Andy Warhol için para kazanmak sanattır. Çalışmak da sanattır, iyi bir iş ise en iyi sanattır. Warhol felsefesine göre onlar en büyük sanatçılar.
Dieter Schwarz: En gizemli zengin (Almanya)
24 Eylül 1939 doğumlu Yahudi asıllı Alman iş adamı. Schwarz Grup, Alman süpermarket Kaufland ve Lidl perakende zincirlerinin sahibi. Dünyanın en zenginleri arasında bu sene 52. sırada, serveti ise Forbes verilerine göre 17 milyar dolar. Önceki yıllara oranla servetinde az miktarda gerileme söz konusu olmuş, 21 milyar dolar civarındaki rakam biraz eksilmiş diyebiliriz. Şirketlerinin mihenk taşı ‘güven’ demek yanlış olmaz fakat eksik kalır. Şirketler arası bağları kuvvetlendirmek için görevlendirdiği kendi vakfı iletişimlerinin güven, girişimcilik ruhu ve saygı üzerine inşa edilmesini önemsiyor. Danışmanları arasında eski politikacılar da var. Fakat Warhol’un deyimiyle Schwarz’ın sanatındaki fikri, dünya çapında büyük bir işe dönüştürmesi hiç de kolay olmamış. Babasının ölümünün ardından aile işi olan perakendecilik onun ellerine kalınca şirketleri satacağı konuşulmuş. En klişe hikâyede olduğu gibi başarılı babanın, başarısız çocuğu söylentileri, onun üzerinde de kara bulutlar halinde dolaşmış. Fakat dolaşmasıyla kalmış. Çünkü şu an Almanya’nın en başarılı işadamlarından biri... Dieter Schwarz, babasından devraldığı şirketi imparatorluğa dönüştürmeyi başarmış. Üstelik perakende pazarlamasının ağır ilerlediği ve zorlu koşulların dayatıldığı günlerde kişisel becerisiyle şirketi büyüttüğü her yerde takdir görmüş. Schwarz yalnızca Almanya’da değil, Avrupa’da da perakende pazarlaması devlerinden biri olduğunu bir kez daha teyit edip, dünyanın en büyükleri arasındaki yerini aldı. Öte yandan kurduğu vakıfla dokunduğu yüzlerce hayat var. Yardım kuruluşlarına yüz milyonlarca dolar bağışta bulundu, okulları var. Önemsediği saygıyı ve saygınlığı yaşarken fazlasıyla gören bir iş adamı… Almanya’da doğru zamanlarda önemli başarılar üretmesiyle tanınıyor. Arkasında bırakacağı fikirsel mirası ise gelecek nesilleri aydınlatacak kadar güçlü bir vakıf ağı.
Kişisel gizliliği konusunda son derece ciddi olduğu bilinen bir iş adamı, Dieter Schwarz. Üstelik şimdiye kadar var olan sadece iki fotoğrafı görülebiliyor. Onun dışında kendisini iki çocuğuna adamış bir baba. Ancak özel hayatını korumak için yaşadığı “şiddetli mücadele” nedeniyle, onlar hakkında çok fazla bilgi sahibi olan yok. Çünkü; ne eşinin, ne de çocuklarının herhangi bir fotoğrafına ve görüntüsüne rastlamak mümkün değil. Schwarz’ın röportaj vermişliği de yok. Dieter Schwarz sadece en zenginler kulübü üyesi değil, aynı zamanda en gizemliler arasında da ilk sırayı kimseye kaptırmıyor.
Sergey BrIn: En ‘sıradan’ zengin (ABD)
Aslında zenginliği sıra dışı, fakat sıradan bir insanın sistem içinde bu derece yükselmesi adına umut verici yeni bir soluk... Bu çağın yeni moda zenginlerinden sayılan Sergey Brin, 21 Ağustos 1973 Moskova doğumlu. Rus Yahudi’si bir ailenin tek çocuğu olan Brin, 5 yaşında ailesiyle birlikte Rusya’dan Amerika’ya göç etmiş. Hayatını değiştiren ise Stanford Üniversitesinde doktora yaparken, arkadaşı Larry Page ile birlikte Google arama motorunu oluşturarak, Google şirketini kurması oldu. Forbes listesine göre bu yıl 13. sırada yer alan Sergey Brin’in serveti artık 39,8 milyar dolar. Ve dünyanın en zengin 100 insanı arasında. Dünyada Bill Gates, Larry Page ve Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ile birlikte sadece kendi çabasıyla milyarder olan dört kişiden birisi.
Zekâsını matematik profesörü olan babasından aldığı söyleniyor. Ancak Brin, baba mirası zekâsını fersah fersah ileri taşıyarak matematiği bilgisayarla buluşturan bir deha.
