Geçtiğimiz hafta ilk bölümünü yayınladığımız yazı dizisinin bu haftaki bölümünde, yaşanan kargaşalar, Galile’nin zapt edilmesi ve Kudüs’teki Zelotlardan Josephus Flavius’un anlatımı ile bahsedeceğiz.
KARGAŞALAR BAŞLIYOR
Sıkıntılar Sezarya’da başladı, bir Yahudi’nin orada mevcut bir sinagoga karşı edepsizce hareketlerde bulunması üzerine çıkan tartışmalar nedeniyle Florus, kendisine şikâyete gelen heyeti hapse attırdı. Florus Kudüs’te isyan çıkardı. Bu şekilde askerleri kente girip talan ettiler ve 3600 Yahudi’yi çocuk, kadın demeden kılıçtan geçirdiler. Florus tekrar yapılan protestoları yine kanlı bir şekilde bastırdı fakat tapınağın hazinesini ele geçiremeden çekilmek zorunda kaldı. Kral Agrippa Kudüs’e gelince, halk Agrippa’dan Florus’u İmparator Nero’ya şikâyet etmesini istedi. Fakat Agrippa alttan alınca, halk onu da protesto etti ve bu kez isyancılar Masada’ya saldırdılar ve Romalı nöbetçileri öldürdüler.
İsyancılar, Kudüs’ün Antonia mahallesine saldırdı. Menahem’in liderliğindeki isyancılar Roma garnizonunu da yaktı. Bu arada Sezaryalılar da kentteki 20 bin Yahudi’yi katlettiler. Eleazar başkanlığındaki isyancılar da çevredeki Suriyeleri öldürdüler. Onlarda karşılık verince, binlerce insan öldü. Diğer kentlerdeki yabancılar da bunu örnek alıp Yahudileri öldürmeyi sürdürdüler. İskenderiye’de de Yunanlılar Yahudileri katletti. Bu kaos üzerine vali Cestius, Antiokya’dan büyük bir orduyu Kudüs’e sevk etti. Romalılar, altı gün sonunda tapınağın kapısını ateşe verecekken geri çekildi. Sonra tekrar saldırdılar ancak başaramadılar ve savaş aletlerini ve mancınıkları bırakıp çekildiler. 6 bin Romalı savaşçı öldü. Bunu duyan Şam halkı da, 10 bin Yahudi’yi katletti. Bu kez Kudüs’te yeni liderler ve başrahip yeni önlemler aldılar ve 100 bin kişilik disiplinli bir ordu oluşturdular.
Ancak Galile’de John adlı bir haydut etrafı haraca kesmeye başladı; hatta Kral Agrippa’yı dahi bir pusuya düşürdü. John, Yahudilerin lideri Josephus’a karşı komplolar geliştirdi. Bu arada Tiberias yine isyan etti. Olaylar süregeldi. Yahudiler bu kez Romalılara isyana hazırlanırken, Simon adında başka bir anarşist, üzerine gelen disiplinli Yahudi ordusundan kaçarak, çetesi ile Masada’ya girdi ve Idumea’yı yağmaladı.
VESPASİAN GALİLE’Yİ ZAPTEDİYOR
Nero, Judea’daki kargaşayı duyunca olayı kötü yönetime bağladı ve Almanya’da ve İngiltere’de zaferler kazanmış Vespasian’ı oraya gönderdi. Vespasian, oğlu Titus’u İskenderiye’ye yollayarak 15. lejyonunu harekete geçirmesi için devreye soktu, kendisi de Suriye’deki birlikleri eklemek için oraya gitti. Bu arada güçlenen Yahudiler Aşkelon’a saldırdı fakat şehrin komutanı, 18 bin Yahudi’yi katletti.
