Mavi Marmara davası düşürüldü

Mavi Marmara, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri derinden etkileyen bir dönüm noktası olmuştu. Cuma günü İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada, Türkiye ile İsrail arasında yapılan anlaşma gereği davanın düşürülmesine, sanıklar hakkında yakalama kararının kaldırılmasına hükmedildi

Karel VALANSİ Dünya
10 Aralık 2016 Cumartesi

2010 yılında, Gazze ablukasını kırmaya yönelik yola çıkan ve 10 Türk vatandaşının hayatını kaybettiği Mavi Marmara ile birlikte Türkiye ile İsrail arasında başlayan diplomatik kriz sonucunda ilişkiler ikinci katip seviyesine indirilmişti. Altı yılın ardından bu sene haziran ayında iki ülke arasında yürütülen müzakerelerde mutabakata varılmış ve bu sayede ilişkilerin normalleşmesinin en önemli göstergesi olan büyükelçi atamaları gerçekleşmişti. İsrail’in Ankara Büyükelçisi Eitan Na’eh geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güven mektubunu sunup görevine resmi olarak başlarken, Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Kemal Ökem de 12 Aralık’ta İsrail Devlet Başkanı Reuven Rivlin’e güven mektubunu sunmak üzere İsrail’e hareket etti.

İki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri dinamitleyen Mavi Marmara konusunda önemli bir gelişme 9 Aralık Cuma günü Çağlayan’da görülen davada yaşandı. Aralarında dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Ashknazi'nin de yer aldığı dört sanığın gıyabında yargılandığı davanın düşürülmesine, sanıklar hakkında yakalama kararının, Türkiye ile İsrail arasında imzalanan anlaşmayı gerekçe göstererek kaldırılmasına hükmedildi.

İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın cuma günkü duruşmasında önce Mahkeme Başkanı Maksut Karakulak, Türkiye ile İsrail arasında yürürlüğe giren anlaşmanın Türkçe metnini okudu. Bu anlaşmanın 9 Eylül 2016 tarihinde yürürlüğe girmesi ile Türkiye'nin yargılama hakkından vazgeçtiğini söyleyen duruşma savcısı Hüseyin Aslan, davanın düşürülmesini istedi. Müşteki avukatları ise bu anlaşmanın yok sayılarak davaya devam edilmesini talep ettiler. Mahkeme heyeti anlaşmanın TBMM'de kabul edilerek yürürlüğe girdiğini belirterek, bu anlaşmanın iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesi talebini reddetti. Yaşanan gerginlik üzerine salona çevik kuvvet polisi çağrıldı. Bunun üzerine şikayetçi taraf ve avukatları duruşma salonunu tekbir getirerek terk etti. Gerginlik Adliye koridorlarında devam etti, adliyenin içerisindeki meydanda toplanan kalabalık uzun süre sloganlar attı.

Verilen aranın ardından mahkeme  heyeti kararını açıkladı: İsrail Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki anlaşmanın 4. maddesinin 2. cümlesiyle ‘Her halükarda bu anlaşma İsrail'in, İsrail adına hareket edenlerin ve İsrail vatandaşlarının Türkiye Cumhuriyeti veya Türk gerçek veya tüzel kişileri tarafından konvoy hadisesi ile ilgili olarak, kendilerine yönelik doğrudan ya da dolaylı, Türkiye'de yapılmış ve yapılacak her türlü hukuki ya da cezai talebe ilişkin her türlü sorumluluktan tamamen muaf tutulmalarını sağlayacaktır,’ hükmü dikkate alındığında kovuşturmaya engel şart getirildiği ve bu şartın gerçekleşmeyeceği anlaşıldığından mahkememizde görülmekte olan bu kamu davasının düşürülmesine,” hükmedildiği belirtti.

Türkiye ve İsrail arasında imzalanan anlaşma ile sanıkların yargılanmasından feragat edildiğini söyleyen savcı Hüseyin Aslan, “Yargı yetkisinden feragat edilmesi yargılama engelidir. Yargılama engeli olan bir davada hiçbir şey yapılamaz. Bundan sonra usul işlemi yapılamaz. Davanın devam etmesi için yasal dayanak kalmamıştır,” dedi.

 

Ne olmuştu?

İHH’nın organize ettiği ve Gazze ablukasını kırmak amacıyla yola çıkan Özgürlük Filosu’na ait olan Mavi Marmara gemisi, İsrail’in uyarılarına rağmen Gazze’ye doğru yol almaya devam etmişti. 31 Mayıs 2010 günü İsrail, Gazze’ye uyguladığı deniz abluka sahasına 64 mil uzakta Mavi Marmara gemisine bir operasyon düzenlemiş, toplamda on Türk vatandaşı (sonuncusu daha sonra hastanede) hayatını kaybetmiş, Türk ve İsrailli 50’ye yakın kişi yaralanmıştı.

Türkiye önce özür ve tazminat daha sonra da Gazze ablukasının kaldırılmasını talep etmiş, buna karşılık İsrail de Hamas’ın Türkiye’deki faaliyetlerinin sonlandırılması ve İsrailli askerlere karşı açılan davaların düşürülmesini istemişti. İki ülke temsilcileri tarafından o tarihten itibaren kapalı kapılar ardında devam eden görüşmelerde elle tutulur ilk gelişme Mart 2013’te ABD Başkanı Obama’yı ağırlayan İsrail Başbakanı Netanyahu’nun telefonla zamanın Başbakanı Erdoğan’a özür mesajını iletmesiydi.

İki taraf arasındaki görüşmeler geçtiğimiz sene sonu hız kazanırken, taraflar altı yıllık bir sürecin ardından Mavi Marmara olayını ilişkilerinde geride bırakacak anlaşmaya en nihayetinde bu yaz imza attı. ‘Tazminata İlişkin Usul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısını’ 20 Ağustos’ta TBMM Genel Kurulunda kabul etti ve karar 1 Eylül’de Resmi Gazete’de yayınlandı. Gazze ablukasını hafifletme ve Türkiye’nin Gazze’nin altyapısına yönelik yatırımlarını destekleme konusunda fikir birliğine varan taraflar, aynı şekilde Hamas’ın da Türkiye’de sadece siyasi faaliyet yürütebilmesinde anlaştı. Türkiye’nin özürden sonraki ikinci talebi olan ve iki ülke arasında varılan uzlaşma neticesinde mutabık kalınan 20 milyon dolarlık tazminat ise 30 Eylül’de Türkiye’ye ulaştı. İsrail, Mavi Marmara’da yaralanan ve hayatını kaybedenlerin yakınlarına aktarılmak üzere Türkiye’nin kontrolündeki bir fona aktarılması için tazminat miktarını Merkez Bankası aracılığı ile Adalet Bakanlığı hesabına gönderdi.

Bu sırada 6 yılın ardından Türkiye-İsrail ilişkilerinde bir ilk daha gerçekleşti. 23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında Türkiye’ye gelen İsrailli Enerji Bakanı Yuval Steinitz, Türk mevkidaşı Berat Albayrak ile bir araya geldi. Bu görüşme, altı yılın ardından bakan düzeyinde gerçekleşen ilk resmi toplantı oldu. Daha önce dönemin Çevre Bakanı Amir Peretz, 2013 yılında İstanbul’da BM’nin liderliğinde düzenlenen ‘Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi- Taraflar Toplantısı’na katılmış ve bu ziyaretiyle Mavi Marmara sonrası kopan ilişkilerin ardından Türkiye’yi ziyaret eden ilk bakan olmuştu, ancak Ankara’dan bir isimle bir araya gelmemişti.