Google’ın Kaliforniya’daki merkezi, Silikon Vadisindeki Mountain View’de bulunuyor. Ayrıca isteyen köpeğini bile işe getirebilir. Çalışma şartları epey eğlenceli ve patron Sergey Brin kesinlikle çalışanlarının sıkılmasını istemiyor.
Çılgın ve eğlenceli biri olan Sergey Brin’in yaşamının mütevazı olduğu internetin her köşesinde ısrarla yazıyor. Belki de ‘Google’u bu bilgilerle donatan kendisidir. Yahut mütevazılığinin ön plana çıkmasını sağlayan haberleri, ilk arananların arasına koymak sanırım zor olmamalı. Çünkü ilginç olan mütevazı yaşantısına gönderme yapılan haberlere rağmen Sergey Brin ve ortağı Larry Page, Boeing 767 şirket jetine ne tür yatak konulacağını uzun uzun tartışırlar. Ve sızan bilgilere göre, bu jet bir ‘parti uçağı’ olup, jetin içinde tavandan asılı hamaklar vardır!
Yeni yatırımları için dikkatini uzay hava sahasına yönelten Sergey Brin, hem uzay turisti olma yolunda, hem de uzay gemisi yapımı için araştırmalarını son hızla sürdürüyor.
“Büyük problemleri çözmek, küçük problemleri çözmekten daha kolaydır” Mottosuna sahip olan Sergey Brin için gelecek uzayda şekilleniyor. Öte yandan Sergey Brin, iki çocuğunun annesi olan, 2007’de evlendiği karısından 2015 yılında yüklü bir tazminat ödeyerek boşandı. Sergey Brin, karısını bir çalışanıyla aldattığı haberlerini gizleyemeyince önce evlerini ayırdılar. Resmen boşanmadıklarını ve çok iyi arkadaş kaldıklarını açıklamaları da fayda etmeyince ipleri tamamen kopardılar.
Liliane Bettencourt: En kontrolsüz kadın zengin! (Fransa)
21 Ekim 1922 Paris doğumlu olan Liliane Bettencourt, halen Fransız mirasçı, sosyetik, iş kadını ve hayırsever olarak biliniyor. Tabii en önemlisi L’oreal gibi bir kozmetik devinin sahibi olması. 39,5 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin kadını. Forbes’un zenginler listesinde ise 14. sırada… Kozmetik şirketi, aile mirası ancak annesini çok ufak yaşta kaybetmesi, kendisini delice işe vermesine sebep olmuş. Fakat elbette kendi şirketleri de olsa, basit bir çırak olarak işe başlamış. Bu bölüme kadar hayranlık uyandıran kariyeri, hikâyesinin içine politika karışınca aynı tadı vermiyor. Çünkü siyasete ciddi anlamda bulaşan Bettencourt ailesinin politik geçmişi oldukça karanlık olarak tanımlanıyor. Özellikle Liliane’nın babası, 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerle işbirliği yapan Fransız faşist grubu (La Cagoule) finanse edip, desteklemiş. Kocası da aynı grubun üyesiyken zamanla işler değişince tepkiler üzerine çareyi L’oreal çatısına sığınmakta bulmuş.
1957’de babasını kaybeden Liliane Bettencourt henüz 35 yaşındayken L’Oréal servetini devralarak, şirketin ana hissedarı olmuş. 1974’te politikayı gizli de olsa desteklemekten geri durmayan Liliane, şirketin Fransız seçimlerinden sonra kamulaştırılmasından korkarak, yüzde 3’lük hisseyi Nestlé’ye devretmek zorunda kalmış. Fakat servetinde tek yetkiye sahip olan Liliane için işler 2010 yılında değişmeye başladı. Çünkü Liliane Bettencourt, ‘manevi oğlum ve en yakın dostum dediği François Marie Banier’e, hayat sigortası olarak 1 milyar Euro verince, tek kızı olan Françoise Bettencourt Meyers, annesinin akli dengesinin yerinde olmadığını söyleyerek mahkemeye başvurdu. Liliane’nın kızı ile giriştiği bir dizi ‘servet idaresi’ kavgası davaları sonucunda kızı, annesinin zihinsel sağlığının giderek azaldığını kanıtlayarak, Liliane’nın tüm görevlerden uzaklaştırılmasını sağladı. Ve 2012 yılında yönetim kurulundan çekilmek zorunda kalan Liliane Bettencourt’un yerine torunu Jean-Victor yönetim kurulu üyesi olarak atandı.
Bugün dünyanın en zengin kadını olarak ismi var olan, ancak serveti ve malları üzerinde hiçbir kontrol ve hâkimiyeti söz konusu olmayan biri artık Liliane Bettencourt… Böylece en zengin kadının güçsüzlüğü, trajik bir dilemma olarak ayrıca hafızalarımızda ‘ne tuhaf’ dediğimiz haliyle yer buluyor.