Denizin Şarkısı-Şirat Ayam, Tanrı’nın, nasıl mucizevi şekilde Kızıldeniz’i ikiye ayırarak İsrailoğulları’nın geçmesini sağladığını ve onlar karaya ayak basar basmaz, peşlerinden gelen Mısırlıların üzerine denizi tekrar kapadığını ve bu şekilde halkını kurtardığını anlatır.
Beşalah Peraşası’nın okunduğu Şabat; Şabat Şira-Şarkı Şabat’ı olarak adlandırılır. Çünkü bu peraşada Kızıldeniz’in yarılmasından sonra, İsrailoğulları’nın söylediği şira-şarkıdan bahsedilir.
Her sabah duasında Sidur kitabından okunan Şirat Ayam, ayrıca yılda iki kere direkt Sefer Tora’dan okunur. Birincisi, Kızıldeniz’in yarılış ve şarkının yazılış yıldönümü olan- Pesah’ın yedinci günü. İkincisi ise bu yıl 11 Şubat Cumartesi’ye gelen Şabat Şira günü.
Beşalah Peraşası, denizde söylenen şira-şarkıya ek olarak başka konuları da içerir; Mısır’dan çıkış, Kızıldeniz’in yarılması mucizesi, Mara’da verilen kural ve hükümler, man mucizesi, insanlara su sağlayan kuyu ve Amalek’le savaş gibi. Buna rağmen İsrailoğulları bu Şabat’a özel olarak şira- Tanrı’yı öven şarkı ismini seçer.
Bu şira özeldir, çünkü İsrailoğulları kuşaklar boyu bu şarkıyı her tekrar ettiklerinde sanki o anda daha şimdi ilk defa söylüyorlarmış etkisi olur. Tora’nın diğer bütün sözleri Tanrı tarafından söylenir, İsrailoğulları da dinler. Ama bu şira’yı, söyleyen İsrailoğulları, dinleyen ise Tanrı ve O’nun melekleridir. O anda, İsrailoğulları’nın ruhları en yüksek seviyelerine ulaşır ve kalpleri Tora ile dolup taşan bir kaynağa dönüşür. Kalplerinden fışkırarak dile getirdikleri bu Tora şarkısı, Sina Dağı’nda Tanrı’dan duydukları Tora’dan da önce gerçekleşir. Söyledikleri bu şira’nın gücü ile neşe ve şarkı tüm nesiller boyu Yahudilerin kalplerine işlenir. Ne zaman düşmanlarından veya onlardan çektiği eziyetlerden kurtulsalar kalplerinde heyecanla bunları gerçekleştiren Tanrı’yı, şarkılar söyleyerek övme isteği coşkuyla tekrarlanır.
“Şöyle söylediler: Tanrı için şarkı söyleyeceğim.” (Şemot 15:1) O zaman söyledikleri bu şarkı, Yahudilere tüm nesiller için bu şarkıyı söylemeye devam etmenin yolunu açar. Kızıldeniz’i geçerken ruhlarının eriştiği, Tanrı’ya neşe ve sevgi ile kalpten şarkı söyleme seviyesine ulaşma kapasitesi, her zaman, her Yahudi’nin içinde var olan bir kıvılcımdır.
Yahudiler bu şira’yı sadece şahit oldukları mucizelerin etkisi ile değil tam bir inanç ve güven ile söyler. Anlık heyecanların etkisi kısa süreli olur, ancak inanç ve iman kalbin içine işler ve orada var olmaya devam eder. İsrailoğulları’nın şarkı söylemeye başlama anı; çektikleri ve gelecekte de görecekleri esaret ve sıkıntıların, karşı karşıya kaldıkları testler ve saflaştırma süreçlerinin hepsinin Tanrı’nın Ebedi Sevgisinin birer göstergesi olduğunu idrak ettikleri andı. O zaman İsrailoğulları gerçek mutluluk veya yaşamın temelinin Tanrı İnancı ve Tanrı Sevgisi olduğunu anlar: “Dürüst kalpler için sevinç gözüktü ” (Teillim 97:11) ve “Ama dürüst kişi, sadakatiyle yaşayacaktır.” (Habakkuk 2:4) Bu duygu, şira’nın sözlerinde de görülür: “Tanrı’ya ve kulu Moşe’ye inandılar… O zaman Moşe ve Bene-Yisrael, şu şarkıyı… söylediler.” (Şemot 14:31-15:1)
- See more at: https://www.salom.com.tr/haber-101991-10_subat_cuma_aksami_tu_bisvat_basliyor.html#sthash.Yigee2VJ.dpuf