Vespasian, Galile’deki Seforis kentini takviye etti. Ancak Josephus adlı bir Yahudi lider Seforis’e saldırınca, Romalılar çok kızdı ve etrafta büyük katliam yaptılar. Vespasian’ın derlediği üç lejyonun asker toplamı da 60 bine ulaşmıştı. Birliklerin Galile’ye ulaştığını gören Yahudi komutan Josephus kuvvetlerinin bunlarla baş edemeyeceğini anlayınca Tiberias’ta Jotapata kentine kaçtı. Romalılar da kenti kuşattı. Romalılar dik kayalıklarla korunan kenti almak için 160 mancınığı seferber ettiler. Yahudiler kale duvarlarını yükselttiler, mancınıkları ateşe verdiler ve kahramanca savaştılar. Ölümüne savaşı göze alan bu cengâverlerden ürken Vespasian dev bir koçbaşı silahını savaşa sürdü. Koçbaşı duvarları titretirken, kaleden atılan yanan malzemeler ve taşlar nedeniyle saldırı duraksadı. Sonunda duvar yarıldı ve Romalılar içeri akmaya başladılar. Yahudiler aşağıya kaynar yağlar atıyordu. Bu arada Vespasian, yakınlardaki Jafa kentine de saldırdı. İsyan halindeki bu kent düştü ve 12 bin Yahudi katledildi. İçeri girenler tüm erkekleri katletti, toplamda 40 bin kişi öldü. Öte yandan Samirilerin de fazla şansı yoktu. Vespasian ve 5. lejyonun komutanı Cerealis, Samirilerin susuz da kalmalarından yararlanarak kamplarını ele geçirdi ve 11.600’ünü katletti. Romalılar bir taraftan Josephus’u arıyorlardı ve onu 40 önemli kişiyle bir mağarada kıstırdılar. Bu kişiler, birbirlerinin boğazını keserek, intihar ederek teslim olmadılar. Josephus ve bir kişi daha, Romalı elçi Nicomor’a teslim oldular. Josephus Vespasian’a imparator olacağı kehanetinde bulundu. O da onu Nero’ya göndermedi ve zincire vurdurttu fakat uygun giysiler verdi ve eziyet etmedi.
Vespasian bu kez Sezarya’ya hareket etti ve orada iyi karşılandı, bu arada Yahudiler Cestius tarafından yıkılan Joppa’yı tekrar inşa ettiler. Fakat korsanlığa soyunan bu kentte Romalılar katliam yaptılar ve 4200 kişiyi kılıçtan geçirdiler. Vespasian isyan halindeki Tiberias’a girdi fakat Kral Agrippa’nın hatırına kenti yağmalamadı. Vespasian, Tarichae kentine de saldırdı. Orada Jesus adında bir Yahudi vardı ve isyancıların başıydı. Hepsi gemileriyle kaçtı fakat isyancılar karada da hareket ediyorlardı. Onlar da göllere kaçtı. Romalıların gücü fazlaydı ve isyancıların 670’i katledildi, diğerleri Tiberias’a kaçtı. Vespasian 30.400 tanesini köle olarak sattı, gerisini de Kral Agrippa’nın kendisi köle yaptı. Geriye fethedilmemiş bir tek Gamala kenti kalmıştı. Güçlü bir muharebeden sonra Romalılar koçbaşı ve mancınık sayesinde duvarları yıktılar ancak kentte askerler enkaz altında kaldı ve çok fire verilince moralleri bozuldu. Titus’un da gelmesiyle beraber, Yahudiler tepelere çıktıysa da Romalılar çocuk, kadın demeden hepsini kılıçtan geçirdiler. 4 bin kişi öldü. 5 bin Yahudi de kendilerini yarlardan attılar, geriye kalan Gişala kentini de Romalılar zapt etti. İsyancı John ve arkadaşlarının bir kısmı Kudüs’e sığındı fakat 6 bin Yahudi de yollarda katledildi. John Kudüs’e girdiğinde savaş meraklısı olduğundan Romalıları zayıf olarak tarif etti. Bu arada taşrada bir sürü haydut türedi, bunlar işi iyice azıtıp Büyük Rahip’i bile atamaya kalkıştılar. Zelot adını alan bu kişiler, kentte Romalılardan daha kötü bir vahşet sergilediler. Zelotlar Başrahip Ananus’a karşı İdumealıları çağırdılar. 21 bin İdumealı, Tapınak’taki muhafızları ve Başrahip’i Zelotlarla beraber katlettiler. 8500 Yahudi savunucu ve 12 bin asili de katlettiler. Böylece bütün Galile Romalıların eline geçti ve Kudüs’ü ele geçirmek için de gerekli askeri deneyimi de elde ettiler.
