Kasım ayının ilk yarısını Şanghay’da geçirdim. İki hafta süren bir eğitim programı sebebiyle Çin’deki iş hayatı, kültürü, iş yapma biçimleri hakkında izlenimler edindim. Türkiye’de bu günlerde oldukça popüler gündem konusu olan Şanghay Beşlisi ile ilgili de enteresan bilgiler edinme fırsatı yakaladım.
Çin’de katıldığı eğitim süresince, farklı sektörlerde iş yapan dört şirket ziyareti yapma şansım oldu. İlki General Motors’un (GM), 1990’lı yılların sonuna doğru Çinli SAIC firması ile kurmuş olduğu ortak girişim (JV) şirketi idi. Çin’de halen belli istisnai durumlar hariç, stratejik kabul edilen sektörlerde yabancıların tek başına yatırım yapmalarına izin verilmiyor; mutlaka bir yerel şirket ile ortaklık yapması şart koşuluyor. SAIC firmasının, hem Volkswagen (VW), hem de GM ile ortak girişimleri var ve yılda toplam beş milyondan fazla araç üretiyorlar. Çin’de 1980’lerin sonunda başlayan araç üretiminin, 2016 sonu itibarı ile 25 milyon adedi geçmesi bekleniyor. Bu adet, 2000 senesinde 2 milyon idi. Türkiye’de 2015’de araç üretimi rekor kırarak 1,4 milyon seviyesine geldi ve yüzde 75’ine yakını ihraç edildi. Çin’de üretilen araçların büyük kısmı iç pazarda satılırken, gezdiğimiz fabrikada üretilen Cadillac ve Buick marka araçlar bu yıl ilk kez GM’in anavatanı ABD’ye ihraç edilmiş. Toplam otoyol uzunluğu ABD’den daha fazla olan Çin hükümeti, yatırım yapmak isteyen firmalara bölge olarak artık Çin’in iç kısımlarında izin veriyor, bu sayede kalkınmayı iç kısımlara taşımayı hedefliyor. 2016 Haziran’da faaliyete başlayan GM fabrikasının gezdiğimiz bölümü, günümüzde var olan tüm otomotiv üretim teknolojilerinin en ileri gelenleri ile donatılmış. Kalite olarak ABD’de üretilen araçlardan daha kaliteli ve daha az hata oranı ile üretim yapan fabrika, dakikada bir araç üretme kapasitesine sahip.
“Zorluk, bölgede çalışmak isteyen expat bulmak”
Bir diğer ziyaret ettiğimiz firma, ilaç devi Novartis idi. Şanghay’da mayıs ayında inşası tamamlanan Ar-Ge üssü ve devasa kampüsü ile Novartis, Çin’de kalıcı olmak ve iz bırakmak istiyor. Benzeri yalnızca İsviçre Basel’de ve Amerika Massachusetts’de bulunan Ar-Ge merkezinin üçüncüsünü Şanghay’da açma kararı, firma tarafından verilen çok önemli bir mesaj olarak algılanıyor. Sağlık sisteminde aile hekimliği yapısı henüz çok yeni oturtulmaya çalışılan Çin’de yeni ilaçların onayları ABD ve Avrupa’dakinden 3 kat daha uzun sürüyor. Bürokrasinin uzunluğu ve bir takım eski alışkanlıklar nedeniyle hantal hale gelen sürecin iyileştirilmesi için Sağlık Bakanlığı firmalarla işbirliğine gidiyor. Özellikle patent koruması ve eğitimli iş gücü tarafında hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını belirten Novartis yetkilileri esas yaşadıkları zorluğun bu bölgede çalışmaya gönüllü expat bulmak olduğunu belirtiyor.
