Yazı dizimizin bu dördüncü ve son bölümünde Masada kuşatmasını, Yahudilerin teslim olmak yerine ölümü nasıl yeğlediğini, ve Tora’da bu olayların ne şekilde belirtildiğinden bahsedeceğiz.
Roma’dan Masada’ya
Titus, tüm kentin yerle bir olmasını emretti ve sadece Phasael, Hippicus ve Mariamme gibi kuleleri ve Batı Duvarı’nın bir kısmını Romalıların ne kadar zor bir fetih yaptıklarının anısına yıktırmadı; Titus ordusunu kahramanlığı için övdü, subaylarına altın taçlar ve kolyeler taktı, alkışlarla kürsüsünden indi ve bir şölen verdi. Kutlamalar birkaç gün sürdü, sonra orduyu terhis etti. 10. lejyonu Kudüs’ü koruması için görevlendirdi. Birkaç lejyona bazı görevler verdi ve Sezarya’ya gitti. Bu arada haydut Simon ve arkadaşları yeraltı tünellerinden kaçmayı planlıyorlardı. Ancak erzakları bitti ve teslim oldular. Simon zincirlere bağlandı. Sezarya’da Titus kardeşinin doğum gününde Koloseumlarda 2500 tutukluyu hayvanlara parçalattırdı. Bu arada sevinçle Vespasian’ın imparator seçildiğini öğrendi. Titus Antioch’a da uğradı. Burada Yahudiler ile Suriyeliler eşit haklarla yaşıyorlardı. Savaşlardan bıkan bu halk Antiochus adlı bir Yahudi cemaat şefinin Yahudilerin kenti yakacağını iddia etmesi üzerine, Suriyeliler Yahudileri öldürmeye başladılar.
Masada Kalesi
Bassus’un ölümünden sonra yerine vali olarak Flavius Silva geçti. Ve derhal Eleazar komutasındaki haydutların elinde bulunan Massada’ya hareket etti. Önce yükseklerdeki bir kayanın üzerinde bulunan ve yarlarla çevrili Massada’nın etrafına duvarlar ördü. Kaleye sadece Ölüdeniz’den doğudaki bir dar patikadan veya batıdaki tepelerdeki yılanvari ve uçurumlarla çevrili yoldan ulaşılabilinirdi. Kalede bol miktarda erzak ve 10.000 kişiye yetecek silah ve işlenmemiş bakır ve demir vardı. Silva, arka taraftaki rampaya kayalar ve oluşturdukları platform üzerine çok yüksek ve demir levhalarla korunmuş bir yanaşma kulesi inşa ettirdi, oradan da bir koçbaşı ile surları yıkmaya çalıştı. Romalılar Yahudilerin içeride ördükleri bir ahşap takviye duvarını da yaktı. Durumunun umutsuzluğunu sezen ve teslim olmak istemeyen Yahudi komutan Eleazar beraberce intihar etmeyi önerdi. Cengâverler, karıları ve çocukları ile helalleştiler ve onları kılıçtan geçirdiler. Romalılara teslim olunca işkence göreceği, kadınların tecavüze uğrayacağı ve ölümün yaşamdan daha huzurlu olduğu konusunda Eleazar halkı ikna etmişti. Geri kalan 10 erkek, kurayla birbirlerini öldürdü. Son kalan kişi her tarafı ateşe verdi sonra kılıcını karnına saplayıp intihar etti. Beş çocuk ve iki kadın saklanarak hayatta kaldı. Romalılar kaledeki sessizliğe hayret ettiler. İçeri girince 960 ceset buldular ve Yahudilerin ölümündeki bu asalete hayran oldular.
Bu arada İskenderiye’ye kaçan bazı isyancılar kentteki Yahudileri de isyana sevk ettiler ve itiraz edenleri katlettiler. Halk bu ‘çılgınlardan’ usanmıştı ve 600’ünü tutukladılar. Ancak bunlar imparatoru tanımamakta kararlıydılar. Bunun üzerine başka isyanlardan çekinen imparator, bir zamanlar rahip Onias tarafından yapılan mabedin yıkılmasını emretti. Görevli Romalı Vali Lupus mabedi kapattırdı. Keza Cyrene kentinde yine bu haydutların isyanı nedeniyle Libya eyaletinin valisi Catullus, bunları teşvik ettiğine inandığı en zengin 3000 Yahudi’yi öldürttü ve mallarına el koydu. Ancak İmparator Vespasian olayı tetkik edince Yahudi düşmanı Catullus’a ihtar verdi ve sahte şahidi Jonathan’ı da yakılarak ölüme mahkûm etti. “Suçsuzların ruhu gazaba gelmiş olacak ki,” Catullus da feci hastalıklardan öldü.