KUDÜS’TEKİ ZELOTLAR
Zelotlar, bu cinayetler karşısında uydurma mahkemeler tesis ettiler ve Zaharias adındaki bir kent ileri gelenini de suçladılar. Yargıçlar, bu kişiyi beraat ettirince de, Zelotlar adamı katlettiler ve yargıçları da darp ettiler… Üstelik Zelotlar, İdumealılar gittikten sonra da barbarlıklarını sürdürdüler; değerli kişileri öldürdüler ve sudan bahanelerle insanları katlettiler. Kudüs’teki bu terbiyesizlikler üzerine subayları Vespasian’ı uyardılar. Hâlbuki o, bunun Yahudileri bir araya getireceğini öne sürdü. Bu şekilde birbirlerini yerlerse fütühat daha kolay olurdu. Halk Kudüs’ten kaçıyordu, yakalanan da rüşvet vermezse öldürülüyordu. Yollarda öldürülen fakirlerin cesetleri çürüyor, dinin icap ettirdiği tarzda gömü yapmak isteyenlere izin verilmiyordu; onları da öldürüyorlardı. Bunlar adeta peygambervari kehanetler taşıyorlardı. Dinsel yasalar ihlal edildiğinde, kent tamamen yanacak ve düşman tarafından zapt edilecekti. Zelotlar ayrıca bölündüler. Bölünme, iç savaş ve zalim dikta felaketine, haydutların soygunları eklendi; örneğin Enegedi kentinde 700 kadın ve çocuğu öldürdüler ve mallarını yağmaladılar. Vespasian’a sığınan Yahudiler ’in ricası üzerine Gadara’da üslenen bu canileri Vespasian dağıttı ancak Gadara’dan kaçanları da Placidus birlikleri katlettiler. Jeriko’ya sığınanları da affetmeyen Romalılar bunlardan 15 bini katletti, 2200 esir aldı. Placidus, bir sürü kasaba daha fethetti… Vespasian Fransa’da ihtilal haberini aldı. Yolda Idumea’da 10 bin kişi katletti ve sonunda Jeriko’ya ulaştı. Bu kentin yanında Ölü Deniz yer almaktadır ve tuzu ağırdır. Sodom kenti de yakınlardadır. Vespasian, Jeriko’ya ulaşmadan kentin sakinleri kaçmıştı. Vespasian oraya bir garnizon yerleştirdi ve komutanı Lucius Annius’u da Gerasa kentine gönderdi. Annius burada 1000 genç Yahudi’yi katletti ve kent yağmalandı. Artık tüm ülke istila edilmişti ve Kudüs’ten çıkılamıyordu. Bu arada İmparator Nero öldü ve yerine Galba geçti. Titus yeni imparatordan emir almaya gidecekken bu kez de Galba’ya suikast yapıldı. Otho imparator oldu. Bu kargaşada, Titus Roma’ya gitmedi Kudüs’e saldırı ertelendi. Ancak bu arada Kudüs’te işler kötüye gidiyordu. Simon adında birisi John’un yerine geçti ve Zelotlar bu kişinin otoritesinden çekindiler. 20 bin İdumealı ile kenti sardılar ancak başarılı olamadılar. Üstelik Simon, Hebron’u zapt etti. 40 bin kişi daha daha güçlerine katıldı, ancak erzak yetiştiremediğinden gene etrafı yağmaladılar. Zelotlar Simon’un karısını kaçırdılar, fakat Simon’un tehditlerinden korkup onu serbest bıraktılar.
