Arada bir karşılaştığımız aşırı soğukla birlikte son baharın son ayında olduğumuzu, kışın kapıyı çalmakta olduğunu yavaş yavaş fark eder olduk. Gerçekten de "Winter is coming!/Kış Geliyor"*
Bu ayın ilk günleri benim için hayli şaşırtıcı geçti, zira uzun yıllardır belki de ilk defa, sosyal medyada “Kasımda aşk başkadır, Sweet November” postlarının hakim olmadığı bir Kasım başlangıcı geçirdik. Peki, “Sweet November postları out da ne yapmak in?” diye soracak olursanız, doğru satırlardasınız, sizi aşağıya doğru alalım.
Tek tük Avrupa tatili yapanlar dışında, neredeyse herkes günlerini şehirde geçirmeye başladı. Benim tavsiyem, tatil ayarlama konusunda gevşememeniz ve kış kapıda olduğundan geç kalmadan yılbaşı ve kayak tatillerinizi ayarlamanız yönünde! Ama önümüzdeki aylar için planınız ne olursa olsun bu ay tatiller out, şehri yaşamak in!
Neyse ki şehri nasıl yaşamanız gerektiğiyle ilgili bu ay da dolu dolu bir rehberiniz var. Başlıyoruz :)
Tasarımcılar; takı tasarımı, ardından ayakkabı ve çanta derken şimdi de birbirinden güzel seramikler ile karşımızda! Hal böyle olunca hobi olarak seramik kurslarına gitmek de trendler arasındaki yerini aldı. Ortaköy Seramik Atölyesi adı en çok duyulanlardan. 16 yıldan uzun zamandır bu işi yapan Mara Gülerşen’in atölyesi ise en iyiler listesinde başı çekiyor. Benim bu konudaki tercihim, Sushi Moto’nun da tabaklarını yapan, ürünleri büyüleyen, Selim Kır’ın sahibi olduğu (1) One Handmade Ceramics. Tercihiniz ne olursa olsun bir seramik kursuna giderek ve acaba bunları Instagram üzerinden satabilir miyim diye düşünerek günü yakalayabilirsiniz!
Her zaman olduğu gibi bu ay da hafta sonu sabahları güzel bir kahvaltı ile güne başlıyoruz. Bebek’teki Private Reason bu sezonun gözdelerinden. Bana kalırsa öncelikle; hem fiyat, hem lezzet olarak –servis için iddialı konuşmuyorum– daha iyi olan, Cenk Debensason’un şefliğini yaptığı ve harika işler çıkardığı (2) Petra’nın kahvaltılarını denemenizde fayda var! Ekmekten peynire tüm ürünlerin kalitesini damağında hissedebileceğiniz özenle hazırlanmış kahvaltı, keyifli ortam ile birleşince neredeyse tadından yenmez hale geliyor. Lafın gelişi canım... Çok güzel yeniyor, merak etmeyin... Hal böyle olunca Petra da günden güne ün kazanıyor. Bu sabah, o kadar kalabalıktı ki oturamadık!!! Bu arada hem Private Reason hem de Petra köpek dostu mekânlar! Kışın sıcak alanda köpeğiniz yanı başınızda kahvaltı etmek istiyorsanız mutlaka göz önünde bulundurun! Öbür yandan, başka bir leziz kahvaltı alternatifi olan ve ne yazık ki pazar günleri kapalı olan Sanayi 313 de neredeyse tüm dergilerin öneri bölümlerinde yerini almış durumda!
Öğlen yemeklerine gelince, Alkent Hillside’da Daily News (yeniden) açıldı! Reklamları, tanıtımları oldukça iddialı gözüküyor. Bakalım Daily News, Mezzaluna’dan sonra birkaç defa el değiştiren ve genelde boş olan mekanın talihini döndürebilecek mi?
Öbür yandan (3) Dirty Hands (Akatlar) ve Sticky Fingers (Armutlu) çok yakın zamanlarda açılıp nam salarak, yemek yerken ellerinizi kirletmenin keyfini trendlere taşımış gibi gözüküyor! Duyduğum iyi yorumların yanı sıra, isimlerindeki cezbedicilikle de gidilecekler listemde yerlerini aldılar.
Hafta sonu akşamlarınızı, sinemaya giderek geçirmek iyi bir fikir gibi gözüküyor. İstinye Park popüler bir tercih olacaktır. Bu ay adını en çok duyduğumuz filmler (4) Ekşi Elmalar ve İkimizin Yerine. Türk filmlerinin revaçta olması haliyle insanın yüzünü güldürüyor. IMDB skoru 7.4 olan Ekşi Elmalar’a henüz gidemesem de, İkimizin Yerine’yi (IMBD skor: 6.2) çok sevdim! “Tam bir Türk filmi” demek yanlış bir yorum olmaz sanıyorum.
