Farklılıklarını ve anlaşmazlıklarını bir kenara bırakan Amerikalı Müslümanlar ve Yahudiler, ayrımcılığa karşı birleştiler.
Donald Trump’ın seçilmesini takip eden ırkçı nefret suçları sonucunda Amerikalı Müslümanlar ve Yahudiler şaşırtıcı bir birlik oluşturarak, karşıt düşüncelerini bir kenara bırakıp, güçlerini birleştirmeye başladılar.
Aralık ayında bir pazar günü, çoğu başı kapalı 500 Müslüman ve Yahudi kadın, New Jersey’deki Madison Üniversitesinde toplandı. Bunun ABD’de gerçekleşmiş bu tarz toplanmaların en büyüğü olduğunu söyleniyor. Organizasyon, ‘Selam Şalom Kardeşliği’nin üçüncü yıllık konferansıydı. İki yıl önce gerçekleşen ilk konferansa yalnızca 100 kişi katılmıştı. Birliğin şu anda yirmi eyalette 50’den fazla şubesi bulunuyor.
Duke Üniversitesinde İslam olaylarının baş temsilcisi olan İmam Abdullah Antepli de konferansa eşiyle katıldı. Antepli, “Müslüman cemaatinin geçmiş şikâyetlerini bir kenara bırakmakta ve yardım istemekte her zamankinden daha hevesli olduğunu görüyorum. Bu Trump etkisi” dedi.
Selam Şalom Kardeşliği ülkedeki bölünmelere tepki olarak oluşturulmuş tek birlik değil; geçen ay Amerikan Yahudi Komitesi ve Kuzey Amerika İslam Topluluğu (Islamic Society of North America) yeni bir ortak kuruluşu hayata geçirdi: Müslüman-Yahudi Danışma Konseyi (Muslim-Jewish Advisory Council. Bu konsey diyalogdan ziyade doğrudan kongreye vereceği tekliflerle insanların hayatında değişim yapmayı hedefliyor. Teklifler arasında, nefret söylemi bilinçlendirmesi, iş yerinde dini özgürlükler, göç ve mülteci konuları bulunuyor. Konseyin başkanlığını Farooq Kathwari ve Stanley Bergman yürütüyor. Bir mobilya şirketinin sahibi Kathwari ve tıbbi ürün dağıtıcısı Bergman, Fortune 500 listesinde yer alan üst düzey yöneticiler.
Donald Trump öne çıkmaya başladığından beri temelleri atılan Müslüman-Yahudi Danışma Konseyi, hem Demokratlardan hem Cumhuriyetçilerden oluşuyor.
Geçtiğimiz ay konseyin Manhattan’da gerçekleşen konferansında ADL (İftira ve İnkârla Mücadele Birliği) Başkanı Jonathan Greenblatt, “Kayıt altına alınmanın, etiketlenmenin, ayrıştırılmanın nasıl bir şey olduğunu Yahudiler çok iyi biliyor. Bu tip yaşantılar Yahudi toplumunda içten duygular uyandırıyor” diye konuşmuştu. “Eğer Müslümanlar kendilerini kaydettirmek zorunda kalırsa, Yahudiler de gururla kendilerini Müslüman olarak kaydettirirler” açıklamasını yapan Greenblatt, ayakta alkışlanmıştı.
Birlik ve beraberlik için Şabat yemeği
42 yıldır ABD’de yaşayan Müslüman Vaseem Firdaus ‘Selam Şalom Kardeşliği’ tarafından düzenlenen Şabat yemeğine katıldı.
56 yaşındaki üretim müdürü Firdaus, Donald Trump başkan seçilene kadar Amerika’da yaşayan bir Müslüman olarak kendini güvende hissettiğini ancak Trump’ın zaferinin, güven hissiyatını ciddi anlamda sarstığını belirtti.
Firdaus, yeni tanıştığı dört Yahudi kadınla sohbetinde Trump ve yandaşlarının ülkeye Müslüman girişinin yasaklanacağına ve burada yaşayan Müslümanların kendilerini kaydettirmeleri gerekeceğine dair açıklamalarının onlara Holokost Almanyası’nı anımsattığını öğrendi.
Yahudi kadınlar, Firdaus’u durumun Müslümanların kaydedilmesi raddesine gelmeyeceğine dair ikna etmeye çalıştılar. Kardeşlik’in Kaliforniya’daki ilk batı yakası ayağını inşa etmede yardımcı olan Mahela Morrow-Jones, “Müslümanlar kendilerini kaydettireceklerse, hepimiz kendimizi kaydettiririz” dedi.