Vespasian da ilerliyordu ve Herodium ve Massada hariç, her kaleyi zapt etti. Hâlbuki Simon’un kuvvetleri ile Zelotlar birbirlerini kırıyordu. Şehrin lideri John’un despotluğundan kaçanları da Simon infaz ediyordu. Zelotların Tapınağı soyacağından korkanlar John’un yerine daha büyük bir despot olan Simon’u seçme gafletinde bulundular. Zelotlar ise kentin yüksek mevkilerine mancınıklar koyarak Simon’a karşı tertibat aldılar. Simon’un birlikleri de hız kesti. Bu arada Roma’da İmparator Galba da katledilmiş onun yerine Otho geçmiş ve Vitellius Almanya’daki lejyonlar tarafından seçilince Otho intihar etmişti. Bu haberler Vespasian’ı ve ordusunu çok kızdırdı. Komutanlar, Vespasian’ı imparator olması için tehdit ettiler. Civar eyalet valileri de Vespasian’a biat ettiler. Vespasian Suriye Vali Vekili Mucianus’u ordu ile Roma’ya gönderdi ve eklenen lejyonlarla Vitellius yenildi, halk Vitellius’u linç etti. Vespasian imparator oldu ve Roma’ya gitti ve oğlu Titus’u da Kudüs’ü fethe gönderdi.
TİTUS KUDÜS’Ü KUŞATIYOR
Çölü geçtikten sonra Titus, Mısır’dan Sezarya’ya ulaştı ve burada ordusunu düzene soktu. Bu arada kentte Zelotların başında bulunan Eleazar kendisinden daha genç fakat daha gaddar Gişhala adında bir despota boyun eğmek mecburiyetinde kaldı. Ayrıca Simon (Giora’nın Oğlu) da kentin alçak kesimlerine hâkimdi ve yukarıdakiler mancınıklarla kayalar atıp, sunaktaki rahipleri ve ibadet edenleri bile katlediyordu. Kentte mevcut bu üç akım o kadar kıyasıya kavga ediyorlardı ki, birbirlerinin ambarlarını bile yakmaya başladılar. Bu erzaklar kenti yıllarca sürecek bir kuşatmaya yetebilirdi. Titus, 600 atlı ile kentin etrafını keşfetmeye çalıştı fakat kayboldu. Mucize kabilinden Yahudilerin okçularından kurtulup geri dönebildi. Romalılar, ordularını kentin önünde düzene sokamayınca, üç asi grubu birleşmeyi yeğledi ve hazırlıksız durumdaki onuncu lejyona saldırarak büyük bir bozguna uğrattılar. Titus’un destek birlikleri de Yahudilerin vahşi saldırısını kıramadı. Ancak Romalılar, toparlanıp Yahudileri püskürttüler, içerideki partizanlar ise kapının önüne üşüştüler ve teslim çığlıkları attılar. Romalılar tuzağa düştüler ve zor kaçtılar. Titus bu gaflete çok kızdı. Ordusu kentin karşısında gelince üç piyade, bir atlı ve üç okçu birliği ile kentti kuşattı. Birliklerin diğerleri ile Psephinus kulelerinin yakınlarında kamp kurdular. 10. lejyon Zeytin Tepesi’ndeki merkezleri korudu.