Gezdiğimiz firmalardan en ilginci, içinde en az teknoloji barındıran Baosteel firması idi. Dünyanın ikinci büyük çelik üreticisi olan Baosteel, bu noktaya 20 sene gibi kısa bir sürede gelmiş. Kapasite olarak dünyanın en büyük üreticisi olma şansına sahip olsa da, mevcutta Çin’de talebin daralması ve özellikle gemi üretimlerinin düşmesi nedeniyle yılda 110 milyon ton gibi bir üretim gerçekleştiriyorlar. Yaklaşık 40 yıl önce Şanghay bölgesinde kurulan fabrika, bölgenin gelişmesi, değerlenmesi ve bir finans merkezi haline gelmesi ile tüm üretimini kuzeye kaydırmaya hazırlanıyor. Bu denli yüksek üretim kapasitesine ve modern üretimine rağmen, kişi başı üretim verimliliği dünyadaki rakipleriyle kıyaslandığı zaman yüzde 65 seviyesinde. Bunun nedeni ise çok ilginç, üretim hatlarında çalışan işçi sayısı veya süreçleri dünyadaki örneklerinden farklı değil, ancak destek pozisyonlarda çok fazla işçi çalışıyor. Geçtiğimiz dönemde zararını dengelemek adına bir takım işçi çıkarma operasyonları yapılmış olsa da şu anda daha fazla sosyal hasar yaratmamak adına bu işlem durdurulmuş. Gereken miktardan yüzde 30 fazla işçi çalıştırıyorlar. Bu nedenle verimlilik düşük gözüküyor. Sosyal destekli bir kamu kurumu olmanın tüm ağırlığı burada hissediliyor. Ancak, üretim ve istihdamda görülen hantallık, Ar-Ge ve yönetim tarafında görülmüyor. Yöneticilerinin önemli bir kısmını her sene Harvard gibi okullarda eğitime gönderen Baosteel’in gelişmiş alaşımlar üzerine çalışan 300 kişilik bir Ar-Ge ekibi bulunuyor.
Taklitçilikten inovasyona
Ziyaret ettiğimiz bir diğer şirket Huawei idi. Şanghay teknoparklarından birinde bulunan Ar-Ge merkezini ziyaret ettiğimiz Huawei, 1987 yılında Çin’in teknoloji başkenti Shenzen’de kurulmuş. Ününü, piyasada yer alan ağ bağlantı ürünlerinin birebir kopyalarını üreterek oluşturan Huawei, bugün bünyesinde 79 bin Ar-Ge mühendisini çalıştıran bir dünya devi. iPhone’un yeni duyurduğu 7 Plus modelinde yer alan çift kamera uygulamasını, Apple’dan yaklaşık 6 ay kadar önce Alman optik üreticisi Leica ile yapılan iş birliği ile P9 model telefonlarında kullanmışlar. Artık sadece altyapı tarafında değil, aynı bir zamanlar IBM’in olduğu gibi, danışmanlık, yazılım, ağ ürünleri, bulut altyapısı ve tüketici elektroniği tarafında ürünler geliştiriyorlar. Dünyanın dört bir yanında, sektörünün en ileri gelen şirketleri ile iş birliği yapıyorlar. 3M, Dupont, BASF gibi devlerle malzeme araştırmaları yapıyorlar. Kısacası kopyalama ile başladıkları sektörde inovasyon, geliştirme ve katma değer yaratma tarafında bir atılım peşindeler. Yönetim tarafında, dünyada daha önce denenmemiş bazı teknikleri uyguluyorlar. Şirketi, dönüşümlü olarak üç CEO, altı aylık periyotlar ile yönetiyorlar. Stratejiler ortak belirleniyor. Şirketin sahibi çalışanları, her çalışan belli bir süre sonra hisse sahibi oluyor, bu da müthiş bir sahiplenme duygusu yaratıyor. Yakın zamana kadar tüm çalışanlara işe başladıkları zaman bir şilte ve yorgan veriliyormuş, bunları ofislerinde, masalarının yanında tutmaları ve uzun çalışma günleri sonrasında veya gün içinde dinlenme için kullanmaları tavsiye ediliyormuş.
Tüm ziyaret ettiğimiz firmalarda, konuştuğumuz yöneticilerde, okuduğumuz makalelerde Çin’le ilgili hep aynı cümleleri duyuyorduk. Çin farklı bir yer, büyük bir yer, ama bu büyüklük Avrupa normlarında alışkın olduğumuz büyüklükler değil, gerçekten çok büyük. Örneğin, Türkiye’de 700 yataklı bir hastane büyük kabul edilirken, Çin’deki bazı devlet hastanelerinde 14 bin yatak var. Kıta Avrupa’sındaki ile yeraltı ulaşım aracı Tünel’e sahip olan İstanbul’da 1989’da başlayan metro inşaatı aradan geçen 27 yıl zarfında yaklaşık 95 kilometrelik bir uzunluğa ve 5 hatta 73 istasyona ulaşmış. Şanghay’da 1993’de başlayan metro şu anda 14 hatta 364 istasyon ile hizmet veriyor, toplam 588 kilometre uzunluğa sahip. Kullandığımız tüm hatlarda hızlı 4G internet bağlantısına sahip metroda istasyonların tamamı, kazaları önleyecek şekilde tasarlanmıştı, tren raylarının olduğu bölüme geçiş tamamen camlarla kapatılmıştı.
