Küba’nın 90 yaşında hayata veda eden efsanevi lideri Fidel Castro CIA ve düşmanları tarafından 634 defa öldürülmek istenmişti.
ABD İstihbaratı CIA, siyanür tabletlerinden zehirli balık adam elbiselerine, hayatına girmeye çalışan kadın casuslardan çok sevdiği çikolatalı milk shakelere kadar farklı yöntemler ile kadar Küba’nın komünist liderini ortadan kaldırmak için uğraşmıştı.
Hatta CIA onu ortadan kaldırmak için 1960’larde Castro’nun ülkeden kovduğu uyuşturucu baronları ile bile iş birliği yapmış, mafya ABD’li yetkililere görevi kabul ettiğini hatta bu iş için standart ücreti bile talep etmeyeceğini belirtmişti.
Fidel Castro 13 Ağustos 1926'da doğdu. Zengin bir çiftçinin gayrı meşru oğlu olarak dünyaya geldi. Havana Üniversitesi'nde hukuk eğitimi gördü ve 1950 yılında doktorasını kazandı.
Üniversite yıllarında sol ve anti-emperyalist politikaları benimsedi ve öğrenci mücadeleleri içinde yer aldı.
Castro'nun biyografilerini yazanların hemfikir olduğu bir konu var. O da Küba liderinin daha çocukluk yıllarından Haitili şeker kamışı işçilerinin nasıl sömürüldüğüne kendi gözleriyle tanık olduğu.
"Fidel'in 'Careto' adlı bir atı vardı. Elinde küçük bir tüfekle ava çıkardı. En sevdiği şey avlanmaktı" diye anlatıyor 87 yaşındaki üvey kardeşi Martin Castro.
Genç Fidel Castro'nun elinde tüfeğiyle verdiği pozlar hâlâ aklında.
Gülümseyerek bir anısını anlatıyor:
"Haitililerin evlerine gidip babasının dükkanından alınmış ödeme yerine geçen makbuzlar verirdi."
Genç Fidel'in babasına bu küçük isyanı pahalıya mâl olmuş ve başkent Havana'daki Cizvit lisesi Belen ilahiyat okuluna yatılı olarak gönderilmesiyle sonuçlanmış.
Cizvit öğretisi de Fidel Castro'nun üzerinde büyük etkiye sahip.
Devlet kontrolündeki Küba Tarih Enstitüsü'nden Dolores Guerra, "Cizvitler, derslere girdikleri için herhangi bir ödeme almıyorlardı. Ellerinden geldiğince mütevazi ve dürüst rol modeller olmaya çalışıyorlardı" diyor.
Babasının işçilerine fazladan gizli para ödeyecek kadar iyi kalpli çocuk Castro, yıllar sonra 1961’de ABD’nin burnunun dibindeki Küba’yı Sovyet Rusya’nın müttefiki yaparak CIA’nın hedefi haline geldi.
Maalesef Sovyet bolşevizmini örnek alan Küba, Castro’nun 50 yıllık iktidarı altında ekonomik ve siyasi olarak, SSCB ile aynı kaderi paylaştı, başarısız oldu.
Gazetecilerin tutuklandığı, muhaliflerin hapislerde çürüdüğü ülkeyi binlerce Kübalı gayrı resmi yollardan terk etti ve ABD’ye yerleşti.
Castro hem sevilen hem de nefret edilen bir lider oldu.
1961’de Rus nükleer füzelerini Küba’ya getirerek dünyayı sonu olmayan nükleer bir savaşın eşiğine getiren Castro’nun ölümü Miami’deki Kübalılar tarafından sevinçle karşılanırken, Avustralya komünist partisi onu kahraman bir lider olarak niteledi.
Dünyadaki ekonomik haksızlıklarla mücadele etmek için yola çıkan Fidel Alejandro CASTRO Ruz’u, kendisinin bir konuşmasında dediği gibi en iyi tarih yargılayacak...
Bu yazı başta BBC olmak üzere dış basında çıkan çeşitli haberlerden derlenmiştir.