Kudüs’ü üç duvar kuşatıyordu. Birincisini Kral David, diğerini de Kral Agrippa inşa ettirmişti. Dış duvarda 90, orta duvarda eski duvarda 14 kule vardı. Bu kulelere bitişik olarak kralın sarayı vardı. Yüksek duvarlarla çevrilmiş ve büyük şatafatlı salonları ile muhteşem bir yerdi. (Josephus, burada Mabedin detaylarına, adak yerine, rahiplerin odalarına, Kutsalların Kutsalı Odasına vs de, değiniyor.) Mabedin cepheleri altın kaplama levhalarla örülmüştü ve güneşte karla kaplı gibi görünüyordu. Mabedin dış avlusunda Kral Herod tarafından inşa edilmiş olan Antonia Kulesi muhteşemdi ve kendi başına bir saray gibiydi. Buna karşı kentin üst bölümünde kendi kalesi vardı: Herod’un sarayı. Kentteki savaşçıların durumu ise şöyledi; Gioria’nın oğlu Simon’un 10 bin kişilik bir ordusu vardı. Onu 5 bin İdumealı da takviye ediyordu. John Mabedi ele geçirmişti; 6 bin adamı vardı. Eleazar ve Zelotları da 2400 kişiyle bunları takviye ediyordu. Bütün bu fraksyonlar, birbirlerini yiyor ve Romalıların ekmeğine yağ sürüyordu. Bu arada Titus, surların zayıf taraflarını araştırıyordu. Yahudilerin oklarına rağmen, sonunda Romalılar duvarları üç yönden koçbaşları ile sarsmaya başladılar. Kentten korku çığlıkları geldi. Yahudiler makinaların üzerine taşlar attılar; bir ara dışarı çıkıp bunları ateşe vermeye çalıştılar, İskenderiye’den gelen elit birlikler ve Titus’un gayretleriyle bu hamleler önlendi. Esir alınan bir Yahudi çarmıha gerildi ve İdumealıların genarali John öldürüldü. Yahudilerin morali bozulmuştu. Bu arada Romalılar, demir plakalarla mahfuz yüksek seyyar kulelerden okçu ateşine başladılar, duvarlarda esnemeye başladı, kentteki melun çeteler de bir araya geldiler ve surların müdafaasını paylaştılar. Titus’un koçbaşı savunmanın zayıf olduğu bir kuleye yöneldi. Castor adında bir Yahudi aman dilediyse de, diğerleri teslim olmayı şiddetle reddettiler. Yahudiler koçbaşını ateşe verdiler. Romalılar dahi onların cesur ataklarına hayran kalıyordu. Ancak Romalılar birinci duvarı aşmış ve ikincisine ulaşamamışlardı. Titus halkın öldürülmemesi emrini verdi; kente de zarar vermek istemiyordu ancak asiler bunu bir zaaf olarak algıladılar; sokaklara dağılan Romalıları sıkıştırdılar ancak Titus’un okçularının koruması altında Romalılar geri çekilebildi. Birkaç gün içerisinde toparlandılar ve ikinci duvardaki gediği genişlettiler. Yahudiler çok yorgun düşmüştü ve ufukta da kıtlık gözükmüştü. Beş gündür Yahudiler sulh talebinde bulunmayınca, Titus’un kuvvetleri üçüncü duvara ve Antonia’ya saldırdı. Amaçları yukarı kenti ve mabedi zapt etmekti. Ancak Yahudiler kendi mancınıkları ile birlikte Romalılara kayıplar verdirtiyordu. Gene de Titus, tarihçi Josephus’u Yahudiler ile barış görüşmesi yapması için gönderdi. Yaşlılar artık Tanrı’nın Romalıların tarafında olduğunu biliyordu. Ne kıtlığa, ne de kesin bir Roma fütühatına mani olmaya olanak yoktu. Fakat Yahudiler kale mangallarından Josephus’a küfür ettiler ve taşlar fırlattılar ancak halk teslim olmaya kararlı idi, bazıları altın sikkeler yutup Romalılara sığındı. Romalılar bunları serbest bıraktı, bu daha çok teslim olmayı beraberinde getirdi fakat bu kez de John ve Simon’un partizanları firarı sürdürenleri kılıçtan geçirmeyi başladılar.
****************************************