5777 Tu Bişvat

Şevat Ayı’nın 15’i anlamına gelen Tu Bişvat, Yahudi takviminde ‘Ağaçların Yılbaşı’ olarak kutlanır. Bu günü, Tora’nın Kutsal Toprakların bereketini ifade etmek için özellikle seçip belirlediği yedi meyve ve tahılı onlara uygun duayı edip yiyerek kutlarız. Tu Bişvat bize ‘yemek’ gibi fiziksel bir olayı, söylenen berahalarla kutsal bir hale getirebilme, bu şekilde fiziksellik ile spiritüelliği birleştirebilme, bedenimizle aynı anda ruhumuzu da besleyebilme gücümüz olduğunu hatırlatır. (Yılın her günü söylenen berahalar da her gün aynı etkiyi yaratır.)

Nazlı DOENYAS Kavram
8 Şubat 2017 Çarşamba

Ruhu doyuran yemek

Bilgelerimiz der ki, Maşiah döneminde şahit olacağımız gibi, ilk yaratıldıklarında tüm ağaçlar meyve verme özelliğine sahipti. Ağacın temel işlevi meyve üretmek olduğuna göre, meyvesiz bir ağaç, dünyada bir şeylerin eksik olduğunu gösterir. Biz de bu dünyadaki yaşamımız süresince bu eksiklikleri fark edip tamamlamaya, düzeltmeye çalışırız. Cenneti dünyaya getirmek, hayatımızdaki en gündelik işlere bile kutsallık katmak için her fırsatı değerlendiririz. Buna en günlük ve en doğal fiziksel isteğimiz olan yemek ile ilgili tutumumuzla örnek verebiliriz.

Yemek yemeyi, düşünmeden içgüdüsel olarak yapmayıp, yemeden önce bir an durup, o yiyeceğin soframıza gelene kadar geçirdiği evreleri, her evrenin gerçekleşmesini mümkün kılan Tanrı’nın Eli’ni idrak etmeye çalışırız.  O’nun Cömertliğinin, İyiliğinin, Lütfunun, bize her gün her an verdiği hediyelerin farkına varıp bunun mutluluğunu ve şükran duygularını yediğimiz yemeğe katabiliriz.

Tanrı’nın bize sağladığı bir şeyi yemeden, bu yiyeceğe ait olan duayı söyleyip, bu yiyeceği bize verenin Kim olduğunu bildiğimizi ve O’na bunun için şükran duyduğumuzu belirtip, ondan sonra yediğimizde, ‘yemek’ maddesinin seviyesini yükseltiriz. Bu şekilde, basit fiziksel bir olaya, spiritüellik katarız.

Seviyesi yükselen bu yemekle hem fiziksel yanımız (vücudumuz), hem spiritüel yanımız (ruhumuz) doyar. 

Buna ek olarak, Kabala bilgelerine göre Tu Bişvat’ta bu meyveleri berahalarıyla yemek, Adem ile Havva’nın günahı için de onarım sağlar. 

Tu Bişvat'ta ayrıca geleneksel olarak ağaç dikilir ve  gelecek Sukot'ta iyi bir etrog için dua edilir.

 

TU BİŞVAT SEDERİ

İstanbul Sefarad cemaati adetlerine göre Tu Bişvat Sederi’nde; 14 Şevat’ı 15 Şevat’a bağlayan akşam (bu yıl 10 Şubat Cuma akşamı), yemekten ve Birkat Amazon’dan hemen sonra, yemek masası Kutsal Topraklarda yetişen buğday, arpa, üzüm, hurma, nar, zeytin, incir başta olmak üzere türlü meyvelerle donatılır.

TEİLİM (Zebur) kitabında 120. mezmur (Teilim kitabındaki kutsal şiirlerden) başlanır, 134. mezmurun sonuna kadar okunur.

Bu on beş mezmur, ya sederin başında peş peşe okunur ya da isteğe göre, meyveler yenirken aralarda okunabilir. Yani sırasıyla önce bir mezmur, sonra meyve ve meyvenin duası, sonra diğer mezmur, meyve ve meyvenin duası… şeklinde devam edebilir.

ŞEEHEYANU -O zamana kadar henüz yemediğimiz meyve çeşitleri varsa, bunları Tu Bişvat’ta yemeye özen gösteririz. Böylece Şeeheyanu berahasını da söylemiş oluruz. Şeeheyanu berahasını, o meyveye ait kendi berahasını söylemeden önce söyleriz. “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Şeeheyanu Vekiyemanu Veigianu Lazeman Aze” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, çünkü bizi yaşattın, ayakta tuttun ve bugünlere eriştirdin).

