Terör, beklenmedik yer ve zamanlarda hayatımıza girdiğinde her gün gittiğimiz işimiz, alışveriş merkezleri ve hatta bazen evimizin sokağı bile zihnimize tehlikeli olarak kayıtlanıyor.
Gün içinde atacağımız her adımı, yapacağımız her programı düşünmemize ve tehlike seviyesini ölçmemize neden oluyor. Elimizde olmadan üzülüp, korkuyoruz ve en önemlisi güvende hissetmiyoruz.
Olanları ve olabilecekleri kontrol edemeyeceğimizi hissettiğimiz zamanlarda öfkeleniyoruz, bu öfke zaman zaman kontrolsüz hareketlere ve istemsiz kırıcı çıkışlar yapmamıza neden oluyor.
Şiddet ve üzüntünün yarattığı güvensizlik hissi zihnimizin olan biteni algılayış şeklini etkiliyor ve değiştiriyor. Korktuğumuz için düşünmeden hareket edebiliyor ve aceleci karar verebiliyoruz.
Terörün tüm bu etkileri, hem çocuklar hem de yetişkinler için geçerli olduğundan aşağıdaki yaklaşımlar tüm aile bireyleri tarafından dikkate alınmalı.
Özellikle böyle korku dolu zamanlarda ruh sağlığımıza daha fazla özen göstermeli, evimizde bile olsa rutin hayatın devam ettiğini hissettiren aktivitelere devam etmeliyiz. Örneğin; aile yemekleri ya da çocuklarla kaliteli oyun zamanı gibi.
Aile içi iletişim her zamankinden daha fazla olmalı. Açık, dürüst, duygu ve korkuların paylaşıldığı rahatlatıcı sohbetlere yer verilmeli.
Çocuklara “Bir şey yok, korkma, üzülme sen, bize bir şey olmayacak” gibi kontrol edemeyeceğimiz sözler ve duygularını basitleştirici yaklaşımlardan sakınmalıyız.
Çocuk korku ve endişesini paylaştığında, ebeveyn bunu duymalı ve anlayıp ona güvenli duygusal alanı yaratabileceğini hissettirmelidir.
“Korkuttuğunu anlıyorum, ben de korkuyorum bazen. Senin için her zaman buradayım. Benimle her zaman konuşup paylaşabilirsin. Benden neye ihtiyacın var?” gibi dürüst paylaşımlara yer vermeli ve destek olunmalı.
Özellikle anne-baba arasında kavgalar, şiddetli söz ve konuşmalar önlenmeli.
Anlayış, destek ve özverinin her zamankinden daha fazla olması çocuklarımızın en azından kendilerini evlerinde güvenli hissetmeleri için gerekli ve çok önemlidir.
Kaygı düzeyi artan çocuğun bazı rutin alışkanlıklarında değişim göstermeleri normal karşılanmalı ve destek alınmalı. Ör: tek başına uyuyabilen çocuğun anne babanın yanında uyumak istemesi, iştahsızlık çekmesi ya da derslerine konsantre olamaması gibi.
Unutmamak gerekir ki, bireyleri en çok bilinmezlik ve saklanan bilgiler korkutur. Çocuklarınızı yaşına uygun şekilde bilgilendirmeniz ve sorularını geçiştirmek yerine cevaplamanız çok önemlidir. Çocukta kaygı çok yüksekse ve uzun zaman sürüyorsa, okul ve günlük hayatını etkileyen boyuttuysa lütfen en kısa zamanda güvendiğiniz bir uzman psikologdan destek talep ediniz.