Amerikalı gazeteci Hunter Stuart, İsrail ve Batı Şeria’da geçirdiği bir yıl sonrası farklı bir dünya görüşüne sahip oldu.
Stuart 2015 yılında ABD’den İsrail’e giderek Kudüs’ün nispeten Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölgesinde serbest gazeteci-muhabir olarak çalışmaya başladı.
Ancak Stuart, Yahudilere karşı yapılan teröre bizzat şahit oldukça, zamanla dünya görüşünü değiştirdi.
ABD’nin New England bölgesinden liberal görüşlerle İsrail’e gelen ve Filistin taraftarı yazıları birçok Arap medyasında yer bulan İngiliz gazeteci, bir gün Yahudi zannedilerek sokak ortasında linç edilmek istenince, karşı karşıya kaldığı nefretin ne boyutta olduğunu idrak etmiş.
Stuart, İsrail-Filistin çatışmasında sahip olduğu fikirlerin nasıl şekil değiştirdiğini şöyle anlatıyor: “Kudüs’e gelmeden önce son derece Filistin taraftarıydım. Benim yetiştiğim yerde tanıdığım herkes liberal görüşlere sahiptir. Liberal olunca plüralist bir görüşle her tür farklılığa tolerans gösterirsin, geylere anlayışla yaklaşırsın, silahlanmaya karşı olursun, kadınların kürtaj hakkına saygı duyarsın.
2015’te Kudüs’ün Müslüman mahallesi Baka’ya yerleştiğimde “Batı Şeria’daki İsrail varlığını sorunun kaynağı olarak görüyor, İsrail’i bir tür emperyalist güç olarak değerlendiriyordum. Dolayısı ile İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’nin büyük çoğunluğundan çekilmesinin her sorunu çözeceğine inanıyordum.”
Ancak daha sonra karısı ile Kudüs’ün Yahudi bölgesi Nahalot bölgesine taşınmak zorunda kalan gazeteci şöyle devam ediyor:
“Başlangıçta herkesin radikal İsrail taraftarı olduğu bu mahallede endişe duydum, herkes benim Filistin taraftarı batılı bir gazeteci olduğumu sanki hissediyordu.
Burada kimseyle büyük tartışmalara girmek istememe rağmen, bir gün Amerikalı Yahudi oda arkadaşım bana PEW istatistik kurumunun verilerini gösterdi.
Tüm Müslüman dünyasında yapılan bu araştırmaya göre, Filistinlilerin yüzde 62’si Yahudi sivillere karşı yapılan intihar bombacısı eylemlerini haklı buluyordu. Daha da kötüsü bu eylemleri haklı bulanların çoğu Batı Şeria ve Gazze’de yaşıyor, diğer Müslüman ülkelerde İsrail’e terörle direniş sadece azınlık radikal bir kesimin görüşüydü.”
Ancak Stuart’ın görüşlerinin değiştiği asıl kırılma noktası, şiddetle bizzat göz göze geldiği bir gün tezahür etmiş.
Stuart şöyle anlatıyor:
“2015 yılında bir yazı dizisi için gittiğim Silvan’da bir grup Filistinli çocuk beni Yahudi zannetti ve arkadaşlarını çağırarak üstüme yürüdü.
Çocukların sayısı bir anda arttı, bana Arapça; Yehud (Yahudi) diye bağırıyorlardı. Bir anda durumun tehlikeli bir hal aldığını hissettim ve onlara Arapça; ‘ben Yahudi değilim ben Filistin’i seven Amerikalı bir gazeteciyim’ dedim. Bu sözleri duyan çocuklar dağıldı. O günlerde bıçak terörü İsrail’de her yerde idi.
O çocukların gözlerindeki nefreti unutamıyorum. Daha sonra olayı bir arkadaşıma anlattığımda bana bir linçten kurtulduğumu söylediler.
Artık karımla yaşadığım Kudüs’te ailemin güvenliğinden endişe duymaya başlamıştım.”
Bugün, Filistin destekçisi Avrupalıların ve Batının bu soruna bakış açısını eleştirdiğini belirten Stuart şöyle devam ediyor: “Batı bu sorunu, ‘Batılı zengin İsrail’in bir üçüncü dünya ülkesinin fakir insanlarına tahakkümü’ gibi görüyor. Batılı bir gözlemci için iki farklı medeniyetin çarpışmasını görmek, Arap halkların kendi içindeki mezhep çatışmasını görmekten çok daha kolay oluyor. Batı kolaylıkla birinciyi anlayabiliyor ancak ikincisini anlamakta, bilgi noksanlığından zorluk çekiyor.
Batılı liberallerin iyi niyetlerine rağmen sorunu anlamadıklarını savunan Amerikalı gazeteci Stuart, İsrail’de geçirdiği bir yıldan sonra bugün artık çok farklı fikirlere sahip olduğunu belirtiyor.