İstanbul her dolaştığımda beni şaşırtmaya devam ediyor. Bu haftaki istikametimiz Kadıköy Yeldeğirmeni Sokak ve Haydarpaşa.
17. yüzyılda çıkan büyük yangınlar, depremler, sel ve veba gibi felaketler, insanları İstanbul’da yeni yerleşim bölgeleri arayışı içine itmişti. Birçok Yahudi aile bu sebeplerden dolayı Ortaköy, Kuzguncuk, Üsküdar, Moda, Kadıköy ve Haydarpaşa çevresine yerleşmişlerdi.
Yeldeğirmeni semtinde yüzyıllar boyunca Müslümanlar, Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler birlikte yaşamış, renkli kültürlerini buralara taşımış, yeni bir hayat kurmuşlardı. Kadıköy ilçesine bağlı Yeldeğirmeni semti adını Padişah I. Abdülhamit tarafından halkının un ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bölgeye yaptırdığı yel değirmenlerinden almıştı.
Haydarpaşa semti ve çevresi Tanzimat’tan sonra göç alan bir semt oldu. Anadolu demiryolunun yapımına başlanması, buna bağlı olarak yeni yollar yapılması, yeni apartmanlar inşa edilmesi, Romenlerin, hem Anadolu hem de Bulgar ve Rus kökenli Yahudilerin buralara yerleşmesine olanak sağladı. 1877 yılında Osmanlı-Sırp antlaşması sonucunda Sırbistan Yahudileri de Osmanlı topraklarına yerleşmişlerdi.
Yeldeğirmeni, İstanbul’un apartman türü ilk yerleşim muhitidir.
Kehribardji, Menase, Demirciyan, Sünget, Valpreda gibi apartmanları bunlara birer örnektir.
Yahudilerin ibadet yeri olan Hemdat Israel Sinagogu 1899 yılında yapıldı. Bu mabedin yapılmasına II. Abdülhamit ferman verdi. Buna Teşekkür niyeti ile İbranicedeki, Hamit’i oluşturan Het-Mem-Dalet-Tav harfleri Hemdat Sinagogunun adını belirledi.
1906 yılında inşaatına başlanılan Haydarpaşa Garı, Yeldeğirmeni’ne ayrı bir zenginlik kattı. II. Abdülhamit gösterişli bir bina yapılmasını istemişti. Yapımı Alman firmalar tarafından gerçekleştirilecekti. Haydarpaşa Garında çalışan Alman aileler, İtalyan ustalar kendilerine yaşamak için Yeldeğirmeni semtini seçecekler buralarda kendi okullarını ve binalarını inşa edeceklerdi.
19 Ağustos 1908’de açılan Haydarpaşa Tren Garı, İstanbul’un simgesi ve giriş kapısı oldu; umutları, sevinçleri ve hüzünleri taşıdı. Haydarpaşa Garı açılışından bir sene sonra, 1909’da çıkan yangında hasar gördü. 1917 yılında I. Dünya Savaşı sırasında bir banliyö treninde patlama oldu, yine yangın çıktı ve mevcut şartlardan dolayı ancak 1930 yılında onarılmaya başlandı.
Diğer bir felaket 1979 yılında Romen Bandıralı İndependenta Gemisinin Haydarpaşa’nın 400 metre ilerisinde infilak etmesi oldu; gemi günlerce yandı, patlama esnasında Haydarpaşa Garı yıllardır koruduğu güzel vitraylardan oldu.
2010’da izolasyon çalışmalarına başlandı ama çatı onarımı sırasında büyük bir yangın çıktı; hem inşaat faaliyetleri durduruldu hem de tarihi dokuda ciddi zarar meydana geldi. Günümüzde Haydarpaşa Garı tekrar o güzel günlerine dönmeyi bekliyor.
Yeldeğirmeni semtinin bugün rengârenk kafelerini, ekmek fırınlarını, sanat atölyelerini, antikacılarını, tarihi evlerini gezebilir, hoş sohbet esnafından ve sakinlerinden bölgenin tarihi ile ilgili bilgi alabilirisiniz. Paylaştığım fotoğraflar size Yeldeğirmeni Semti ile ilgili biraz olsun fikir verecektir.
Burada apartmanların yerlerini bulmamda bana yardımcı olan Yeldeğirmeni esnafına, bilgi paylaşımını esirgemeyen sevgili Jak Kori’ye, Hemdat Sinagogunun kapılarını açan Mordo Bey’e çok teşekkür eder bana kaynak olarak verdiği ‘Haydarpaşa’da Geçen 100 Yılımız’ adlı kitaptan da faydalandığımı belirtmek isterim.