Okurun izlediği bu tüyler ürpertici olaylar, Tora’da pasuklarda (ayetlerde ) daha önceden bir kehanet misali belirtilmiştir. Bunları izlemek daha da çarpıcıdır.
Peraşa Ki Tavo Pasuk 15:
“Olur da, Tanrı Aşem’in sözünü dinlemeyip onun sana bugün emretmekte olduğum tüm Emirlerini ve Hükümlerini titizlikle yerine getirmezsen, şu bedduaların hepsi üzerine gelip seni yakalayacaktır.”
Peraşa Ki Tavo, Pasuklar: 47-53:
“Her şeyin bol olduğu bir ortamda Tanrın Aşem’e mutlulukla ve kalpten bir neşeyle hizmet edemediğinde,
- Tanrı’nın, açlık, susuzluk, çıplaklık ve her şeyden yoksunluk ortamında sana karşı salıvereceği düşmanlarına hizmet edeceksin. Bu düşmanlarını her birisi boyuna demir bir boyunduruk geçirerek ta ki seni imha edene kadar…
-Tanrı uzaktan yeryüzünün ucundan bir ulusu bir kartalın hızla süzülmesi gibi senin üzerine taşıyacak. Dilini anlamadığın bir ulus olacak bu.
-İhtiyara saygı göstermeyen, acımayan bir ulus.
-Bu ulus sen imha olana kadar, hayvanının meyvesini ve toprağın meyvesini yiyecek; seni yok edene kadar sana ne tahıl, şıra ve yağ bırakacak ne de sığırının yavrularını ve seçkinlerini…
-Ülkenin tümünde o çok güvendiğin yüksek ve güçlendirilmiş surların düşene kadar sana tüm şehirlerinde kuşatma uygulayacak. Tanrı’nın Aşem’in sana vermiş olduğu ülkenin tümünde sana tüm şehirlerinde kuşatma uygulayacak.
-Kuşatma ve düşmanın sana uygulayacağı baskı nedeniyle, rahminin meyvesini Tanrı’nın Aşem’in sana vermiş oğullarının ve kızlarının etini yiyeceksin…”
İsrailoğulları’nın Ahitlerine uymamaları durumunda neler yaşayacaklarını betimleyen Tora’yı Yahudi tarihi nasıl doğrulamaktaysa, aynı şekilde İsrailoğulları’nı cezalandırmak amacıyla da olsa onu taciz eden ulusların maruz kalacakları durumu da aynı tarih teyit etmektedir.
Peraşa Aazinu Pasuk 43:
“Şadedin ey uluslar Halkını çünkü yerde bırakmayacak kullarının kanını! Ve intikamla karışık verecek hasımlarına ve kefaret sağlayacak toprağına Halkı.”
Peraşa Ki Tavo, Pasuk 49:
“Tanrı uzaktan yeryüzünün ucundan bir ulusu, bir kartalın hızla sürülmesi gibi senin üzerine taşıyacak. Dilini anlayamadığı bir ulus olacak bu.”
Burada Romalılar kastedilmektedir. Zira onların amblemi kartaldı…
MS 10 Ağustos 410 yılında Vandal (başıbozuk), Gotlar’ın ordusu Roma’ya saldırdı. Aciz duruma düşmüş olan koca imparatorluğun halkı, kapıları kendilerinden açtılar ve kent yağmalandı. Bu Roma İmparatorluğu’nun sonunun başlangıcıydı.
Öte yandan din bilgeleri, Birinci Tapınağın yıkılış nedenlerini putperestlik, ahlaksızlık ve insanların birbirlerini öldürmelerine bağlamışlardır. İkinci Tapınağın yıkılışının nedenlerini ise bilgeler; iç kargaşalar, saygısızlık, nedensiz nefret, ihtiras gurur, önyargı, hoşgörü eksikliği ve çekememezliklere atfetmişlerdir. Tıpkı Josephus’un anlattıklarında olduğu gibi…
bitti
Kaynakçalar:
1) Josephus,The Essential Writings; Paul L; Maezer, Kregel Publications,1988
2) Tora, 5 Cilt, Gözlem Yayıncılık
3) Yahudilik Ansiklopedisi, Yusuf Besalel, Cilt I, 2001