iPad’in 2010 yılında piyasaya çıktığına inanabiliyor musunuz? Topu topu altı yıl önce. Bana sanki daha çok oldu gibi geliyor. O kadar alıştık ki bu ekranlara. İlk iPhone ise 2007 yılında icat edilmiş. Bizim ülkemize gelişi 2009. O da yedi senedir hayatımızda. Ama onsuz nasıl yaşamışız, ben bile bilemiyorum.
Bahar Anahmias
Bu senelerden önce çocukluğunu yaşamış bir nesil daha şanslı bana kalırsa. Hayatla daha iç içe, doya doya çocukluklarını yaşadılar. Koştular, oynadılar, kart oyunlarını gerçek kartlarla, resimleri gerçek boyalarla yaptılar, şarkıları da kendileri söylediler.
Pekiii, onlar şanslı peki ya sonraki nesil?
iPad veya iPhone’u çocuklara yasaklayabilir miyiz?
Yasaklayamayız.
Çünkü iPad ve iPhone bizim de elimizde.
Çünkü iPad ve iPhone çağın gereği.
Çünkü iPad ve iPhone eğlenceli.
Çünkü sosyallik desen orada, arkadaşlık desen orada.
O zaman biz de bu aletlerle insan gibi yaşamayı öğreneceğiz ve öğreteceğiz.
Bu teknolojik oyuncakların hepimizin zamanını çaldığını biliyoruz.
Elimize aldığımızda o sayfadan oraya, o uygulamadan ötekine derken, zamanın nasıl geçtiğini biz bile anlayamazken, kendimize hâkim olamazken çocuğumuza nasıl engel olacağız?
Bu aletlerde hem eğitim, hem eğlence hem de iletişim varken, çocuğumuzun hangisi ile meşgul olduğunu nereden bileceğiz?
Bu konuda çok okurum.
Bir de yaşadıklarım var tabii.
Hepsini paylaşmak istiyorum.
Öncelikli önerim, çocuklarımızın bu aletlerde en çok nerelerde vakit geçirdiğini öğrenmeniz. Stratejimizi buna göre uygulayalım. Oğlunuz sürekli FIFA oyunlarındaysa ya da Youtube’dan maç seyrediyorsa, onunla maça gitmek iyi bir fikir olabilir. Ya da parka, pikniğe gidip top oynamak.
Kızınız musically’de vakit geçiriyorsa, onunla bu zevkini paylaşıp, beraber video çekebilirsiniz. İlgilendiği, sevdiği şarkı ve şarkıcıları öğrenmeniz onunla büyüdüğü, genç gibi davranmaya çalıştığı bu dönemde ortak bir noktanız olabilir. Justin Bieber’ın son şarkısını beraberce söylemeniz onu sevindirecektir. Benimkini sevindirdi.
Arabada giderken oyalanmaları adına iPad ya da iPhone’u ellerine vermek iyi bir fikir olmayabilir. Onun yerine çevreyi seyretmelerini sağlamalısınız. Hayatı kaçırmalarına izin vermeyin derim. Çok uzun araba yolculukları bir istisna olabilir. Ama orada bile arabada oynanabilecek çok oyun var:
Harflerle kelime türetmek,
Arabaların rengini tahmin etmek,
Plakalardan kelime türetmek,
Bir hikâyeye başlamak, devamını hep beraber, sırayla getirmek,
Şarkı söylemek gibi.
Daha küçükler için iş daha kolay bence. Onlar için hayat keşfedilmesi gereken kocaman bir macera gibi. Ne olur, işin kolayına kaçıp, eline iPad’i vermeyelim.
Çocuğumuza iPad vermek yerine, minik kızımızla / oğlumuzla mutfakta / banyoda lavaboyu köpüklerle doldurup, oyuncaklarını yıkayalım, beraber yemek yapalım, sofrayı kuralım, top oynayalım, evcilik / arabacılık oynayalım, eski kutulardan şatolar, kukla tiyatroları yapalım, saksıya, bahçeye tohum dikelim, olmadı pamuk altında fasulye yetiştirelim, resim yapalım, hamurla bir dünya yaratalım sonra da onlarla oynayalım, odaları beraber toplayalım, çorapları eşleştirelim, müzelere, parklara, alışverişe markete gidelim, alışveriş merkezlerinde en çok zamanı kitapçılarda geçirelim, ona okuyalım, ilgi alanı olan kitapları beraber seçelim, Eminönü’ne gidelim, Kurukahveci Mehmet Efendi’den kahve alalım, o karmaşayı, hayatı görelim, hayvan barınağına gidelim, ormana gidelim, sahile inelim, yürüyüş yapalım, parka gidelim, tiyatroya, sinemaya gidelim, mutlaka onunla oyuna girelim, sonrasında oyunun kritiğini yapalım, Ikea’ya gidelim, oradaki jimnastik halkalarından alalım, oturma odamızın ortasına astıralım, altına minder koyalım, miniğimizi jimnastiğe çalıştıralım… Bu listeyi istediğiniz kadar uzatabilirim.
