Geçmiş yıllarda özellikle House Cafe’deki davetlerin arkasındaki yaratıcı isim olarak tanıdığımız Serra Meşulam Erol, artık bebekler ve çocuklar için yeni tatlar hazırlamanın peşinde… Serra ile mutfak tutkusu, çocuklara yönelik yemekler ve hayatının yeni serüveni üzerine keyifli bir sohbet yaptık.
Sevgili Serra, seni en son House Cafe’de görmüştük. Oradan sonra nasıl bir serüven başladı hayatında?
House Cafe’de mutfak koordinatörü olarak çalışıyordum. Tüm şubeler, oteller, workshoplar, davetler derken gerçekten çok yoğun bir tempomuz vardı. Bu iş yoğunluğunda hamile kaldım ve 2011 yılında, çalıştığım bir günün akşamında oğlumu erken dünyaya getirdim. Doğumdan sonra bir süre daha devam ettim fakat sonunda bir tercih yapmam gerektiğini anladım ve 2012 yılında House Cafe ile yollarımı ayırdım.
Yemek senin için ne zaman ve nasıl bir tutku oldu?
Yemek her zaman ilgimi çekerdi. Çocukluğumda arkadaşlarla evde yatıya kalındığında birlikte oynadığımız değişik malzemelerle yemek yapma oyunu vardı. Sonrasında, Adana’da yaşadıkları zamanlarda büyükbabamın İstanbul’a her geldiğinde beraberinde getirdiği bir çanta dolusu pazardan alınmış ‘daha taze ve daha lezzetli’ meyve ve sebzelerin verdiği heyecan...
Üniversitede turizm ve otel işletmeciliği bölümünde okurken stajımı büyük bir otelin insan kaynakları departmanında yapmıştım. Orada bulunduğum sürede bir görevim de, doğum günü olan personelin doğum günü pastasını mutfaktan alıp, kendisine teslim etmekti. Her mutfağa girdiğimde yemek yapan aşçıları gördüğümde büyülenirdim. Zaten o zaman aşçılık okumak istediğime karar verdim.
Çocuklu yaşam, mutfağa bakışını nasıl değiştirdi?
Çocuğum doğmadan önce yemek yapmaya daha idealist yaklaşıyordum. Bazı yemeklerin hazırlığına iki gün önceden başlar, birkaç aşamada pişirirdim. Oğlum doğduktan sonra daha pratik ve besleyici yemekler yapmak mutfakta önceliğim oldu. Aynı yemeğin içinde hem sebzesi, hem karbonhidratı, hem de proteini olmasına dikkat ettim.
Emimi hikâyesi nasıl başladı?
Oğlum Emir’e yaptığım yemekler hep dikkat çekerdi. Çocuklara oyun günleri yapardık; burada birkaç anne bir araya gelip çocukları yedirirken arkadaşlar hep sorardı; ne veriyorsun, nasıl yapıyorsun diye. Ben de önce kitap yazmaya karar verdim. Kitabın metinlerini bitirip de fotoğraflarını çekme aşamasına geldiğinde, bir gün Emir’in doktoru, “Niye bir kitap yapıyorsun? Asıl ihtiyaç gerçek yemekler” dedi. Bunun üzerine kitap projesini rafa kaldırdım ve tüm enerjimi bebeklere ve çocuklara yemekler üretebileceğim bir format üzerine yoğunlaştırdım.
Proje nasıl start aldı?
Öncelikle, daha önce depo olarak kullanılan bir dükkânı, belediye ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı standartlarına uygun bir imalathane mutfağına dönüştürdüm. Kendim gibi tüm annelerin de, çocuklarını organik ürünlerle beslediğini düşünerek, organik üretim sertifikası aldım ve kitabıma koyduğum reçete ve tariflerle üretime başladım.
Bebeklerin / çocukların da büyükler gibi gurme bir beslenmeye ihtiyacı var diyebilir miyiz?
Bir gün yaptığım sebze çorbasını afiyetle yiyen oğlunu gören arkadaşım bana sebze çorbasına kendisinden farklı olarak ne koyduğumu sordu. Ben de çorbayı lezzetlendirmek amacıyla içine maydanoz ve taze kekik koyduğumu söyledim. Bebek ve çocuklarımızın yemeklerini kesinlikle lezzetlendirmemiz gerek. Lezzetlendirmediğimiz yemekler, çoğu zaman tuzsuz da olduğu için, çocukların ağızlarında hep benzer tatlar bırakıyor ve ilgilerini çekmemeye başlıyor. Her gün yeni şeyler öğrenmeye aç çocuklarımıza yemek konusunda da aynı özeni gösterip farklı tatlar sunuyor olmamız gerekir.
Bebek/çocuk ek gıdasında önemli bir pazar var Türkiye’de. Geniş bir ürün yelpazesi bulmak mümkün. Seni bu yelpaze içinde farklı kılan nedir?
Aşçılık okumuş bir anne olarak, ürettiğim ürünlerin piyasada olan diğer ürünlerden çok farklı olduğunu söyleyebilirim. Öncelikle tüm ürünlerimiz ‘organik’ sertifikalıdır. Yani reçetelerimin içine giren tüm malzemeler de organik sertifikalı. Ayrıca üretimimin tüm aşamaları Tarım Bakanlığının atadığı organik sertifika kuruluşları tarafından denetlenmekte.
Ürünlerimiz tamamen mevsim sebze ve meyveleriyle yapılır. Daha da önemlisi ürünlerimizin içine hiçbir katkı maddesi konulmaz. Ürettiğimiz gıdalarda tuz ve şeker kullanılmaz.
Ürünlerimizin raf ömrü beş gündür. Son olarak da tüm ürünlerimiz değişik tatlarda ve çok lezzetlidir.