar?
Düzen Yasası, Benzeşim Yasası, Evrim Yasası, Enerji Yasası, Zıt Kutupluluk Yasası, Ritmik Salınım Yasası, Enerji Dengesi Yasası, Rezonans Yasası vs... Sorunuzun tam cevabı için bunların her birini uzun uzun açmak gerekir. Başka bir sohbette büyük bir keyifle açabiliriz.
Özel bir yetenek gerektiriyor mu? Uygulaması zor mu?
Hayır, yetenek gerektirmiyor. Ama bir adanmışlığın gerekliliğinden bahsedebiliriz. Reiki veya benzeri yöntemlerde, köklenmek isteyip, aynı anda bedeninize, ruhunuza, başkalarına veya doğaya zarar vermeyi unutmalısınız. Bakış açınızı güncellemeye, değişime ve cesaretle iç yolculuğa çıkmaya hazır olmalısınız.
Reiki’nin salt kullanımı kolay olsa da, onunla kişisel gelişim yolunda ilerlemek zordur. Yaptığınız çalışmalar sırasında, bilinçaltı içerikleriniz yüzeye çıkar ve bunları bilince getirme süreci sancılı olabilir. Her birimizin sahip olduğu, kendi kendini iyileştirme mekanizmaları var. Reiki bu beceriyi kullanmayı öğretir. En küçük şeyler için bile, kullanma ihtiyacında olduğunuz kimyasalları rafa kaldırabilirsiniz. Patolojik hastalıklar için bu geçerli değil tabi ki. Kısa, pratik ve yıldırmayan uygulamalar sonuca ulaşmak için yeterli.
Bir üstat olmak için nasıl bir sürece ihtiyacımız var? Zaman koşulu var mı?
Reiki öğretmenliği yaparken, birçok uygulayıcının - ister yeni başlamış olsun, ister masterlik seviyesine gelmiş olsun - bu süreçte edinmesi gereken temel kavrayıştan uzak olduğunu fark ettim. Zaman zaman ben de bu tuzaklara düşerim… Bir Reiki uygulayıcısı, insan psikolojisinin -özellikle kendisinin- derinliğini bilmeli, aynı zamanda, ezoterizmin temel esaslarını da öğrenmeli ve hayatındaki günlük olaylarda mutlaka kullanmalı.
Reiki uygulayan kişi, ilk aşamadan itibaren, yaşamda çok önemli yeri olan iki temel alanla yakından ilgilenmelidir. Bunlar, insan psikolojisi ile insanoğlunun dünya ve kainat ile nasıl bir ilişki içinde olduğunu aktaran ezoterizmin esaslarıdır. Psikoloji ve ezoterizmin esasları, varoluşumuzun temel koşullarını aydınlatırlar. Gerçek bir Reiki üstadı haline gelmek, yani bir anlamda hayatının da ustası olmak isteyenler için en iyi başlangıç, bu koşulları öğrenip bilmek benimsemek ve hayata entegre etmektir.
Reiki ikinci aşamada da, aynı içerikler daha büyük bir rol oynar. Bunun böyle olmasının nedeni, Reiki’de bu aşamanın enerji titreşimi ile uyumlu olmasındandır. En üst düzeyi ifade eden üstatlık aşamasında ise, ilgili konularda daha derin bir anlayışa ulaşma çabası zorunludur.
Tüm bu süreç en az bir yıllık bir zaman dilimine yayılmalıdır. Bu süreyi tamamlamış olsanız da, öğrenme süreci yaşam boyu devam eder. Tekamül sonsuzdur.
Başarısız olma ihtimalimiz var mı?
Reiki uygulayan kişi, evrensel yaşam enerjisine kanal olur. Kişi hangi ölçüde geçirgen olabiliyorsa, onun enerjiyi aktarma fonksiyonundaki nitelik o ölçüde iyidir. Bu nedenle Reiki’nin herhangi bir aşamasında olan uygulayıcı, mutlaka temel kuralları benimseyip, hayata geçirme konusunda başarı elde etmiş olmalıdır. Aksi halde, dümensiz bir gemi gibi, hedeflediği rotayı tutturamayacaktır.
Reiki yapan biri bütünüyle sorunlarından sıyrılabilir mi?
Psikoloji, ezoterizm ve Reiki. Bu üç alan hem iç içedir, hem de birbirlerinden etkilenip kişisel gelişim sürecini belirgin hale getirir. Bu nedenle, kişisel gelişim süreci türlü psikolojik süreçlere gebedir. Bu tür sorgulamalarla her zaman karşı karşıya kalırız. Bir Reiki’cinin, kusursuz olması, mükemmel bir hayat sürmesi beklenir. Bu, dipsiz bir kuyudur. Reiki de, hayatın içinde yer alan bir gelişim sürecidir ve sadece bu gelişim sürecine, bilinçli olarak Reiki ile başlanır. Bilgi bilince, ancak deneyimle sabitlenir.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Reiki veya başka herhangi bir şifa yöntemi için aynı şeyi söyleyebilirim. Asıl hedef arınmaktır. Dinlerin, onların mistik kollarının, paganlığın, çok tanrılı, tek tanrılı ve daha yüzlerce farklı inanışın temelinde aynı bilgi yatar. Bizi özümüzden uzaklaştıran kılıflarımızdan sıyrılmak, var olan iyi kötü her şeyin, adeta bir simülasyon, bir illüzyon ve sanal gerçeklik olduğunun bilincine varmak, tüm varoluşun tek bir sahibi olduğunun ve işleyişin mükemmel olduğunu idrak etmek. Yani teslimiyet... İşte o zaman, aslında bize sunulmuş bir armağan olan bu gezegende yaşıyor olmanın onurunu hissedebileceğiz. Tek işimiz sevmek olmalı... Ne ise, kim ise, ne yapmış olursa olsun sevmek. Sonuna kadar değil, yapabildiğiniz kadar... Kendinizi mahvetme pahasına değil, doğru mesafeler tutturarak. Dünyasal oyunlar oynamaya devam edebilirsiniz. Ama en derinde, her şeyi, herkesi sığdırabileceğiniz kocaman bir kalp barındırın. Deneyin başaracaksınız...