Hepsini yaptım mı, evet yaptım. iPad var mıydı hayatımızda? En başlarda yoktu ama sonradan oldu.
Daha büyük çocuklar için ise önerilerim şunlar:
Her gün bir saat teknoloji detoksu yapalım. Ailedeki herkes bir saatliğine telefon, iPad, laptop, Tv ne varsa elimizden bırakalım ve beraber zaman geçirelim. Bu zamanı sohbet ederek geçirmek en güzeli bence, günü gözden geçirmek, hayatımızda olan şeyleri anlatmak, ilginç olayları, öğrendiklerimizi, kızgınlıklarımızı…
Whatsapp gibi bazı sosyal platformları bilgisayardan kullanan çocukların buralarda daha az vakit geçirdiği görülmüş. Bu programları bilgisayardan kullanmalarını teşvik edelim. Neden olmasın? Akıllı telefonu olan çocuğumuzun illaki bir de bilgisayarı vardır. Denenebilir.
Güzel bir oyunun ya da ailece pikniğe gitmek, top oynamak, yürüyüşe gitmek gibi aktivitelerin her zaman bir iPad oyununu yendiğini ben gözlerimle gördüm. Bizim zamanımızın Monopoly’si hâlâ işe yarıyor. Benden söylemesi. Hem çocukların matematik becerileri gelişirken, hem de sohbet imkânı doğuran bir oyun. Pokemon da neymiş? Monopoly yoksa ailece İsim/Şehir, Nokta Birleştirmece, olmadı Pişti, Papaz Kaçtı, Okey bile oynayabilirsiniz. Merak etmeyin çocuğunuz kumarbaz olmaz.
Elimizde iPad olacağına kitap olmasına ne dersiniz? Siz de alın elinize bir kitap, hadi olmadı bir gazete okumaya başlayın derim. Kitap okumanın güzelliğini onlara aşılamaya çalışalım.
Ders konusuna gelince, ders çalışırken ya da ödev yaparken iPad veya iPhone mutlaka dışarıda bırakılmalı. iPad’den ders çalışıyorsa da bu farkındalığı sağlamak adına çocukla konuşulmalı ve anlaşmaya varılmalı derim.
Ben arada sırada telefonumda <Ayarlar<Pil<Kullanım’ın altında hangi uygulamayı ne kadar kullandığıma bakıyorum. Bir şeye / bir oyuna çok fazla zaman ayırmışsam hemen onu siliyorum. Bağımlılıktan kurtuluyorum. Size de tavsiye ederim. Büyümüş çocuğumuza da bu anlatılabilir ve telefonda geçirdiği zamanın ne kadar çok olduğunun farkına varması sağlanabilir. İşin sırrı farkındalık bence.
Bir de telefonu uzun süre elimize almamamızı sağlayan uygulamalar var. Forest bunlardan biri. “Stay focused, be present” diyor sloganında. Ne zaman kesintisiz bir iş yapmak isteseniz, uygulamada bir ağaç dikiyorsunuz. Bir süre sonra sanal da olsa bir ormanınız oluyor.
Son tavsiyem, iPad veya iPhone’u hiç bir zaman ödül olarak kullanmamak. “Dersini bitirirsen yarım saat iPad veya yemeğini ye sonra iPad” gibi. Onlar hayatımızı kolaylaştıran araçlar. Ödül olunca hep arzulanan bir nesne haline geliyor. Yasak da aynı şekilde. Yasaklarsak hep ulaşılması gereken bir yerde oluyorlar.
İşin sırrı çocuklarımıza emek vermek bence. Biz emek verdikçe onlar da bu emeğin karşılığı veriyorlar. Ellerine oyalayıcı bir alet tutuşturmak yerine onlarla iletişim halinde olup, emek vermeliyiz. Annelerimizin, babalarımızın bize verdiği gibi.
Farkındalığımızın artması dileğiyle…