Ekonomik ajandaya katkı yazısı – 2
1. Esnaflara yönelik Ahilik Fonu önemli bir gelişme. İşsizlik Fonu gibi gerek kamunun sahip olduğu varlıklar açısından gerekse piyasaya olacak desteği açısından doğru kullanım ile fayda sağlayacaktır. Esnaf Odalarının da fona belli bir oranda katkıda bulunması düşünülmeli.
2. Ahilik Fonu dışında (Tarım) Kredi Kooperatifleri gözden geçirilmeli, mevzuatı ile beraber yapılanmaları ve sermaye güçleri desteklenmeli. Esnafa, KOBİ’ye, girişimciye finansman hep bankalar kanalı ile yapılmaya çalışılıyor. Dağıtım kanalı olarak evet bankalar önemli ancak bölgesel kreditörlerin varlığının da desteklenmesi lazım. ABD’de bankalar ile kredi kooperatiflerinin rekabeti dikkate alındığında ülkemizdeki finansal piyasaların gelişimi, ürün çeşitliliği ve derinliği açısından bu konu önemli ve üzerinde çalışılması gereken bir başlık. Ayrıca KGF desteğinin de belli kredi kooperatiflerine verilmesi düşünülmeli.
3. “Türk Parasının Özendirilmesi’ için 32 sayılı karar günün gereklerine karşı güncellenmeli. Türk Lirası’na verilen tasarruf mevduat güvencesi TMSF kapsamında TL lehine farklılaştırılmalı.
4. Yabancı örneklerinde olduğu gibi Türkiye’den mal ve hizmet alacak yabancı yerleşiklere Eximbank ve belli kamu kaynaklarından sağlanacak ülke kredi (ECA) imkânları geliştirilmeli, ayrıca bu kaynakların daha çok TL cinsinden ihracat ödemeleri için verilmesi sağlanmalı.
5. Otomatik katılımda toplanan fonların B tipi fonlar dışında hisse senetlerine yatırım imkânı veren A tipi fonlara da belli kurallar dâhilinde yönlendirilmesi imkânı değerlendirilmeli. B tipi fonlar ile ileride faizin üzerinde oluşabilecek ek baskıları farklılaştıracak fon çeşitliliği ve katılımcıların fonlar arasındaki serbest geçiş imkânları değerlendirilmeli.
6. Buradan hareketle, bankalar aracılık sıfatı ile farklı kuruluşların yatırım fonlarını (internet) şubelerinde satabiliyorlar. Benzer şekilde bireysel emeklilik sisteminde de katılımcılara kolaylık ve alternatif sağlanması adına emeklilik şirketleri arasında sözleşme transferi gerekmeden farklı kuruluşların emeklilik fonlarına katılımcının mevcut şirketinden yatırım yapma olanağı sağlanabilmeli. Sonuçta EGM ve Takasbank güvencesinde bir değişiklik olmayacağından kâğıt prosedürü ve operasyonel maliyet avantajı tüm tarafları rahatlatacaktır. Bu şekilde eleştiri konusu olan enflasyon civarındaki portföy getirilerinde rekabet özendirilecektir.
7. Benzer şekilde banka hesap numaralarının taşınabilirliğinin de gündeme ve devreye alınması bireysel/finansal tüketicinin korunması ve müşteri odaklılık adına önemli bir kazanım olacaktır. Bankaların operasyonel maliyetlerine de olumlu bir katkı sağlayacaktır.
8. Birçok mesleğin standardı Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından belirlenmiş durumda. Ancak, örneğin organizasyonel gelişim uzmanı, iş ve meslek danışmanı gibi İK’ya, iş ve işçi bulmaya yönelik meslek standartlarının tüm ilgili kurumlarda ilgili personelce gerekli akreditasyon ve belgelendirmeye sahip olarak yapılması konusunda daha fazla kontrol ve gelişim şart. Türkiye’nin entelektüel sermayesi ve işgücü yetkinliği onaylanmış ve kontrol edilen ellerde değerlendirilmeli. 1 Ocak’tan itibaren başlayan kas gücüne bağlı inşaat ve otomotive yönelik kontrol süreci 40 meslek dışında genele yayılarak devam etmeli. SPK lisanslama, mali müşavirlik, acente personeli olma, berberlik, kalfalık gibi birçok alanda aranan belgeler kariyerlerini yönlendiren, belirleyen alanlarda da aranmalı. Tabii bu her alanda sağlanabilmeli.