1) BUĞDAY

Herkes buğdayı temsilen eline bir kurabiye alır ve ona özgü berahayı söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Mine Mezonot“(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, yiyecek çeşitlerini yaratan). Ve kurabiyeyi yer.

2) ZEYTİN

Evin sahibi bir ZEYTİN alıp, duasını söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) ve zeytini yer.

3) HURMA

Masada bulunanlardan birine HURMA verilir. Duasını söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) sonra hurmayı yer.

4) ÜZÜM

Masadakilerden birine kuru veya yaş ÜZÜM verilir. Duasını söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) sonra üzümü yer.

5) KAŞER ŞARAP veya

ÜZÜM SUYU

Herkes eline bir bardak KAŞER ŞARAP alır ve onun duasını söyler: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Agefen” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, bağın meyvesini yaratan), sonra içer.

6) İNCİR

Masada bulunanlardan birine İNCİR verilir.

a) Önce, Şir Aşirim’de (Ezgiler Ezgisi) bulunan şu pasuklar, şarkılarla okunur (şarkısız da okunabilir): 

Tseena Urena Benot Tsiyon Bameleh Şelomo Baatara Şeitera Lo İmo Beyom Hatunato Uvyom Simhat Libo Ve Ateena Haneta Pagea Veagefanim Semadar Natenu Reah, Kumi Lah Rayati Yafati Ulhi Lah.

b) Sonra meyvenin kendi berahasını: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets”(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) söyler ve sonra inciri yer.

7) NAR

Masadakilerden birine NAR verilir:

a) Önce, Şir Aşirim’den şu pasuk, şarkılarla okunur(şarkısız da okunabilir): 

Kehut Aşani Siftotayih Umidbareh Nave, Kefelah Arimonrakateh Mibaad Letsamateh.

b) Sonra meyvenin kendi berahasını: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) söyler ve sonra narı yer.

8) BADEM, FINDIK,   PORTAKAL, ELMA, CEVİZ vb

Henüz AETS berahasını söylememiş kişilere diğer ağaç meyveleri verilir, bu kişiler:

 “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets”(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) berahasını söyler ve sonra BADEM, FINDIK, PORTAKAL veya diğer ağaç meyvelerinden yer.

ELMA: Elma yeneceği zaman:

a) Önce Şir Aşirim’den şu pasuk şarkılarla okunur (şarkısız da okunabilir):

“Ketapuah Baatse Ayaar Ken Dodi Ben Abanim, Betsilo Himadti Veyaşavti Ufiryo Matok Lehiki”.

b) Sonra meyvenin kendi berahası:“ Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets”(Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan)   söylenir ve elma yenir.

CEVİZ: a) Önce Şir Aşirim’den: “El Ginat Egoz Yaradti Lirot Beibe Anahal, Lirot Afareha Agefen Enetsu Arimonim, Lo Yadati Nafşi Samatni Markevot Ami Nadiv” pasuğu, şarkılarla söylenir. (şarkısız da okunabilir)

b) Ardından kendi berahası: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aets” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan) söylenir ve ceviz yenir.

9) Toprakta yetişen meyveler

Ağaç meyvelerinin dağıtımı bittikten sonra sıra toprakta yetişen meyvelere gelir: MUZ, HAVUÇ, KARPUZ, KAVUN veya onlara benzer LEBLEBİ, YERFISTIĞI alınır, berahası söylenir: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Bore Peri Aadama” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, toprağın meyvesini yaratan), sonra yenilir.

10) ARPA

Tora’daki ARPA ürününü hatırlamak için bira alınır, bira için beraha söylenir:

“Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Şeakol Niya Bidvaro” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı ki her şey sözü ile oluştu) ve sonra içilir. (Bu beraha masadaki çikolata, şeker, içecek çeşitleri için de söylenir)

11) Meyvelerin kokusu:

LİMON veya ETROG (Sukot bayramında lulav’la birlikte tuttuğumuz güzel kokulu turunçgil) alınır. Ona özel beraha söylenir: “Baruh Ata Ad. Elo-Enu Meleh Aolam Anoten Reah Tov Baperot” (Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, meyvelere iyi koku veren)  sonra koklanır.


*Tu Bişvat’ın ABC’si, Tu Bişvat Felsefesi, Tu Bişvat Sederi dualarının uygulamalı videosu: http://www.sevivon.com/index.php?option=com_content&task=blogcategory&id=70&Itemid=38


Önemli Not:  Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya konu hakkında fikir vermek amacıyla; www.chabad.org, www.ou.org, aish.com, morashasyllabus.com sitelerinden, Inside Time, The Book of Our Heritage ve GÖZLEM’in  El Gid Para El Pratikante, Teilim, Yahudilik Ansiklopedisi kitaplarından ve Ortaköy Etz-Ahayim Sinagogu Tu Bişvat Rehberi’nden derlenerek hazırlanmıştır.  Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi rabilerine başvurması gerekir.