“Çin’in ihtiyacı bu yönetim şekli”
Seyahatimizin son gününde Çinli aileleri ziyaret edip sohbet etme şansı bulduk. Onlara aklımıza gelen her konuda soru sorma şansını yakaladık, sonuçta bizim duyduğumuz Çin’de her şeyin yasak olduğu, “Google’a bile girilemediği” ve aklımıza hep ucuz işçilik ile kalitesiz ürünler ile yer ettiği idi. Bizim görüştüğümüz ailenin erkeği 36 yaşında bir makine mühendisi idi, yüksek tahsilini Almanya’da yapmış, yıllarca Amerikan ve Alman otomotiv firmalarında çalışmış. Yaklaşık beş yıl önce Çin’e geri dönmüş ve yukarıda bahsettiğim SAIC firmasında program müdürü olarak işe başlamış. Yönettiği proje insansız araçlar üzerine. Çin’in bu konuda en ileri gelen oyunculardan biri olacağını iddia ediyor ve altyapı olarak da ABD ile birlikte dünyada en hazır ülkenin Çin olduğunu düşünüyor. Özgürlükler konusunu sorduğumuz zaman ise, mevcut ülke yönetiminin Çin’in ihtiyacı olan yönetim şekli olduğunu düşündüğünü belirtiyor. Zira 1,2 milyarlık bir nüfusu 4-5 yılda bir yapılacak seçimlere endekslenmiş bir politika anlayışı ile yönetmek mümkün değil, muhakkak daha uzun vadeli planlar yapılmalı ve harekete geçerken karar mekanizmaları hızlandırılmalı. Peki, bunun beraberinde getirdiği yolsuzluklar? Buna verdiği cevap ilginç: “Demokrasi ile yönetilen ülkelerden daha fazla olmadığı sürece problem yok.” Düşününce mantıklı geliyor, zira yolsuzluk, hukuk eksikliği, kurumların işleyişi için illa demokrasi ile yönetilmek gerekmiyor, ancak demokrasi olması da tek başına bu kurumların düzgün çalışmasını sağlamıyor.
Çin’de yaşayan insanların problem olarak gördükleri konular daha farklı. Öncelikli olarak hava kirliliği ve gıda güvenliği en önemli iki konu olarak karşımıza çıkıyor. Hükümetin bu konuda aldığı tedbirler var, büyük şehirlerde 2020 yılından sonra benzinli arabaların kademeli olarak azaltılması ve fosil yakıtlı ısınmasının engellenmesi amaçlanıyor. Gıda tarafında da her gün yeni iyileştirmeler planlanıyor ama ülkenin büyüklüğü düşünülünce işlemler zaman alıyor ve ülke geneline yayılması uzun sürüyor.
Bir diğer konu da bu tip bir yönetim şeklinin yaratıcılık ve inovasyonu mümkün kılıp kılmayacağı. Bu tarafta okuduğum iki örnek ile uzun yazımı noktalamak istiyorum. Geçtiğimiz ağustos ayında Çin, dünyanın ilk kuantum uydusunu uzaya gönderdi. İletişim, haberleşme ve teknoloji tarafında son kullanıcı tarafında yansımalarını görmemize az kalan kuantum bilgisayarlarının gelişimi açısından çok önemli bir gelişme.
Diğer bir gelişme de eğitim alanında, dünyada on beş yaşındaki öğrencilerin matematik, fen, okuma, finansal okur-yazarlık ve problem çözme becerileri gibi konulardaki eğitimlerini sınayan, 72 ülkeden yaklaşık 28 milyon öğrencinin değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan PISA adı verilen bir endeks var. 2000 senesinden beri bu listenin en üstünde Şanghay bölgesi yer alıyor. Türkiye bu sıralamada 35 ile 50. sıra arasında gidip gelirken Şanghay sürekli ilk sırada yer alıyor. Belki ülkenin genelini temsil etmez ama yine de önemli bir başarı, ne dersiniz? 2015 ile ilgili PISA raporu 6 Aralık 2016’da yayınlanacak, bakalım bu yılki sıralama nasıl şekillenecek?
5000 yıllık insanlık tarihinin son 200 yılı hariç dünyanın en varlıklı ve en kalabalık nüfusunu barındıran Çin, yavaş yavaş bu unvanını geri almak için harekete geçiyor, bakalım dünya nasıl şekillenecek?
Shanghai-Skyline: BUND bölgesi; eğlence, alışveriş, turizm ve bölgesi
Huawei’nin Şanghay’da bulunan Ar-Ge merkezinde yaklaşık 7000 mühendis görev yapıyor.
Hava Kalitesi Ölçüm Cihazı - Kapalı mekanların çoğunda havadaki partikül seviyesini ölçen cihazlar var. Odayı havalandırmak için camı açınca gösterge rengi sarı oluyor. Turuncu ve kırmızı olunca maskesiz sokağa çıkılmaması öneriliyor.