9. Buradan hareketle, meslek olarak kabul görmeyen veya olabilecekken olamayan ya da olmaması gereken birçok başlıkta düzenleyici mevzuatlara ihtiyaç bulunmakta. Ticari kazanç elde edilen ancak çoğu zaman kayıt dışı ekonominin de maalesef bir parçası olan kişisel gelişim veya bireysel danışmanlık kapsamına girebilecek başlıkların bir mercii tarafından denetlenmesi, akredite edilmesi veya engellenmesi gerekiyor. Mesela, “bu işi kesin kabul et çünkü yükselenin Kepler retrosuyla suda gördüğüm kadarı ile nefesini kesecek” diyen bir kişinin en az koçluk, kobi danışmanlığı, akademisyenlik kadar yetkin, işine hâkim ve güvenilir olması gerekiyor. Tabii işin vergisel ve SGK boyutu da cabası. Bir akademisyenin ders saat ücretinden fazla kazanan başlıkların vergilendirilmiş kutsal kazançlara sahip olması lazım.
10. Kayıt dışılıktan yola çıkılmışken kredi kartlarındaki taksit önlemlerinin vadeli (?!) çek için de düşünülmesi gerekiyor. Piyasadaki nakit sıkışıklığını aşmak adına kullanılan bu tarz piyasa çözümleri hem vergi hem vade (farkı) hem nakit akışı boyutundan ‘piyasada nakit dönmüyor’ söylemine bizzat kendisi neden. Ticari kredi kartlarının özendirilmesi de bu anlamda daha fazla çalışılması gereken bir başlık.
11.Operasyonel filo kiralamanın bireysel kullanıma yaygınlaştırılabilmesi adına gelir vergisinden indirim imkânı değerlendirilmeli. Kamunun vergi kaybı gibi tehditlere karşın satışlardaki artış, araç parkurunun daha hızlı yenilenmesi ile KDV’si, ÖTV’si ve MTV’si yüksek bir üst modele geçiş ile kaybın telafi edilebileceği gibi fırsatlar sektörün derneği ve ilgililerce yapılacak analizlerle rakamsal olarak görülebilecektir. Benzer şekilde beyaz eşyada ve elektronikte bireysel leasing değerlendirilmeli.
12. Katılım bankacılığı özellikle girişim sermayesi boyutundan ülkedeki girişimlere olan desteğinin ön plana çıkarılması adına KGF ve benzeri yapılanmalarda ayrı süreçler ile desteklenmeli. Örneğin BİST nezdinde bir kitlesel fonlama ve girişim sermayesi piyasası altında katılım bankacılığı desteği ile halka arz edilecek sukuklar(finansman bonoları) ile küçük yatırımcının bu girişimlere ortak olması sağlanabilir.
13. İhracatın geliştirilmesi başlı başına bir konu. Finansal hizmetlerin ihracat imkânının hızlandırılması, eğitim, danışmanlık, yazılım, koçluk, denetim gibi profesyonel bilgi hizmetlerinin ihracatının desteklenmesi, üniversitelerin Dubai, Katar’da olduğu gibi yurtdışı yapılanmalarının teşvik edilmesi gibi yeni pazarlar ve başlıklar değerlendirilmeli. Özellikle hizmet ihracatı mal ihracatına göre KOSGEB, URGE gibi birçok teşvikten geri kalıyor.
14. Finansal okuryazarlık tüm okullarda bir ders olarak okutulmalı. Ve tabii en önemlisi finans merkezi adayı İstanbul’un Avusturya Ekolü, Wharton, London School gibi bir iktisadi yönetim ekolü olmalı. Finansal hizmetlerde özellikle teknolojinin verdiği ivme ile oluşan yakınsamanın birçok yerde önemli etkileri olacak. Örneğin, kitlesel fonlama veya melek yatırımcılık sermaye ile ilişkisi boyutundan sermaye piyasası, kredi boyutundan bankacılık, elektronik ve mobil ortamda fon akışı dâhilinde ödeme sistemleri mevzuatına tabii. Bu meyanda farklı regülatörler tarafından düzenlenen ve kontrol edilen bu banka olmayan finansal hizmetlerin koordine edileceği bir üst merci olmalı mı konusunu İstanbul Ekolü bir kürsü olarak tartışmalı.
Son olarak geçen haftaki diğer yazımızda sorduğumuz iki sorunun kısa cevaplarını vererek ekonomik ajandaya katkımızı burada sonlandıralım. İlk sorumuz kâğıt para ve madeni para arasındaki unvan farkına yönelikti. Kâğıt paranın borçlusu Merkez Bankası olduğu için üzerinde bankanın unvanı yazar, bozuk (demir) paranın borçlusu Hazine olduğu için üzerinde bağlı olduğu mercii devletin unvanı yazar. Her ikisi de darphanede basılır. İkinci sorumuzun cevabı ise hoşaf kuru meyveden komposto yaş (taze) meyveden yapılır.