Ülkemizin en ileri gelen sanat kurumlarından İstanbul Modern’in Eğitim Müdürü Neslihan Varol ile yeni neslin sanatla olan ilişkisini konuştuk.
Çocukken, resim dersinde tek yaptığım eser; dağların eteklerinde oturmuş bacasında duman tüten bir ev, yanından geçen bir nehir ve bol bol ağaç ve kuş figürleri idi. Maalesef, resim dersi şimdiki gibi bir kültür dersi olmaktan çok kaynatılan bir ders olarak görülüyordu.
Oysa şimdi sanat dersi deyince çok geniş bir yelpazeye ait, bir sürü farklı malezemelerin kullanıldığı, farklı sanatçıların hayat hikayelerinin, takip ettikleri akımların anlatıldığı, yaratıcılığın sınırsızlaştığı bir deneyim yaşıyor çocuklar. Sanata yeni bakış açısını yeni nesil gençliğine ulaştırma konusunda muhteşem atılımlar yapan ülkemizin en ileri gelen sanat kurumlarından biri olan İstanbul Modern’in Müze Eğitim Müdürü Neslihan Varol ile yeni nesilin sanat ile olan ilişikisini konuştuk.
Kısaca ‘Sanat’ı nasıl anlatırız?
Bu sorunun yanıtı ‘sanat’ kavramına tanımlama getirmeye çalışmak kadar güç. Bu yaşayan ve devam eden bir algı süreci. Kültür kurumlarının en önemli rolü şüphesiz bu algıyı hissetmek, belki güçlenmesini belki yeniden inşaa edilmesini sağlamak. On beş yıla yakın bir zamandır bu denklemin içinde görev alıyorum. Tecrübelerim sanatı yorumlamada, bakmamıza rağmen görmemize engel olan, düşünme pratiklerimizi kalıplarla sınırlayan ‘ön yargının’ gün geçtikçe azaldığı yönünde. Çocukluk dönemindeki izleyici şüphesiz çok daha meraklı, sorgulayıcı ve yeniliklere açık. Dolayısıyla sanatsal deneyimin kazanımlarından en fazla faydayı sağlıyor. Onlar için sanat keşiflerle dolu bir serüven. Yetişkinler için ise durum her geçen yıl çok daha umut vadedici. Ön yargılarını bir kenara bırakıp sanatı kendilerini, aidiyetlerini hatta kimliklerini yeniden keşfedecekleri bir alan olarak gören ve bilgileri ile sanat nesnelerine bakarken farklı düşünme pratiklerine teslim olan, öğrenebilecekleri, keşfedebilecekleri değerleri arayan izleyicilerin sayısı her geçen gün daha da artıyor.
Sanatı bir ucundan da olsa hayatına sokan bir çocuğun kazanımları neler olur?
Sanat disiplinler arası bir öğrenme alanı olarak görülmelidir. Çocuklara soyut kavramları yaşayarak tecrübe etmeleri için olanak tanır. Bu disiplinlerarası deneyime çok taze bir örnek şüphesiz İstanbul Modern’de haftasonları düzenlenen atölyelerden biri olan ‘Yumurtalı Renkler’.
Bu atölyede çocuklar baharatları ve çeşitli organik malzemeyi karıştırarak kendi boyalarını üretirken kimya bilimini, eskiden sanatçıların kendi boyalarını nasıl ürettiklerini incelerken tarihin kapılarını aralar. Bu ve benzer eğitimlerde çocuk doğaya dokunurken, onu gözlemlerken, nesneleri karıştırırken, maddenin farklı bir forma geçmesini izlerken okulda öğrendiği kuramsal bilgileri ‘yaşar’ ve sayısız tecrübe kazanır ve muhakeme yeteneği, becerileri inanılmaz gelişir. Bir de elbette sanatın, kişilik gelişimindeki rolü de çok önemlidir. Çocuğun kendine özgü özelliklerini, arkadaşlarıyla olan benzerliklerini keşfettiği, düşüncelerini kolaylıkla ve özgürce ifade edebildiği bir alandır sanat. Sonuç olarak üretken, yaratıcı ve özgüvenli bireyler yetiştirmede sanat çok önemli.
Bir makalede sanat ile ilgilenen çocukların beyin gelişimlerinde, öğrenme kapasitelerinde aşırı derece pozitif etkisi olduğunu okuduğumu hatırlıyorum. Bu konuda bildiğiniz örnekler veya araştırmalar var mı?