 

Katkıları için Rav İzak Peres’e teşekkür ederiz.

 

 




ŞABAT ŞiRA

Denizin Şarkısı-Şirat Ayam, Tanrı’nın, nasıl mucizevi şekilde Kızıldeniz’i ikiye ayırarak İsrailoğulları’nın geçmesini sağladığını ve onlar karaya ayak basar basmaz, peşlerinden gelen Mısırlıların üzerine denizi tekrar kapadığını ve bu şekilde halkını kurtardığını anlatır.

Beşalah Peraşası’nın okunduğu Şabat; Şabat Şira-Şarkı Şabat’ı olarak adlandırılır. Çünkü bu peraşada Kızıldeniz’in yarılmasından sonra, İsrailoğulları’nın söylediği şira-şarkıdan bahsedilir.

Her sabah duasında Sidur kitabından okunan Şirat Ayam, ayrıca yılda iki kere direkt Sefer Tora’dan okunur. Birincisi, Kızıldeniz’in yarılış ve şarkının yazılış yıldönümü olan- Pesah’ın yedinci günü. İkincisi ise bu yıl 11 Şubat Cumartesi’ye gelen Şabat Şira günü.

Beşalah Peraşası, denizde söylenen şira-şarkıya ek olarak başka konuları da içerir; Mısır’dan çıkış, Kızıldeniz’in yarılması mucizesi, Mara’da verilen kural ve hükümler, man mucizesi, insanlara su sağlayan kuyu ve Amalek’le savaş gibi. Buna rağmen İsrailoğulları bu Şabat’a özel olarak şira- Tanrı’yı öven şarkı ismini seçer.

Bu şira özeldir, çünkü İsrailoğulları kuşaklar boyu bu şarkıyı her tekrar ettiklerinde sanki o anda daha şimdi ilk defa söylüyorlarmış etkisi olur. Tora’nın diğer bütün sözleri Tanrı tarafından söylenir, İsrailoğulları da dinler. Ama bu şira’yı, söyleyen İsrailoğulları, dinleyen ise Tanrı ve O’nun melekleridir. O anda, İsrailoğulları’nın ruhları en yüksek seviyelerine ulaşır ve kalpleri Tora ile dolup taşan bir kaynağa dönüşür. Kalplerinden fışkırarak dile getirdikleri bu Tora şarkısı, Sina Dağı’nda Tanrı’dan duydukları Tora’dan da önce gerçekleşir. Söyledikleri bu şira’nın gücü ile neşe ve şarkı tüm nesiller boyu Yahudilerin kalplerine işlenir. Ne zaman düşmanlarından veya onlardan çektiği eziyetlerden kurtulsalar kalplerinde heyecanla bunları gerçekleştiren Tanrı’yı, şarkılar söyleyerek övme isteği coşkuyla tekrarlanır.

Şöyle söylediler: Tanrı için şarkı söyleyeceğim.” (Şemot 15:1) O zaman söyledikleri bu şarkı, Yahudilere tüm nesiller için bu şarkıyı söylemeye devam etmenin yolunu açar. Kızıldeniz’i geçerken ruhlarının eriştiği, Tanrı’ya neşe ve sevgi ile kalpten şarkı söyleme seviyesine ulaşma kapasitesi, her zaman, her Yahudi’nin içinde var olan bir kıvılcımdır.

Yahudiler bu şira’yı sadece şahit oldukları mucizelerin etkisi ile değil tam bir inanç ve güven ile söyler. Anlık heyecanların etkisi kısa süreli olur, ancak inanç ve iman kalbin içine işler ve orada var olmaya devam eder. İsrailoğulları’nın şarkı söylemeye başlama anı; çektikleri ve gelecekte de görecekleri esaret ve sıkıntıların, karşı karşıya kaldıkları testler ve saflaştırma süreçlerinin hepsinin Tanrı’nın Ebedi Sevgisinin birer göstergesi olduğunu idrak ettikleri andı. O zaman İsrailoğulları gerçek mutluluk veya yaşamın temelinin Tanrı İnancı ve Tanrı Sevgisi olduğunu anlar: “Dürüst kalpler için sevinç gözüktü ” (Teillim 97:11) ve “Ama dürüst kişi, sadakatiyle yaşayacaktır.” (Habakkuk 2:4) Bu duygu, şira’nın sözlerinde de görülür: “Tanrı’ya ve kulu Moşe’ye inandılar… O zaman Moşe ve Bene-Yisrael, şu şarkıyı… söylediler.” (Şemot 14:31-15:1)