Ayrıca yapımcılığını Yoel Meranda ve Eytan İpeker’in üstlendiği, 69. Cannes Film Festivali’nde yarışan tek Türk Filmi olan ve Eleştirmenler Haftası bölümünün jürisi tarafından France 4 Visionary Award ödülünü alan (5) Albüm filmi de gösterimde! Acele ederseniz ve çok da in olmayan bir salonda film izlemeyi göze alırsanız, bu filmi sinemada izleyebilirsiniz.
Daha hareketli bir hafta sonu için ise; Deniz Marşan ve Başak Dizer’in birlikte birkaç gün önce açtığı; konsept store, bar ve restorandan oluşan Room + Rumours’a gidin derim. Ayrıca, Corridor’un sahipleri tarafından Gayrettepe’de Malt isimli bir viski bar açıldığını duydum. Denenebilir. Son olarak, Lal Dedeoğlu tarafından Küçük Bebek’te yeni açılan, sadece müdavimlere dağıtılan anahtarla girilebilen Daire 1’in de adını da bu dönem çok duyacağız gibi duruyor.
Salep ve sıcak şarap mevsimi henüz gelmese de evde dizi izlemek hafta içi akşamlarının favori aktivitesi! Herkes Narcos’u izlediyse, sıradaki popüler Netflix dizisine (6) Black Mirror’a geçelim! 21 Ekim’de altı bölümden oluşan 3. sezonu bir kerede yayınlandı ve Black Mirror bu ayın en çok konuşulan dizisi olmayı başardı. Totalde 13 bölümden oluşan bu diziyi – ya da belki stand alone demek daha doğru olur – istediğiniz bölümden başlayarak izleyebilirsiniz.
Ve son olarak uyarayım; distopik bir dizi olan Black Mirror, zaman zaman iç kapatıcı olabiliyor...
Kitap kurtlarına gelelim... Black Mirror’ı izlemeye karar verdiyseniz, 1948’de yazılmasına rağmen nedendir bilinmez bir anda popüler kitap reyonlarında yer alan 1984’ü okumaya kalkışmamanızı tavsiye ederim, zira ikisi bir araya geldi mi sizi depresyona sürükleyebilir!
Sabahattin Ali’nin (7) Kürk Mantolu Madonna eserinin Ay Yapım tarafından sinemaya uyarlanacağının duyurulması ve Aramızda Kalmasın programı sunucusu Funda Özkalyoncu’nun kitabı şarkıcı Madonna’nın hayatı sanması ile beraber; bu eser de 40’lı yıllarda yayınlanmasına karşın bu ay en popüler kitaplar raflarında yerini aldı. Güzel, akıcı, çabuk okunan bir kitaptır; henüz okumadıysanız neden olmasın.
Bu ay çıkan bir şeyler istiyorsanız; Tommy Hilfiger’ın hikâyesini anlatan American Dreamer kitabına göz atabilirsiniz.
Konu modaya gelmişken... Havanın soğuması ile beraber, kürkler üzerimizdeki yerini almaya başlıyor. Belki de taklidi aslından çok daha güzel olan tek şey kürkler bu sene de moda. Bu kış sadece giyimde değil, ayakkabı ve çantalarda da kürkleri çok göreceğe benziyoruz.
Kabanlarda oversize modeller, (8) ekoseli kumaşlar oldukça in. Kısa tüvit pantolonları, bilekte botlar ile giyerseniz ya da triko kalem etekleri uzun kazaklarla kombinlerseniz kış sezonunun en trendi figürlerinden olabilirsiniz.
(9) Ponponlu bereler bu kış da kafalardaki yerlerini alacak ve tüvit pantolonların, ekoseli kabanların maskülenliğine biraz çocuksuluk katacak. Daha spor giyineceksiniz, üzerinde büyük yazılı mesajlar olan bluz ve elbiseleri tercih edebilirsiniz.
Sanıyorum “altın, gümüş, pırlanta, zümrüt, sedef, yakutla; kim mutlu olmuş dünyada?” mantalitesi ile yola çıkan trendsetterlar; 90’ların modası (10) ‘choker’lar tekrar öne çıkarıldı. İlla modaya uyacağım ve bu boyunu saran, tasma kurdelelerden takacağım derseniz uzun kolyelerle kombinlemenizi tavsiye ederim.
Pantone’nin açıkladığı 2016-2017 sonbahar- kış sezonunda en trendi renkler, mavi, sıcak boz kahverengi, hardal, haki ve zeytin yeşili olsa da; benim kataloğumda sezonun renkleri tüm tonlarıyla gri ve kahverengi!
Mekanlardan giyime, dizilerden kitaplara neredeyse ayın trendlerinin tümüne hakimsiniz sayılır! Son bir şey var... Ufak bir çocuk gördüğünüzde, onu kafalayıp, (11) snapchat’teki ceylan filtrenizi açıp, cırtlak sesle ufak bir video çekmeyi unutmayın!