Çocukların bilişsel gelişiminin, öğrenme deneyimleriyle doğrudan bağlantılı olduğu bilimsel bir gerçek. Sanat eğitimi bu deneyimlerin çeşitliliğini ve niteliğini arttıran, gelişimi olumlu etkileyen bir alan. Çünkü kişiye özgü. Çocuk, resim, heykel yaparken ya da nesnelerle sesler üretirken kendi dilinde sanatını icra eder. Her konu sanatla işlenebilir. Böylece çocuğun ortaya koyduğu bu icra, somutlaştırdığı fikirleri ve konu hakındaki öğrenimlerini kullanabilme şansı sunar. Hatta bunun bir alışkanlığa dönüşmesi en idealidir ki işte o zaman çocuklar üretimlerinde kullanacakları bilgilerin peşine düşerler. Sanat, öğrenilen bilginin duyguyla bütünleştiği muhteşem bir derinleşmedir. Bilgiyi ezberlenmek zorunda olunan bir baskı unsuru olmaktan çıkarır ve rahatlamanın, dışa vurumun bir malzemesine dönüştürür. İnsan deneyimle her zaman daha iyi öğrenmiş ve gelişmiştir.
Tüm yıllar içinde en çok tercih edilen programlarınız hangileri oldu?
İstanbul Modern’in eğitim programları her zaman içeriğini güncelliyor. Bugüne kadar çocuklar için iki yüzü aşkın eğitim içeriği tasarladık. Bu tasarımların içinde en çok ilgi çeken atölyeler olarak; şiirlerden yola çıkarak resimleri ilişkilendirdiğimiz Resimler ve Şiirler atölyesini, resimlerdeki figürleri canlandırdığımız Masallar, Oyunlar ve Resimler atölyesini, bir sanat yaşamını keşfe çıktığımız Taşın İçinde Saklı Kuş atölyesini ve mikro dünyayı soyut resimlerle buluşturduğumuz Mikroskoptan Resimler atölyesini sayabiliriz.
Bir ressamın tarzı, hayatı, teknik bilgilerini aktarmak gerektiğinde bunu çocuklara eğlenceli bir şekilde vermek zor olsa gerek, hele bir de yaş grupları farklılaştıkça anlatım biçimleri de farklı olması gerekecektir. Farklı yaş gruplarına sanat konusunda bilgi aktarımını nasıl yapıyorsunuz?
Çocukların gelişimsel ortaklıklarından ve okulda öğrendikleri bilgilerden, hedeflenen kazanımlardan hareket ediyoruz. Örneğin ana sınıfı çocuklarla resimlerdeki şekilleri buluyor, renkleri keşfediyorken, ilkokul çağındaki çocuklarla resimlerde gördüklerimizden hikayeler tasarlıyoruz. On yaş ve üzeri gençlerle nesnelerin işlevlerini değiştiriyor ve hazır nesnelerden sanatsal üretimler gerçekleştiriyoruz. Gerçekleştirdiğimiz çalışmalar keşfetmeye, canlandırmaya ve de elbette denemeye odaklı.
Çocuk Sanat programlarında nasıl vasıflarda eğitmenler ile çalışıyorsunuz?
İstanbul Modern Eğitim Bölümü, sanat ve sanat tarihi bölümlerinden mezun, müzecilik, öğretmenlik ve sanat yönetmenliği gibi bölümlerde yüksek lisanslı, pedogojik formasyonlu eğitimcilerden oluşan büyük bir ekip. Bu ekip zaman zaman projelere bağlı olarak çoğalabiliyor ancak temel olarak sekiz kişiden oluşuyor.
Hangi yaştan itibaren çocukları sanat ile tanıştırmak ve nereye kadar sanat ile ilgilenilmesi konusunda teşvik etmek gerekir?
Çocukları sanatla doğdukları andan itibaren tanıştırmak elbette çok faydalı. Hatta hamilelikte bile uzmanların klasik müzik dinletilmesini önerdiklerini biliyoruz. Erken başlamak ve sık sık sanatsal deneyim olanağı sunmak çocuğun gelişimini olumlu etkileyecektir. Bebeklik ve erken çocukluk döneminde anne babanın rolü çok önemli elbette, sanat müzelerini ziyaret etmek, sanat kitaplarındaki resimleri incelemek ve sanatsal çalışmaları birlikte yapmak bu dönemi verimli değerlendirmek için iyi seçenekler. Okul çağında ise çocukların ilgi alanlarıyla sanatı buluşturmak ya da sanatın uygulama alanlarındaki becerilerini güçlendirmek gibi sayısız seçenek var çocukların karşısında. Öncelikle çocuğun ilgisini gözlemlemek ve ardından yönlendirmek, teşvik etmek gerekli.
Sanata meraklı ailelere çocukları ile ilgili ne tavsiye vermek istersiniz?
Çocukların fikirlerini sanatla ifade etmelerini desteklemek gerekir. Çocuklara, karalamalar yapabilecekleri duvar yüzeyi ayırabilirler. Eski ve kullanılmayan eşyaları farklı biçimlerde birleştirmelerine ve hayali tasarımlar oluşturmalarına izin verebilirler. Tencereleri enstrüman olarak kullandırabilirler. Bir araya getirip bağlayarak iplerle ya da kumaşlarla odalarında yeni mekânlar oluşturabilirler. İşin aslı çocuklara özgürlük sağlayacak alanlar sunmak yeterli. Bir de sanatçıları ve sanat çalışmalarını yani bu kültürü keşfetmek kısmı var. Yaratıcılığın gelişimi için bu çok değerli. Bol bol müze ziyaret edilmesi, konserlere, tiyatrolara gidilmesi yani sanatsal karşılaşmaların çoğaltılması oldukça faydalı olacaktır.
Yakından takip ettiğim kadarı ile Istanbul Modern ‘Çocuk ve Sanat’ alanında en yoğun çalışan organizasyonlardan biri. Çocuklar ile sanatı tanıştırmak ve sevdirmek için neler yapıyorsunuz kısaca anlatır mısınız?
İstanbul Modern çocukların sanata duyarlı bireyler olarak yetişmesine destek oluyor. Sergilerimiz ile paralel yaş gruplarına göre değişen eğitim programları düzenliyoruz. Bu programlara hafta içi okul grupları hafta sonu ise çocuklar ve aileler katılabiliyor. Ayrıca yaz ve yarı yıl tatillerinde çocukların sanat projeleri üretebildikleri hatta sanatçılarla birlikte çalışabildikleri atölyeler gerçekleştiriyoruz. Paris’teki Centre Pompidou ile dokuz yıldır devam eden işbirliği ve eğitim sponsorumuz Garanti Bankası’nın katkılarıyla Genç İstanbul Modern eğitim programını başlattık. Yılda iki kez okul öncesi, okul çağı çocuklara ve ailelerine yönelik özel olarak hazırlanan yaratıcı programları bizimle paylaşıyorlar. Taşın İçinde Saklı Kuş, Ayın Altında, Dokunduğum Dünya, Oyunbaz Nesneler, Matisse-Picasso, Su İçinde Suluboya, Işığın Sihri, Tasarım Atölyesi, Eğlenceli Fikirler Merkezi gibi çok sayıda atölye çalışması ve etkinliği bu işbirliği sayesinde çocuk ve ailelere sunduk ve sunmaya devam ediyoruz. Bu programlarda çocuklarla sanat oyunları oynuyor, bilmece ve bulmacalar çözüyor, sanatsal üretimlerde bulunarak müze deneyimini onlar için keyifli hale getiriyoruz..
Sizin ile sohbet esnasında fark ettim ki aslında SANAT; disiplinler arası bir çalışma ve bize hayata bakmayı öğretiyor. Hatta hayata farklı açılardan bakmamızı destekliyor. Bir şeyi üretmek için onu önce inceletiyor. Herşeyin bir hikayesi olduğunu ve aslında varolan herşeyin bir başka şeyle arasında bir ilişki olduğunu ve bu ilişkilere bakabilmeyi keşfettiriyor. Olaylar, objeler, kişiler, mekanlar ve duygular arasındaki ilişkilendirmeyi bize daha kolay yaşatan ve anlamladırmamızı sağlayan muhteşem bir araç aslında SANAT! Sizler de bunu özellikle çocukların hayatlarına taşımalarında muhteşem bir rol oynuyorsunuz. Sizi gönülden tebrik ederim!
Sevgi ile kalın, hem sevgiyi hemde sanatı paylaşın...